Bu ülkede toplumsal ahlakın dejenere edilmesi işlemi Yeşilçam filmleriyle baş gösterdi. Daha sonra televizyonun yaygınlaşmasıyla birlikte “Dallas” adlı dizi bu görevi devraldı. Ardından “Yalan Rüzgârı” ve diğerleri geldi. Bunlar devlet televizyonu TRT de yayınlanıyor ve 7 den 70’e her kes de izliyordu.
Zamanla televizyon kanalları çoğaldıkça işin içine Türk dizileri girdi. Konular da elbette bu ithal dizilerden esinlenilerek seçilir oldu. “Perihan Abla, Süper Baba” gibi görece biraz daha ehven ve yerli olanları da vardı ama çoğunlukla aile yapısına, toplum yapısına bilinçli bir şekilde tecavüz eden diziler yavaş yavaş ama istikrarlı bir biçimde hayatımıza girmeye başladılar.
Ne ilginçtir ki bizim o çok mazbut insanımız tarafından yerli yabancı tüm bu diziler seyredildi. Hâlâ daha seyrediliyor ve üstüne üstlük bir de reyting rekorları kırıyorlar. Bu dizileri yapanlar elbette para kazanmak için bir takım konuları köpürtüp vatandaşın önüne koyacaklardır bunu engellemenin yolu yok. Adamlar sonuçta ticaret yapıyor. Ortaya bir ürün koyuyorlar ve ürünlerinin alıcısı da var. Arz-talep dengesi...
Ne zaman güneş doğacak bilmiyorum
Mavi denizlere mor dağlara karşı
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta