Yola Gelen Yolun Yol (a) _daşıyım

Hayrettin Taylan
1968

ŞİİR


23

TAKİPÇİ

Yola Gelen Yolun Yol (a) _daşıyım

Kutsanmış bir bekleyişin hışmında mahrumiyeti kaybolmuş yollara düştüm.
- Vakitsiz “ bir düş ” gidiyordu.
Yaşanmış /öncesi yaşanmamış /sonrasında beni kendi esrik izlere sürüklüyordu tanımsız eskizler. Yolum ile ruh solum arasında aşk ve ilim kendi küresini yazıyordu.
- İzdüşüm yol düşümü tümlüyordu. Kendisizliğine yollanmış şimendiferlerin sesinde uyanıyorum.
Naz yok, can yok, Nazlıcan yok, yol yok. Yokluğun salıncağında gelişlerle büyütülen yüreği yaralı bir bebeğim.
-Ruhu tutulmuş masumiyet müzesinde yaşadıklarıma dair infak özlemler görünür.
Huzurun ılgınlığı sedirin sesi, Cemil Meriç’im Meriç’inde yıkanan kıyı yürüyüşlerim.
- 'Hepimiz aynı gemideyiz.Gökte kasırga bulutları.Ve kuledeki gözcünün feryadı: S.O.S! S.O.S! '
Bir murt yoldaşlığı arıyorum, yollardan yolunmuşluğa giden.
Bu vatanın kundağında yola atılmış ayrılıkçı bebekler var. Sistemin sülünleri gayrı meşru derinlerde hamile bıraktığı aşüftelerin çocukları yoluma dikenler düşemişler.
- Kardeşlik bağrıma mayınları, kendi hinlik ağıtlarıyla yerleştirilmiş.

- Başkalaşım neyi çalıyordu. Ney ile sevgi aynı telde yol alır. Mevlana aynasında bütün yollara bakar ufkum.
- “Yol kesenler olmadıkça,lanetlenmiş şeytan bulunmadıkça,sabırlılar,gerçek erler,yoksulları doyuranlar nasıl belirir,anlaşılır? ”

- Menzilimdeki öz sesimde kendime harcı alem aklar sunuyorum.


- Gözü olan güzdür, görüşü olan gürdür, yolu olan, ömrüne kafiyedir. Ne görüyorsa, değeri o kadarın terazisinde gerçekleri büyüler.
Toprağın köpüğü kendi rengindedir; fakat çıkar köpüğü, yaşanmışlığın duruluğuna kirli açılımdır.
-

Bir aşk kırlangıcının gelincik tarlasında Şeyhi’nin Harname’sindeki eşeğin et isteme istemi ekilir. Eşek ya ruhu ota ve arpaya şiflenmişken, et vermek ne kadar doğru?
- İşte kurumuş ayrılık kendi eşeğini, kendi yolsuz yollarında
“hiç” varmış otuyla besler.

- Zaman asfaltsız ve vasıfsız kaçışların güzergahına ah oluyor.

- Geri kalmak, geriden gelmek kendi künyesinde bezm –i özlemlerime susar.
- Bulutlara tutunmak zorunda göz yaşların, buhurlarını bekliyor yeni aşklar.
- Ben yok aşkların bekleme sonunda yolunu bekliyorum. Seni ekliyorum bir tutam sevgi ile tutunamayanların tarifsizliğinde.

- Y ol açarım sevda ile sevdalanmaya. Pınarlarına kadar geldim, Yunus çeşmesinden testini dolduruyordun.
- “Dağlar nice yüksek ise,yol anın üstünden geçer.” Bu yol doğruluk yoludur, yol ile söz arasında kanadım, susadım gerçeklere..
“Cümleler doğrudur sen doğru isen,
Doğruluk bulunmaz sen eğri isen.” Yunus’un yüzdüğü denizde

okyanus yüreğimle aktım güzelliklere.
-Nar tanesi, nar gözesi tutku çeşnimde artıkça artıyorum.
- Vefa akan bütün çağlayanların yaşanmaz çağında kendime hiç yaşanmayacak bir çağ yazıyorum.
Özümsenen molalarda özümün hasadında arta kalan yalnızlığımdan yol türküleri sunuyorum.
“İstanbul'dan Üsküdar'a yol gider
Yol gider çavuş yol gider
Hanımlara deste deste gül gider
Gül gider çavuş gül gider”

“Altı ay yollarda ağlayıp gezer
Sırma da saçların sallayıp gezer
O güzel bağrımı dağlayıp gezer
Ört yarim yazmayı boylu boyunca”
Ben saramadım sarsın eller doyunca
Sensiz de döner dünya. Sensiz de dönercide yenilir lezzetli aşklar.
Gitmenin omurgasında iskeletimde senli kemikler görülür.
- Yelden, selden,ezelden, bedelden adımlar atıyorum halime.
- Benden gitmenin kavgasında vururum affedilmezleri. Susar çığlıklar, susatır gerçekler.
Yol aşkın teninde, ten tinin yolunda … Özetlenir ömrün kurgusu.
Benime yazılır, uzaklar. Pusulasız gidişinde susar, ömür.
Ürpertili umutlar beni yolculuğuna bağlar. Türküler, sözler, bilgeler, acılar arasında ayrılığa dair kalışlar mumyalaşır. Tam sana uzuyordu yolum, sol yanım.
Hasretin hasat mevsimi geldi, seller, eller seni benden aldı. Unutulmanın kaf dağlarında periler fısıldar kulağıma.Bu bekleyiş yolun sonunda hezeyan var. Hezimetlerin hazırlıksızdır vuslata.
Bilinmezliğin su sözlerinde köpük köpük aklanır ahdim. Vedamın zeyli çözümler arar.
Bu sağır aşkın kimyasında ceylanlar gibi ürkek kaçışlarını ezberledim.
Yolun kulağına söyledim, yol uzar, aşk uzar, ben usar, ben susar; ama
ahlarımın bedevi bedduasında senli aşklar bitmez.
Yalnız kaldığın tutkunun zemzem kuyularında şifa arama.
-Benimden akan pınarlarında kana kana içmelisin. Ben yolun aynasıyım, gönlün yürüsün yollarımda bütün dünya gelişine taranır.
- Bu yüzden,can kırıklarını tara en sıcak aramızla. Yoldan yola yol akar, aşkta aşka yol uzar, uzatma bensizliği, gel gayrı benden bene giden yola...

Hayrettin Taylan
Kayıt Tarihi : 10.5.2010 15:21:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hayrettin Taylan