Seni emekler sanırdım
Yürümüşsün, ne diyeyim
Hep küçüğüm der dururdum
Büyümüşsün, ne diyeyim.
ÖYLESİNE…
Bir gün şu kapıdan gireceksin
Şenlenecek duvar, şenlenecek masa
Sonra… Gülüvereceksin…
Ne kahır kalacak, ne tasa…
Kanatıyor kapanmış yaramı bunca sitem
Anlamadım sevgilim bana mı bunca sitem
Evvelce eli gurbet, seni sılam bilirdim
Karıştırdı gurbeti, sılamı bunca sitem
Bir hayal ki benimle var olan sonsuza dek
Bir vebal ki yakama yapışacak son anda
Bir acı ki benimle ebediyyen sürecek
Peşimden ayrılmadan hatta en son limanda
Kalbimi yıllar evvel yazdığım mektupların
Sorma aşkım n’olur artık
Neden böyle sustun diye
Konuşmak anlamsız canım
Kapılalı bu sevgiye.
Birgün kapılsa bir delikanlıya
Öbür gün bambaşka koldadır gönlüm
Dört mevsim kolunu açıp bahara
Her bahar bir başka daldadır gönlüm
An gelip derbeder düşse yollara
Sen… Var mıydın benden önce de? ..
Dudakların var mıydı, tenin var mıydı?
Gerçek miydi gülüşlerin, mutlulukların
Madem ki yarınım, bölünemeyiz
Yokluğumu bilir miydin benden önce de
Sen var-
Bir göktaşıydı O, tarumar eden dünyamı
Neye değdiyse binlerce parçaya böldü
İçimde varolan tüm güzellikler
Öncesinde vardı, onunla öldü…
Kocaman bir çukur, kapanmaz yara
Bugün hava şiir havası
Şiir mevsimi bu mevsim
Ve bu havada
Sana yazacağım tek şiir sensin…
Bir akşam serinliği çöker Pasaport’a
Denizde binlerce yıldız göz kırpar
Gökyüzünden yağan binlerce hayal
Koyu siyahtır deniz, yer yer gümüşi
Ve çoktan uyumuştur haylaz martılar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!