Aşık ile Maşuk'u ayıran zeban-i efi'dir
Burgazan denen beşeri mahluk ki kelp oğlu kelptir
Kem sözün sonunda mürtedden çıkamayan nefidir
Merhamet ararsan, yeri içinden kan akan kalptir
Bütünlemesi Yok Aşkın
Besmeleyle girdim aşk kapısından
İlk adımı atarak dairenin yarıçapından
Daha bir sayı dahi çıkmadan ağzımdan
Seni sevmenin hesabını yapamadım
Şu karabulutlar gelen ordunun gökyüzünde ki gölgesi mi?
Peygamber ümmetinin muzaffer kılınan en son temsilcisi mi?
Gökte beliren ay önünde ki yıldız, Nebinin müjdecisi mi?
Yoksa bu şanlı neferler islam ordularının son incisi mi?
Yer ve gök bir olmuşlar, düşman önüne kurmuşlar aşılmaz siper
Cebeci Istayonu'na her gelen tren sensiz
Mahcubiyetinden yorgun, başı eğik sessiz
Tünel girişinde bir sazcı türküsünü söyler
Kimsesiz, sensiz, sessiz, sevgisiz ve hissiz
Mazinin izleri üstüne soğuk rüzgârlar esti
Her haftanın ortası çarşambasında
İki yürek aşkın hemen yanıbaşında
Sevda ne söylendi, ne de dinlendi
Çarşambaların öğle paydosunda demlendi
Hızına ayak uyduramadığımız zamanın tozunu yuttuk
Bilmeden, bilmişlik taslayarak cahil ruhumuzu uyuttuk
Çıkmış cehaletin sultanı, taştan diye alay var ifadesinde
Kabe'yi yeniden yapardık, bir tuğla altın bir tuğla gümüşle
Sonra senin gibi cahiller mala tapıyorlar der görünüşte
Zemzem ile abdest aldırsak, zemzem feryad eder teninde
Adam, güzeli sevmişse, cennet sahibidir
Aşk mapushanesinin müebbet esiridir
Güzel canan sevda meyhanesinde sakidir
Endamı, sözü, ruhu sarhoş eden badedir
Cennete gideceğiz derken cehennemi yaratıyoruz
Cehennemi söndürüp, cenneti alevlere boğuyoruz
Dalgalı denizin meçhul cesedi kıyıya vuruşuna benziyordu.
Karanlık gecede, rüzgârın aşığı kaldırımda oradan oraya savuruşu...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!