hüzün ki kalpte başlayan bir yanıştır
onu söndürmek için
gayrete gelir göz pınarları yağmur yağmur
yazık ki ırmak olamadıkça
yalnızca içteki yangın çoğalır
kalp yandıkça ağlar
kentler tutuşturacak yangınlar çoğaltmakta
turfa yüreklerde
yazık ki başkaları gafildir bu alevlerden
hüzün ki su ve ateştir ılgım salgım
gülünü de gülistanını da
ırmağı ve lalesini de
ateş ve suya döndürür
hani ateşe değince bir su
bakılır ya niceliğine ırmak mıdır
yoksa yağmur mu
yağmurlu havanın yangını büyük olur ya hani
hani serpintiler ateşi besler ya sinelerde
bardak bardak boşalır ya su
söner ya alevler
yağmur yağmur serpilince çoğalır ya hani
bir döngüdür bu yüzden su ve ateş
hüzün potasında insanı yandırıp yundurmak için
belki başına baht
ayağına taht kondurmak için
rüyalara siyah hüzünler düşürür
her damlada nehirce çağlar
nehir ki ateşlere sürgün
sancılarda eflatun düşünceler çoğaltır
kelimeleri tutsak olmuş zamanları
can evine dalga dalga sürükler kasıtla
bir süvari ki
sağır uğultuları getirir ufuklardan
bir geminin pruvasında
gecenin kurşun ağırlığı duyulur
sonsuz hürriyete benzer uzayan bir şey vardır
uzaklarda
hep uzaklarda...
alabildiğine maviliklerde
uçuşur bulutsu sevinçler pupa yelken
çoban ateşlerine koşan gecelerde
derbeder ömürler bölünür orta yerinden
kabus kabus
umut salıncaklarındaki huzurlu uykular
heyecanların tenhalarında eylül şiirlerine döner de
baygın ormanların ve ölü sahillerin öte yakasında
sıtmalı arzular vurur udun tellerine
bir kırmızı gül uğruna
kafessiz bülbüller düşer yere
bir bir
redfer
İlyas Kaplan
Kayıt Tarihi : 7.6.2024 10:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!