Zamanın Kırık Saatleri

Huban Asena Özkan
352

ŞİİR


11

TAKİPÇİ

Zamanın Kırık Saatleri

Bir duvar saati tıkırdıyor odada
Her tik-tak, bir yaprağın düşüşünü sayıyor.
Rakamlar silinmiş,
Akreple yelkovan birbirine dolanmış iki yorgun yılan.
Zaman dediğin, kum taneleri değil
Avuçlarımda biriken toz.

Eskiden bir nehir gibi aktım şehirler arası
Şimdiyse kurumuş bir dere yatağıyım.
Taşların üstünde çatlak izleri
Ve suyun bıraktığı hüzünlü bir türkü.
Bilirim
En derin yaralar en sessiz akan sularla iyileşir.

Yollar unutulmuş, haritalar sararmış
Ama ayak izlerim hâlâ çamurda.
Bir çocuk koşuyor geçmişin sokaklarında
Einde fener, peşinde kayıp bir gölge.
O gölge ki, dönüp baksa
Şimdiki ben olur.

Bir ağaç dikmek istedim hatıralar bahçesine
Kökleri geçmişe, dalları geleceğe uzanan.
Ama toprak sert, hava durgun
Ve her tohum, bir vedaya gebe.
Biliyorum
Büyümek için önce çürümek lazım.

Şimdi soruyorum gecenin karanlığına:
"Hangi yönü gösterir kaybolmuş pusula?"
Yıldızlar parladı, sessizce işaret etti
"Yolun sonu değil, yolun kendisi cevap."
Ve anladım ki
Zaman, durmak bilmeyen bir nehrin adı.

Her kırık saat, yeniden kurulmayı bekler
Ve her toz tanesi, bir yıldızın tohumu.
Bırak, zaman sırtında taşıdığım yük olmasın
Aksın içimden, bir nehir gibi özgür.

Huban Asena Özkan
Kayıt Tarihi : 2.5.2025 21:46:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!