Yolcu
YOLCU
Serencâmın ebedi selamlarken,
Emanet hamline anâsır ‘’Lâ’’ der.
Ellerinden Zât-ı Rahman tutarken,
Elest divânında insan ‘’Belâ’’ der.
İdrâki pek müşkil hikmet görünür.
Dünyaları şenlendirir gelişin,
Annen, İremleri bulur yüzünde.
Koşturur evreni masumiyetin,
Baharın elinde, şemsin dizinde…
Binbir muavenet, rahmet görünür.
Apansız uğrar yolun şebâbete,
Gölgeler gelir, ardından gölgenin.
İstiğnâ yaslanır boş bir kuvvete,
Çiçekleri imrendirirken tenin,
Sende, azizlerden çok izzet görünür.
Kâm ararsın malikiyet vehmiyle,
Kurulup zamanın çürük tahtına.
Kesretin dilâra, fettan resmiyle,
Talip olma makâmın bedbahtına,
Orda, fenaya rağbet, zillet görünür.
İhtiyarlık göz kırpar, usul usul,
Zamana direnmek, beyhude iştir.
Zemherileri aratmaz bu fasıl,
Ölüm keşfe çıkar, gün kara kıştır
Sıhhat veda eyler, rıhlet görünür.
Fısılda âb-ı hayat sözlerini,
Memâtın elçisi tutsun elinden.
Gözlerinden kaçırma gözlerini,
Âzat kılar seni elemlerinden,
Zevâl, nıkmet içre nimet görünür
Toprak soğuk, toprak zifir karanlık
Fani sevgililer duymaz imdâdı.
Kimse yok mu, senin mi bu meydanlık(!)
Acıymış, ölümün acıymış tadı.
Berzah, bitmeyen bir uzlet görünür.
Göz açılır, göz kapanır ve mahşer…
Efendi, kölesi mesabesinde,
Hicâb boyun büker, bîçare beşer,
Ümmidin canhıraş son raddesinde
Şefiü’l- Müznibîn, Ahmed görünür.
Kayıt Tarihi : 8.4.2021 13:03:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İSTANBUL
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!