Bir çocuğun en sevdiği oyuncağını kaybetmesi gibiydi yokluğun
Ve bir gün o oyuncağı yeniden bulursa
Onu hic kaybetmeyecek
Onu hiç incitmeyecek
Ve onu hep göğsünde saklayacakti
Çünkü o oyuncağın eksikligini
Ölmesine bir saat kalmış kelebek gibiydim
Uçmak istiyordum fakat yakamdaydı ölüm
Kaçmak istiyordum fakat masadaydı kalbim
Konuşmak istiyordum fakat susmuştu dilim
Gözlerine bakamıyordum yoktu cesaretim
Alnımın tam ortasında geçmişin mührü
Aydınlık yollarda
Umudu bol yarınlarda
Zihinlerdeki sana
İçimde filizlenmeyi bekleyen
Bir kır çiçeği var
Seyre daldım geçmişin anı penceresinde
Ne sıkıntılar ne yokuşlar ve ne aşklar
Kaç mutluluk kaç umut ve kaç savruluş
Geçmişle büyümek mi geleceğe yenilmek mi
Düşelim dillere dönelim aşkı kutsal saydığımız o günlere
Seni düşünmek
Başka hiç bir şeye karışmadan
Bakışını, bakmayışını
Saatlerce sende olmak
Saatlerce senle olmak
Sevmek seni
Bir bakışına bir ömür tutsak kaldığım sevdiğim
Tükenmeyen azalmayan bir sevgisin içimde
Seni düşünmediğim bir anım var mı diye düşünmüyor değilim
Doğduğunda şehitliği
Kulağına müjdelendi
Nice çileler çekti
Koçyigitti Muhsin başkan
Zindanların ışığıydı
Aşktan yana sözü vardı
Haktan yana sözü vardı
Namı diğer başkandı
Koçyigitti Muhsin başkan
Ayrılığı hala acı
Kurdale saçlı sevdiğim
Yetmedi mi bu ayrılık
Yetmedi mi bu hüzün
Gözlerini gözlerimden
Ellerini ellerimden
Harcadın bu aşkı bir bir tükettin sen
Sormadın halimi bir kez unuttun sen
Çizdiğin bir yolda yürüdün sen
Kürkçü dükkanı olmak mı
Bir daha asla
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!