Ne bir elem ne bir haz kaldı gönlümde
Silindi tüm renkler,hep beyaz kaldı gönlümde
Yaşanan o dolu dizgin mevsimlerin ardından
Anımsayabildiğim tek o yaz kaldı gönlümde
Birazdan geleceksin
Bambaşka bir maviye dönüşecek deniz
Bambaşka bir uyum doğacak
Martıların kanat vuruşlarında
Ama bir de gelmezsen..
O zaman denizin de...martıların da...
Düşünmesem yüzlerce metre
Altını yerin
Otursam serin
Akşamlarında İstanbul'un
Bir sahil çayhanesinde
Çeyrek saat öncesinde
'Octavio Paz'a'
Umudumla umutsuzluğum
Sevincimle acım
Mutluluğumla mutsuzluğum
Ve etimle kanım
İkimiz de usta cambazlarız
Oynamaz diyorlar iki cambaz bir ipte
Lâf!
Oynuyoruz pekâla....
Kahrediyor insanı seni böyle üzgün görmek
Güzel yüzünü avuçlarıma almak istiyorum
Bilsen nasıl çarpıyor bu çaresiz yürek
Islak kirpiklerine dokunmak istiyorum
Ne olur hiç bir zaman böyle üzgün olma
Bir gün
Uzun seneler boyunca
Akıp akıp ta
Denizine eren bir ırmakça
Yorulunca
Durulunca
Yeşil kanatlı bir baykuştu tüneyen
Öksüz bırakıp gittiğin kaldırımlarında kentin
Bir geceydi yıldızların döküldüğü gökten
Gözleri yaşlı, gönülleri kırık göçmenlerin
Bir de sarhoşların ve başıboş köpeklerin
Ne ıslıklarımızda tutsak ayrılık şarkıları
Ne her gün batımı değişen karanfil vazolarımızda
Ne de en güzel şiirler dilimizden düşürmediğimiz
artık biz değiliz
en çılgınları bu kentin
Bir potkobaçın gürültüsünü duyuyoruz
İkinci kartiyede göz gözü görmüyor
Bir kuytu cepteyiz
Faytonlar çekip götürüyor
Korkularımızı,yıkılışlarımızı
Yüzlerce metre altındayız yeryüzünün
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!