YAZIN EVRENİMİZDE SEVAL ARSLAN GERÇEĞİ ÜZERİNE BİR DEĞİNME…
Duygularımızın, düşüncelerimizin dışa vurumu için çokça sözcüğün birleşmesine koyularak ortaya ‘şiir’i ya da yazınsal metinleri çıkarıyoruz. Bu durum her şairde / yazarda başka türlü gelişiyor.
Yaşamın diyalektiği içinde kendine ayrıcalıklı bir yerde tutan şairle ya da yazarla korunaklı durumdaki üretileri sonsuzluğa açılıyor.
Seval ARSLAN yıllarını genelde sanata özeldeyse yazına vermiş bir emekçi.En güzel dizelerini, çiçek desenli en yetkin denemelerini okurlarına sunmanın heyecanını duyumsuyor yıllardır. Yürümekte olduğu yolun kenarlarına sanatın süslerini koymaya sevdalı.
Hiç bitsin istemiyor sözcüklerinin. Yerine göre kalbine buz atmayı ; kimileyin de kalbinin dağlanmasını yeğliyor. Zamanın akışı içinde o buz eriyerek şiir denizine ulaşıyor; tutuşturduğu o ateşle yazınsallarının şahikalarını yakıp kavuruyor.
Her metni bu şekilde ilkin kendisine sonrasına da okurlarına değiyor.
Her kezinde ya yeni bir şey yaratıyor ya da kendi zehrini kendisinde damıtmak gibi bir sevdanın tarafı oluyor.
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan