Nişabur ilinden sökün eyleyip
Anayurttan göçen dizlere kurban
Kalbin gülgesinde sükun eyleyip
Hak yolunda giden izlere kurban
Çok incindin ama hiç incitmedin
Her yerde birbirine benziyor kaldırımlar
Sokak lambaları aynı sebepten kırılmış hep
Bulutlar uçaklar
Dilenciler kaçaklar hep aynı
Ayaklarımn değdiği her yer aynı toprak
Hangi rüzgar esse dalda aynı hışırtı
Ne bir paşa ne bir vezir ne vezirin efendisi
Beni yardan ayrı koyan o yârimin ta kendisi
Yağmurluyken güneşliyken her zaman güzel bu dünya
Biri ağlaması yârin biri de gülümsemesi
Ciğerlere saplanan hançerin pırıltısı
Gözlerindeki ışıltı
Kanlıca'da batan güneş
Sapsarı sonbaharda
Gözlerindeki ışıltı
Solgun yüreğime hayat bahşeden
Son nefeste suyum senin gözlerin
Yalnızlık çölünde ölüp giderken
İki berrak yudum senin gözlerin
Arkadaş ve sırdaş ve yoldaş ve eş
Dert dolu şu ömrüm yarsizken bomboş
Ağlarsam ne olur gülsem ne olur
Ne seher loş ne de bülbüller sarhoş
Açarsam ne olur solsam ne olur
Yarsız neyleyeyim dertli başımı
Her akşam izle şehri ışıkları
Ay da varsa hele
Yarım yamalak olsun fark etmez
Yarım kalması azaltmıyor güzellikleri
Bir kış günü mesela
Sayfaların çölünde dolaşır dururum
Ayrılığın rüzgari güllerimi dökmüş
Gölgesinden bile hayır yok çiçeklerimin
Dalda diken yığını
Serçelerin daldan uçup gidişi gibi
Kuşlar gelmek için gidermiş şimdi anladım
Esmesi rüzgarın yağmur gelsin diyeymiş
Sis beklemek içinmiş güneşi
Korku cesareti bilmek içinmiş
Üzermiş üzmesine tamam ama
Yalnızlık sevilene kıymet biçmek demekmiş
Çözülmez bir bakış ile gözlerin
Bir deniz mi sonsuz bir okyanus mu
Hem yüzeyde hem derinde sözlerin
Bir mayına benziyor yoksa yunus mu
Taşsa bile gözyaşımın ırmağı
sevgili dostum bende yazıyorum nacizane senin şiirlerini de okudum ve okurken bir çoğundan keyf aldım yüreğine sağlık şiirlerini imini kullanarak pay yapacağım