SEVDA KILAĞISI
Keçe dil aldayıp sağdım yılan nefsin ağısını,
Hançer gözlerde bıraktım sevdamın kılağısını...
Rengini bulamayan sabahın hüznündeyim;
İzlerimi örten kar peşim sıra seferde;
Son menzil sapağında doğadan binlerce göz,
Kurşun yemiş ceylanın bakışıyla kederde;
Yad yabancıdan farksız kendimle yüzleşirken,
Bilinen kimliğimin bir adım önündeyim;
Eyy gönlümün has konuğu, çektin perdeyi gözümden! ..
Bir kül yutmaz köseğiydim, dersimi aldım közünden! ..
Derler ki, yaş kocalsa da gönül genç ve diri kalır;
Gözler bile yalan söyler, o sözünün eri kalır.
Kartal uçuşlarının çalımı alkışlarda,
Gün mâziden yalazlı alıcı bakışlarda.
İzciler, yavrukurtlar yarınları kuşanmış,
Fetih günü coşkusu önce düşte yaşanmış.
Gün batımına yakın Asya’nın ar duygusu,
Çay kıvamı demlenir Üsküdar sahilinde;
Bakışlar bir sevgili arar gibi gezinir,
Akşamın melâlinde solan Kızkulesi’nde.
Gemilerden el eden gurbetsi yorgunluklar,
Ey benim koçak tutkularım,
Nice binler yılın destanlarıyla
Dilimden çağlayanlarca dökülen,
Cihanda birlik çağrısı,
Dost-avaz duygularım!
Yalın ayak yürüyordun,
Ayakların düşüncemdi;
Bir kırık camın üstüne bastın!
Yerle yeksan aynalarda,
Yüzünden düşen bin parça
Görmedim, biliyorum: Ufuklar ötesinde,
Avazı benden olan yankıların peşinden,
Rüzgârlar dolu-dizgin amansız esmektedir...
Görmedim, biliyorum: Bir yörük kiliminde,
Yağmur koçaklamasıyla bam-teline dolamışım,
Yedi renkten sonsuz nağme, ozanlık şet-kuşağını;
İki gözüm iki çeşme, yıllar yılı sulamışım,
Tohumluğa karsın diye, gönlümün sır başağını...
Bir maral çağrıya kanmış hayalîmin büklümleri,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!