An olur...
Düşüme gelir hayalin
Dolunay kadar canlı
Gök mavisi gülüşün...
Sevdamsa ulu dağlar kadar serin
Yüreğim bulutlar kadar yüksek
Üç koyunu versen gütmeyi bilmez
Islığı dağları aşar zibidi
Sürsen doğru köye gitmeyi bilmez
Asfalt yolda yönü şaşar zibidi
Yüzüne tükürsen Rabbim şükür der
Seni Leylekler getirdi oğlum derdi annem
İçten içe kırgındım onlara
Neden derdim hep...
Neden siz ey sıcak memleketlerin
Çarpık bacaklı ve uzun gagalı kuşları
Neden bıraktınız beni zemheride...
Merhaba Sabah...
Merhaba Gökyüzü ve Denizim
Hırçın Dalgalar Merhaba
Merhaba Tüm Çiçekler...
Çiğdem, Menekşe, ve Nergizim
Merhaba Gülen Yüzüm,
Sıcak Memleketlerin Birinde…
Evler Vardı
Kocaman Kocaman Binalar,
İçlerinde İnsanlar...
Ve İnsan…
Kalabalıklar İçinde Bir İnsan...
Her gün aydığında...
Gün aydınlığımla...
Gençliğimizin son deminde...
Kemal-i ömrümüzün ilk baharında...
Yaşlarımız yerine oturduğunda...
Sonu ölüm olan ömür merdivenlerinden
Zerre Dahi Senden Kalmadı Bende
Biraz Kalan Geçmişin Verdiği HUZUR…
İstersen…
Al Götür Onu da… Sessiz Ve Sedasız
Arkana Bakmadan Çık…
Dönersen Namertsin!
İnsan işte...
Bazen yükseldiğini zanneder bir yerlerde...
Kendini zirvelerde addeder...
Bir çift güzel söze, bir tutam tebessüme tutulur
Ay gibi parlar sular kadardır yüzü
Durulur...
Mimsiz medeniyetin alçalmış insanları
Yerlerinden yurtlarından ettiler
Daha doğmamış çocukları,
Ve daha doğurmamış anaları.
Neden savaşıldığına bir anlam veremeyen,
Sebebini bile bilmediği
Ne Tufan Geldi Daha Ne de Rüzgâr…
Korkunç Bir Sesle Seslenmedi Melek
Ebabiller Gelmedi…
Yağmadı Kor Kor Alev
Zulmünden Şak Olup Yarılmasa da Deniz
Velakin Kork Ey Zalim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!