Üslup için manayı edemem kurban.
Üslupsuz mana ise yenmiyor yavan.
Ağlama sonrası hıçkırıkları cebinde
Sesleri gören gözlere inat
-Sanki varsa kabustan uyanacak-
Yolcuyu bekliyordu İstanbul.
Neyi bilmediğini bilmiyordu yolcu.
Haberi de yoktu başlayan soğuktan.
Yaşamın anlamını kaçımız biliyoruz?
Ruhumuzu unutup, salt beden kalıyoruz.
Ruh ve beden insanın iki ayrı nimeti.
Ruhu bedenden ayıran şeytanın gayreti
Otur da düşün birkez, nereye gidiyorsun?
Olsaydın, diyorum; olsaydında, görseydin yaz ortasındaki soğuğu.
Tutulup ellerimden çıkarıverseydin, karanlıklardan.
Çekip alsaydın, göğsümü parçalayan özlemlerden.
Yanlızlığımı büyütüyor içimdeki
Ta içimdeki yanan
Ki alevsiz, soğuk, dumansız alevi.
Altı adam çağırdım derse bu salı.
Üçü bahane buldu, ikisi kaçtı.
Kandilde bile bir kişi, yalnızca Ali.
Biz de uyuduk derste, içimiz geçti.
Kimi haftaya geleceğine söz verir.
(Bir nevi Otuz Beş Yaş şiiri)
Yeter gönül, yaşın kırka yaklaştı.
Gittiğin yol, yol değildir, bilesin.
Hazan yeli esti, saçın aklaştı.
Kalan ömrün bol değildir, bilesin
Yarından umudum kalmadı artık.
Bugün dünden kötü, yarın bugünden…
Torpil denen bâki yaratık
Ölmedi haram servet yüzünden.
Torpilliler yaptırıyor işini.
Âdemoğlunun oğluna ettiklerini
Göre göre yoruldum, göremez oldum.
Doymak adına insanın yediklerini
Bildim de helal lokmamı yiyemez oldum.
Hırsızsan, toplumda değerin olur.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!