Sevdan aşkına yorgan olsun
Üstünü örtsün üşütmesin
Sevgi gül olsun düşünde
Kokladığın bir yâr olsun
Dünya senin olsun
Aşklar verdim sana
Gözlerimi yaşartmadan
Açta bak gönlüne
Şiirler yolladım sana
Deli oldum ebru nerde bulayım
Çekilmiyor nazın kurban olayım
Senin uğruna ben dağlar deleyim
Gönlünden çıkarma beni ne olur
Gözün küsmüş bana gönlün alayım
El pençe divan durdu şeyhine bükülerek
El aldı etek öptü geriye çekilerek
Yüz buldu dil uzattı laikliğe bilerek
Seni yamyamlar yesin it yemez seni apoş
Hepten hiçe sayıldı iki milyonun sanı
Ciğerlerim parçalandı duyunca
O düşman ki hep pusuda olunca
Aynaya bak Ay-sen, yüzün solunca
Sigara zehirdir unutma dostum
İnan ki gözlerin kör olur bakmaz
SAKSAĞAN
(KARA)
Sevgili dostum, git memlekete, moral bulursun, toprakla uğraş sağlık açısından iyi gelir dedi.
Uzun tedavi sürecinin ardından işleri toparlayıp, hem de memleket deki Dr. ve hastanelere görünmek için randevu alındı. Günler geçiyor, bir yandan Mart ayı soğuk, soğuğu da çok çetin, zemheri olur endişesiyle hazırlığımızı yaptık. Korkulan olmadı. Ne soğuk mevsim nede kış gördük. İklimler üç ay gerilerdeydi. Ilık sakin bir hava vardı. Serpiştiren kar taneleri sayılacak kadar azdı. Seçimlerde oy kullanan vatandaşların oyundan azdı düşen kar tanecikleri.
isyanım
duygularım
aşkım
karanlıkta sevişmelerimdir …
yaz gülümdür sokaklarda
Acıları sırtladı köylü kızı
Bak hele de dili uzun şehirli
Çoğu bulunca da beğenmez azı
Görmez ki yoksulu sizin şehirli
Aynı dalın ayrı iki kolları
Anadolu sözleri dökülüyor
Şehirlinin dilleri sökülüyor
Şiirler toprağa gömülüyor
Şair şairi kıskanır mı dostlar
Şu internet de büyük bir deryadır
KIRBAÇLAMAK DÜNYAYI
İlk bakışta Yusuf Ter’in öyküsü bildik bir serüveni anlatıyor gibi; ücralardaki “bizim köy”lerden birinde doğmuş Ter, yoksulluk ailesiyle birlikte onu yaban ellere savurmuş, hasret, baskı, yoksulluk, çileler üstüne çile O’nu Düş ülkesinin ezgilerine vurmuş, oradan da duygul ...
DOST YUSUF
“Güzel insan Yusuf Ter’e”
Yıllardır hep doğru yazdığım için
Nedendir hep beni suçlarlar Yusuf
Düzenin hilesin sezdiğim için
İdama bizlerden başlarlar Yusuf
Şöyle düşünürüm olan çok acı
Tilkiye vermişler krallık tacı
Bu düzende meyve veren ağacı
DOSTUM YUSUF TER
1970 de Kozanlı’ nın, İmranlı Köyünde Dünyaya gelen Yusuf Ter, küçük yaşta babasının işi gereği İsviçre’nin Basel kentine gider. Bu göç esnasında eğitimini de İlkokul dördüncü sınıfta bırakır bir daha okula devam etmez. Fakat, İlkokulu bile bitiremeyen Yusuf Ter, boş durmaz, ...