İsmi Tanrıkulu ya lakabı rüzgâr-gülü;
Çehresi renk vermiyor, sanki sireti ölü;
Ağzını yuvarlarken roteryan öykünmeyle
Meramı kilitliyor sözünün her virgülü...
Dağda yanan ateşten
Kopan bir top yalazın,
Balacan dileklerle
Sonsuza sunulması;
Buğulu bakışlarda
Görüntü yanılması! ..?
Yokluk deryasının Agarta dehlizinde
Aklın yüzgeçlerinin kırıldığı o derinde
Elifleyin bir inciden avaz verince sedef
İşi gücü bırakıp dinlemeliydik derim,
Baştan sona bizi betimleyen,
Mu kıtasının,
Zıt renkler izdüşümü, resmin arap diyası;
Belki tersten okursak, aşktır, nefret boyası;
Zekatından vazgeçtim, sadaka sayılır mı,
Gıranit bir çehrenin tebessüm vardiyası? ..
Örümcek ağ yöntemle aşk erdemine pusu,
Çul çapul, safra bezek yeni dünya kurgusu
Doğamızla birlikte dimağları kirleten
Ve kısır döngülerle çözümsüzlük üreten,
Çal-kara, tele-fırça günümüzün tablosu...
Kana susamış bir güdü
Damarlarımıza sinmiş;
Ortamını bulduk sıra,
Yüze çıkmakta arsızca...
Saldırmak, dişlemek, vurmak,
Lâleden işve kapan karanfilin çalımı,
Say, ödünç umutlarla gurbette naz eylemi!
Mor, kızıl kadifemsi hislerin gel-gidinde,
Çiçeklenmiş dört duvar, çinilerin âlemi...
Nefrete dönüşmeyen pusarık sevgisiyle
Kartal pençesinden, arslan sesinden
Hey heyy (!) , kükremesinden,
Aygır yelesinden, kurt ensesinden,
Çalımına pes (!) , hem töresinden,
Tanınmaz olmuştur er kündesinden,
Bu ne menem şey (?) ,
Ümit bahçesine bâğıban ol da,
Çare bul hislerin delirmesine!
Ülfet hırkasını giy, Ozan ol da,
Vezin tut sözlerin gül dermesine!
Yazıda yitmedin,
Yaban değilsin,
Gözlerim, algısından azade hüzünleri,
Okyanus derununda sus payı izlemekte...
Bir katrecik şebneme dürülen ihtişamı,
Gönül çinilerine nakşedip gizlemekte...




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!