Geceler, bana hep sorar
'' Neden hâlâ buradasın?''
Bense sessizce,
Kupkuru bir gülüşle cevap veririm.
Çünkü ben yalnızlığın ustasıyım.
Bir zamanlar kalabalığın ortasında büyümüştüm,
Gülüşler giyer,dostluklar saklardım cebimde.
Sonra öğrendim;
Bazı gülüşlerin içi boş,bazı dostluklar ise,
Kapalı bir kutunun içinde kurumuş bir çiçek.
Şimdi odamda tek bir sandalye var,
Bir de yorgun eski tahta masa...
Masamda kitaplar,yarım kalmış cümleler,
Kendi kendime yazdığım mektuplar durur.
Postası olmayan zarflar gibi,
Hiç kimseye varmayacak satırlar...
Penceremden yağmurun kokusu girer,
Bazen de uzak tren düdükleri.
Her ikisi de bana aynı şeyi hatırlatır:
Birileri bir yerlere gider,
Ben hep burada kalırım.
Yalnızlık öyle sessiz ki,
Bir iğnenin yere düşüşünü bile duyarım.
Ama en çok kalbimin atışını dinlerim;
Sanki bana,''Buradayım'' demek ister gibi,
Sanki beni terk etmeyecek tek şey oymuş gibi...
İnsanlar '' alışkanlık'' der,
Ben '' sanat'' derim buna.
Kendi içimde yankılanan adımlarımı,
Bin kez, on bin kez duymuşumdur.
Ve her seferinde bilirim ki,
Yalnızlığın ustası olmak,
Kimseyi beklememekle başlar.
Bazen aynaya bakarım,
Karşımda gördüğüm ben miyim,
Yoksa bir gölgemi, bilemem.
Gözlerimin içinde yılların tozu var,
Ve dudaklarımda,
Söyleyemediğim kelimelerin yarası..
Bir kahve yaparım tek kişilik,
İçinde biraz acı,biraz sıcaklık,
Tıpkı benim gibi.
İçim buruk halime gülümserim,
Ben, sessizliğin taş ustasıyım,
Her duvarımı kendim ördüm.
Kapılarım kilitli,pencerelerim yarı aralık...
Ve bu evin içinde ki tek misafir,
Yalnızlığın ta kendisi.
Emine Sipahi
Kayıt Tarihi : 19.11.2025 19:11:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!