Yirminci Yüzyıl Şiiri - Hikmet Nazlı

Hikmet Nazlı
312

ŞİİR


7

TAKİPÇİ

Yirminci Yüzyıl

I.

Dikkatleri çeken önceki yüzyıl;
Kabarık duruyor, dağınık ve net.
Siyah beyaz biraz, sonrası renkli.
Sonrası ahenkli, sonrası zevkli.
Öncesiyle, sonrasıyla bir yüzyıl.
Bağırıyor, çağırıyor, dikkatleri çekiyor.
Her bir yıl babacan, her bir yıl anne.
Doğurgan, üretken, etken, iletken.
Sene sene önümüzde bak şimdi.

II.

O yüz yıl yaşandı; yirmi numara.
Yeni bir yüzyılın içindeydik, serpiliyorduk gıdım gıdım işgüzar.
Bakıyorduk giden o yüz senenin baş taraflarına;
Sanat, bilim, siyaset, savaş ve ressamlar.
Zulüm gören kalabalıklar, tuzu kuru, mutlu mesut insanlar.
Nazım doğarken, Picasso ilk defa sergilerken eserlerini
Albert zihin deneylerinde kuramlarla savaş verirken
Aşklar yaşanıyordu;
Destansı, sıradan, samimi, yasak.
Tutkunun zirveye baktığı anlar
Cahil savaşlarında kanla yıkanıyordu bir grup.
Dünya güzelliğini es geçenler, değersiz kimseler topluluğu
Ne anlar sevdadan, aşktan ne anlar.
Cihan harbiymiş harbiden, birincisi bitiyor muydu?
İkincisiydi; görüyordum korkunçtu!
Sadelik kanımızdaydı aslında,
Sadakat yanımızdaydı oysa o yıllar.
Aktı kanımız,
Yalın yalın toprağa;
Kızıla çalan, kirli kahverengimsi.
Betonlara çarpıp parçalanıyordu o müstesna yürekler.
Tutkum acıdı, tutuldu nutkum.

III.

600 senelik imparatorluk
Sallanırken bir depremle İstanbul.
SOS veriyordu üç yıl sonra belli başlı çevreler.
Ayaklanmalarla yarışıyordu futbol kulüplerinin kurulması yeknesak.
Ey gençlikler, ey ölmezler, hey hanımlar, hey beyler!
Allahaısmarladık diyemezken vedalar
Elveda diyecekti biraz sonra ülkeler
Hoşça kalmayacaktı;
Devletleşen uluslar çare kapıları yumruklanırken.
Kaynayan Balkanlar, ateşlenenler.
Devrimler mi? Harekâtlar mı? İşgaller mi? Kurşunlar mı tez canlı?
İnsanlar mı sürüklenen? İnsanlık mı? Anlık mı?
Bir kurtuluş hikâyesi gömülürken yıllara.
Meydan muharebelerinde can verirken bir sipahi; atıyla.
Yöresinde yas tutacak bir yakını hiç kalmamış öyle mi?
O nesiller deste deste son nefeste ne umdular kim bilir?
Kutsiyet var alp yüreklerde olasıdır ki
Şehitler var, milliyet var, vatan var,
İnançlar var tan yerleri ağarırken sapasağlam besbelli.
Trablusgarp ötede bir kenarda,
Yıldız kaşlı, gök bakışlı bir adam var orada.
Gerisini siz izleyin.
Heyecanımı harcatmadan çıkabilmek istiyorum dağlara.
Siz gözleyin, arşınlayın, siz anlayın, siz bilin.
Sizler bize dönüşürken az ağlayın, ar duymayın; ağlayın.
Saltanatlar, anahtarı kaybederken o biçim
Hürriyet kisveli bakışlarla utkuları çaktırmak.
Evrenseli yakalamak;
Eğmemek boyun.
Her insana yar olmadı o vakitler dik durmak.

IV.

Vasili Vasilyeviç Kandinski
Soyut sanat Avrupa’da, olsun müjdeler.
Bir tuvalin ışığında kaybolmak.
Doğmak, yeniden, yeni baştan var olmak.
Cezanne’ın etkisiyle Matisse;
Saf renklerle dünyamızda yaşamanın sevincini yansıtmak
Fovistlere selam olsun öyleyse.
Heyecan mı yaşıyoruz ne? Ey öncü olan ressamlar,
Bence çılgınsınız; izliyorum da
Alkışlarla gitti puantilistler.
Paletiniz dahi başyapıt gibi.
Çağ başkaydı ve sanat tam popüler;
Çok kimsenin içindeydi Andy Warhol’un ruhu.
Şarlo’nun şapkası, kraliçenin tacı
Hitlerin gölgesi, korkunç, ağır basan, trajik;
Ağlatısal; evet ve Katalonya
“Belleğin Azmi’nde” bir manifesto
Elbette mutlu aşk yoktur Aragon
Sinatra “My Way’i” söylerken hisset
Dünya her şeyiyle bir protesto.

V.

Yirminci yüzyılda Fulkner
Kırk yedi günde bitirirken sezgisel bir destanı
Şiirselleşti tüm tümceler tümüyle düzyazıda
Özgünleşmek, bir öğleyin fabrikada çalışırken molada.
Kangal köpekleri sürmeli tasmalarını zorlarken zilli deri, kırmızı.
Havlıyorlar eşliğinde uzun saplı bağlamanın, makamlı
Sivaslı bir halk ozanı doğaçlarken on birli bir türküyü
Seslerin ve sözlerin analizi ağzında
Güneş titreşirken efektif; fiktif.
Rönesansını tamamlıyor tavsamadan, sapasağlam diskurla.
Rep yaparken can kuşaklar fasikül dışı biraz
Sefireler çay taşıyor şişe ile bu karstik arazide
Bağlamanın bam telinde geziniyor halk ozanı; Sivaslı.
Dikenli bir tasmanın iğnevâri batışında, güneşli.

VI.

Orwell seni, Kafka beni yazıyor..
Çark ediyor devran, Dönüşüyorum gene.
Az ilerde yer alıyor yine “Hayvan Çiftliği”.
Virginia Woolf; sevgilimin has çığlığı, anneme ses oluyor.

Damlatıyor hissiyatlı renklerimi bir Pollock,
Zemindeki tuval bezlerinin üzerinde çılgınca raks eylerken
Sigarasından dökülen kül ile karışık, alkollü.
Amerika’ya aksiyon kazandırıyor süreç sanatına temel teşkilli.
Anlaşıldı önemi küratörün.

Özgürleştiriyor bizi
Şairlerin saçlarında savrulmak
Es veriyor yerli yersiz kalbimdeki ritim dolu dizeler
Etkiliyor şu Albert Camus kaleminden dökülen izler canı.
“Sabahın arkeoloğu” denilen Orson;
İyi yazıyorsun, alıyorsun içine şah damarımdan bir katmer kanı.
Yapmayın beyler! Hep erkek mi şairler.

Ezra Pound, bilmem kimi yazıyor?
Faşist rüzgârlarda kanayan kanatlar yapay
Üzgünüm dost! Reenkarnasyon yalan.

VII.

Yirminci yüzyıla bak; sağlam şairler, hızlı.
Nazım, Necip, Yahya, Akif ve Tevfik;
Abdülhak’tan ayrılırken, beslenip ustalıklı.
Geleneksel, köklü, kalıplı ve ölçülü,
Zannederim; muttasıl,
Denkli ve desenli,
Renkli ve tutkulu, özgürce, öçlü.
İzledin mi? Pozladın mı? Çektin mi?
Ne yapmaya çalıştılar bilirsin;
Yol açtılar, nur saçtılar, el verdiler azar azar haz verip
Yeni şiir doğmalıydı annesiz;
Garip ama yetim değil bilirsin.
Coşkun, özgün, ezgin ve mavi saçlı
Yepyeniyken dipdiriydi, güçlü kaldı büyürken
Saldırış var kağıtlara, kalemlere hücum var.
Güvercinler uçuşurken İstanbul’da bir sabah;
Eleni’nin elleriyle değişiyor her bir şey.
İlhan Berk köprüden geçiyor ruhuna seslenerek.
“Daha Lambodis hiçbir şey değil”
Yazıyorlar, yazıyorlar durmadan;
Bozuyorlar kalıpları can vermeden can verip
Heyecan verip okurlara, kalemlere kan verip.
Yeni şiir asla kalmıyor garip.
Çoğalıyor babaları, bırakmıyor sahipsiz.
Babaları İlhan, babaları Turgut ve Edip.
Süt veriyor Cemal; hem annesi oluyor.
Ece, Ülkü, Sezai; öz ailesi şiirin,
Çağrışıma vurgunlar, imgeciler imgeci!
Duygulu da, kaygılı da, örgütlü.

O aileye mensup olmak vardı ya!
Üvey olmak, güvey olmak vardı dost.
Hâlâ bir umut taşıyor garip yeni yürekler;
İzleniyor, gözleniyor yolları.
Yirminci yüzyıla bak; özleniyor şerefsiz!

Hikmet Nazlı
Kayıt Tarihi : 27.7.2025 00:53:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!