Bir gölge düştü yüreğimin eşiğine,
Kim bilir hangi rüzgârın savrulan yadigârı.
Geceden çözülmüş bir kıvılcım gibi
Yavaşça süzüldü omuzlarımdan hatıraların buğusu.
Gökyüzü, sustuğumu fark etti önce,
Mavi bir perdeyi aralar gibi baktı yüzüme.
“Ey yolcu,” dedi, “neden bu kadar ağır taşırsın
Sözün arkasında saklanan görünmez yükleri?”
Ben de bilmem…
Belki her insan kendi içinin haritasında kaybolur,
Buldukça kaybeder, kaybettikçe yeniden doğar.
Belki de kader, alnımıza yazılan değil—
Okudukça biçimlenen bir cümledir sadece.
O an bir kuş uçtu;
Kanatlarında bin yıllık hikâyelerin küllerini taşıyan.
Ardından bir sessizlik bıraktı ki
Dünya bile susmayı nihayet ondan öğrendi.
İşte o sesizlikte anladım:
Hiçbir yol, başladığı yere benzemez.
Ve hiçbir kalp, kendine dokunan acıyı unutarak büyümez.
Ben yine yürüdüm…
Gecenin en koyu yerinde bile
Bir ışık vardır ya hani—
İşte onun için.
Göremesem de inanarak,
Tutamasam da çağırarak…
Ve şimdi sen, bu dizeleri okuyan
Biliyorum, içinden bir yer hafifçe sızladı.
Çünkü biz insanlar, aslında aynı yangının
Başka başka kıvılcımlarıyız.
Kayıt Tarihi : 21.11.2025 20:55:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!