İnsan, imtihan ile ağlayarak dünyaya gelir
Bakarken etrafına, bi anlam yükler hayata
Rahmana ulaşmak isterken pişer de pişer
Allayıp pullamaktan korkar düşerde düşer
Hakka adalet ile ulaşarak, hakkı bulacak
İnsanın özü olgunlaşarak ortaya çıkacak
Bir ikindi güneşindeydi son vedan...
Ahir zamanda aşklar daha yakıcı daha pişkin!
Îlk baharda, güz hüznünü yaşayan kalbim sana tutkun.
Genç ama yorgun beden umuttan bezmiş!
Gitmedim, kaçmadım, sana yöneldim...
Yorgunda olsa canım, sana koştu
Leyla’ ymış sevda çölünde aşkın rumuzu
Ciğerde ki yangının adı sensin Şirin
Mecnun, sevdaya düşen kişide bin şifre;
Nev-i` den sana son şifre; sen çöz Şirin!
Kader imiş dünyayı yıksak da olmazmış
İnsandır bu kıvrım kıvrım aksada
Geçtiği köprüye sırat diye baksada
Canından cananları söküp atsada
Közün önünde yanan kendisi
Canın özünde, canan kendisi
(²0¹²)
Lanet olsun sizin bulunduğunuz ..... düzenli ortama
İnşallah rezilliğiniz çıksın ortaya, elveda geçmişe gidiyorum.
Sabır ettim tahammül ektim, uzak durdum çok şeye, yorgunum!
Anlatamam dilim tutulur, susarım ifadeler kurur da savrulurum!
Nisyandır, insanın hal i pürmelali, yaşadım öğrendim an an..
Saadet içindeyim kurtuldum, yalnızım yok sitemim!
Bulutlar kızıl bugün, gökyüzü matemli
Güneşten kan damlıyor, bil ki hüzünlü
Toz bulanık, görükmez sis kaplamış semayı
Hüzün sesi gelir arştan, sabır etmek gerek!
Meçhule giden bir geminin dümenindeyim,
Fırtınaları, kasırgaları bir bir geçerek geldim
Okyanusun zalimliği bile insanın zalimligine eşit değil!
Ufukta sahiller görünüyor artık.
İyilikler, sevgiler, güzellikler herzamanki gibi galip gelecek...
Zulme başkaldıran güçlü bir beden ile sahildeyim;
Kirpiklerden yaş süzülür, canan nerdesin?
Gönül, telaşlı özlerken seni;
Cana hüznün yayıldı, canan nerdesin?
Yollar uzuyor gittikçe, ayaklarda yok derman,
Sudan çıkartılmış balığın; umudu yorgun.
O Şehri, senle güller kaplamıştı hoş tınılarınla!
Bazen diyorum kendime, neden geldim dünyaya
Şakamıydım gerçek mi "nisan bir'in" sabahında ?
Çisil çisil yağmur yağarken; hüzünlü bulutlar varmış
Çiçekler açmış güller kızarmış, tabiat canlanmış...
Nedim seslenir; bülbülün sesi, gülün tebessümüyle;
Hoş geldin, yanan dağların olduğu vefasız dünyaya,
Nostalji esen bir hayatın içinde yürüyorum
Loş ışıklı antik evlerin sokağında bekliyorum.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!