Seninle başlayan her sabah,
bir kelebeğin kanadındaki ter damlası gibi narin,
ama içinde fırtınalar saklayan bir sır gibi gizemli.
Gözlerin,
göl kenarındaki aynalar kadar duru,
ama her bakışta biraz daha çarpık, biraz daha gerçek;
kendini kaybettiğin o türden.
Ellerin,
sanki yazdan kalma hafif bir esinti,
dokundukça tenimde anılar yazan,
dilin kadar tatlı, ama kış kadar keskin.
Sevda dedikleri,
bazen gül yaprağında bir diken,
bazen ay ışığında saklanan hüzünlü bir kuş.
Bir yandan seni yakar,
bir yandan seni korur.
İç içe geçmiş bir paradoks,
seninle yaşamak gibi.
Aşkımız,
kırılgan bir cam heykel gibi,
uzaktan bakınca mükemmel,
ama yaklaştıkça çatlaklar görünür,
her çatlakta bir yemin,
her yeminle bir darbe daha.
Bana göre aşk,
bazı çiçeklerin gece solması gibi;
gündüz parlayan,
gece ise sızlayan.
Ve biz,
kendimizi baharın ilk gününde gibi hissederiz;
umut dolu, yeni ama hâlâ korkak,
acıya karşı kırılgan,
sevinçlere açık.
Sen bana,
bazen bir şiirin son dizeleri gibi geldin;
tam biterken koparılan notalar,
kulağımda yankılanan eksik bir melodi.
Ama bil ki,
sevdiğim,
aşk bir ayna gibidir,
kırıldıkça çoğalır;
her parçanda biraz daha ben, biraz daha sen.
Sen gülünce,
dünyanın en masum yalanları bile haklı çıkar,
ve ben o yalanlarda yaşarım,
gerçeği unutarak.
Ama unutma,
aşkın en gerçek hali,
kırık bir kalbin sessizliğidir,
bazen anlatılmaz,
bazen anlatılır,
ama hep hissedilir.
Seninle olmak,
bir şiirin en güzel kelimesi olmak gibi;
anlamı ağır,
dudaklarda tatlı,
ama içinde fırtına saklayan.
Ve her gece,
rüyalarımızda buluşuruz,
orası bizim gizli limanımız,
gerçeklikten kaçtığımız,
kendimizi bulduğumuz.
Evet, aşk budur;
kırılgan, narin, bazen acıtan, bazen iyileştiren,
ama en çok da yaşanmaya değer olan.
Rüstem Badıllı 3
Kayıt Tarihi : 28.5.2025 02:32:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!