Hüsnü diyor ki:
'İki tip insan vardır aşkı tanımayan;
Çocuklar ve aptallar! '
Mâdem ki çocuk değildi onlar
O hâlde aptaldılar
Ve bilir misin nicedir çeker hasretini gönlüm
Bir dost omuzda kıyasıya ağlamanın
Gide gide çoğalan bu anlamsız boşluğu
Kim yarattı -ben mi yoksa- bilmiyorum
Bir korkak gibi kaçtı bu şehirden
Ne bir 'elveda' bıraktı ne bir dosta haber
Günler sonra farkına varıldı gidişinin
Günlerce insanlar hâlime güldüler
Yüreğimde bir bıçak yarası
Düşüme yıldızlar üşüştü yine dün gece
Anlatamam o ne cümbüştü,o ne parıltı
Gözleriniz dokunuverdi bir an gözlerime
Gözleriniz bana öyle,yemyeşil baktı
Yıldızlar tutsağıydı kirpiklerinizin
Gel al!
Bir sisli tebessümle sar
Kopar beni bu anlamsız boşluktan
Götür,kaçır bir yerlere
Çek al!
(dostlarıma)
Binlerce insan arasındaydım
Binlerce insan konuşuyordu
Dinleyen yoktu beni
Yapayalnızdım
' Ahmet HÂŞİM (1887-1933) 'in büyük şiirini bir yeniden söyleme denemesi'*
Denizlerden
Esen bu ince rüzgâr saçlarınla eğlensin.
Bilsen
Hasret ve gurbet elemiyle akşam ufkuna bakan
Deniz herzamankinden daha durgun
Sular hasta bir çocuk gibi güçsüz,yorgun
Siyah bir gece, her zamankinden daha çok
Hafif hışırtılar, başkaca bir ses yok
Bir meltem esmekte sessiz ve derinden
Bir meltem ki karanlığın en koyu yerinden
bir kaçış umuyorsun unutmaya
usunda bir mengene gerçeklerden
bunalmış zamanların ayak sesleri
eşiğinde derin denizlerin
bir yankısı patlar kulaklarında
Şimdi Çınarcık'ta olmalıyım
Yavaştan başlamalı kıyının yüreği atmaya
Mahmurluğunu serin esintilere satmaya
Gencecik sarhoşlar geçmeli önümden
O tarifsiz koku doldururken sabahı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!