Yelda Püsküllü Adlı Üyenin Nedir Yazıları - A ...

  • yelda

    15.06.2011 - 14:15

    Yelda (Farsça: ش ب ی ل د ا , Shā b-e Yaldā ;) , en uzun gecedir.

  • madem

    15.06.2011 - 14:11

    Madem hayat bir oyun bizde kendi kurallarımızla oynarız.

  • Oktay Ersoy

    15.06.2011 - 14:09

    Pierlotii

    Suskunluğun şehri.
    İnsan aşuresi.
    Ömrün nihayeti,
    ...Pierloti...

    Çamlar altında kalan hayaller..
    Toprakla örtülmüş gelecek...
    Yedi tahta,
    Üç metre beze sarılmış sevi.

    Aşkımın filizlendiği yer!
    Kim bilir kaç aşk sende,
    Gözyaşlarıyla bitti.
    Kısmet sana değilmiş
    Bu sefer, bir bakış,
    Bir duruş ve sessizlik
    Yetti! ..

    (O.€rsoy)

  • Oktay Ersoy

    15.06.2011 - 14:09

    Pierlotii

    Suskunluğun şehri.
    İnsan aşuresi.
    Ömrün nihayeti,
    ...Pierloti...

    Çamlar altında kalan hayaller..
    Toprakla örtülmüş gelecek...
    Yedi tahta,
    Üç metre beze sarılmış sevi.

    Aşkımın filizlendiği yer!
    Kim bilir kaç aşk sende,
    Gözyaşlarıyla bitti.
    Kısmet sana değilmiş
    Bu sefer, bir bakış,
    Bir duruş ve sessizlik
    Yetti! ..

    (O.€rsoy)

  • aşk

    15.06.2011 - 13:57

    Eugene De Lacroix
    'Aşkı anlatabilmek için yeryüzünde var olan dillerden başka bir dil ister'

  • İncir Reçeli

    15.06.2011 - 13:52

    Aytaç Ağırlar'ın yönettiği 2010 yapımı türk filmi.

  • bohem

    15.06.2011 - 13:49

    Kaygısız, gelişine, salaş hayat.

  • film replikleri

    15.06.2011 - 13:47

    pulp fiction

    '3 domates yolda yürüyolar; baba domates, anne domates ve çocuk domates. çocuk domates yavaş yürüdüğü için baba sinirlenip çocuk domatesin üzerine basıyor ve şunu söylüyor: catch-up.'

  • şu an ne dinliyorum

    15.06.2011 - 13:46

    Rihanna-Te Amo

  • Milli Takım

    24.06.2008 - 09:50

    Alnmanya maçıda bizimdir ALLAH izin verirse. sonra yer yerinden oynar artık. Milli takım milli gurur milli coşku milli onurdur...

  • Semih Şentürk

    24.06.2008 - 09:47

    Beni hüngür hüngür ağlatan ve Türkiye yi mutluluğa boğan hırvat maçında saniyelerle dalga geçen forvettir.

  • astokriş

    14.06.2008 - 19:08

    Arkadaşım yanlış yazmışsın öncelikle astokriş değil akrostiş! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! !

    Anlamına gelince;
    Akrostiş / İlkleme, bir şiirde dizelerin ilk harflerinin yukarıdan aşağıya doğru sıralandığında anlamlı bir sözcük meydana getirmesidir.

    Divan edebiyatında akrostişe muvaşşah ya da istihrac denir.
    Eski Yunan ve Latin edebiyatında akrostiş 'üç dize' anlamına gelir.

    Örnek; Varolan bir sen, bir ben, bir de bu bahar

    Elden ne gelir ki? Güzelsin, gençliğin var

    Dünyada aşkının kurbanı olayım

    İnan ki bir daha geri gelmez bu günler

    Âlemde bu andır bize dost esen rüzgar

  • Yaban Mersini

    30.05.2008 - 15:58

    Tanimi:

    Botanik Bilgisi
    Kuzey Anadoluda 2700 m yüksekliklere kadar yetismektedir. Sürekli islak çayirlarda, çam ormanlari bosluklarinda gölge yerlerde, batakliklarda toplu halde görülür.

    Gövdesi yesil, köseli ve çok dallidir. Yapraklar yumurta seklinde ve kenarlari dislidir. Mayis - temmuz arasi yesilimsi ve üzerleri soluk kirmizi renkli çizgili çiçekler açar. Olgunlasmis meyvalari bezelye iriliginde olup mavi - siyah renktedirler.

    Yaban mersini ve Ayiüzümü kisin yapraklarini döker, kirmizi meyvali ayiüzümü ise kisin yapraklarini dökmez.

    Kokusu - Tadi
    Taze meyvasi eksimsi tatlidir. Kuru meyvenin tadi daha bir keskindir. Kokusu çok azdir.

    Faydalari:

    Yabanmersini, gözlere olan mikrosirkülasyonu korumak için yardim eden antosiyanidler içerir.Antosiyanidler, gözün isigi alismasina yardim eden retinal pigmenti yeniden canlandirmaya yardim edebilir.

    Yabanmersini suyu, agrili idrar, idrarda kan ya da iltihap, ates, bel agrisi veya kramplarla karakterize edilen idrar yolu enfeksiyonlarini olmadan önlemeye yardim eder. Genelde bu enfeksiyonlara escherichia coli bakterisi sebep olur ve idrar yolu cidarlarina yapisir. Iste yabanmersini suyu onun endotel hücrelere yapismasini engelleyerek idrarla akip gitmesini saglayarak tedaviye yardimci olur. Yabanmersini, kuvvetli bir anti - oksidandir. Görüsü korumaya yardim edebilen az sayidaki bitkiden biridir. Yas ilerledikçe göze perde inmesi(katarakt) - görüs alaninda bulaniklik ya da kör nokta(göz bebeginin dejenerasyonu) - TV ve bilgisayarlardan dolayi göz yorgunlugu hep olabilecek hasarlardir.Gece görüsünü arttirir, bunun için gerekli olan optik mor(retinol moru) üretimini arttirir, parlak isiktan karanliga geçisteki adaptasyonu çabuklastirir, kilcal damarlari güçlendirerek kirilganliklarini engeller. Diyabetlilerde sirkülasyon problemlerine sebep olan damar hastaliklarini önleyebilir.

    Yapraklar mikrop öldürücü, büzücü, idrar söktürücü ve dezenfektan olup mesane için faydalidir. Ayrica bakteri olusumunu engelleyebilir ve anti - iltihapsal özelliginin yaninda anti - kanserojen etkilere de sahiptir.


    Yan Etkileri:

    Bilinen her hangi bir yan etkisi yoktur. Taze meyva bazi hassas kimselerde mide mukozasini hafifce etkileyebilir. Kaynatildiginda bu etkisi de gider.

  • ahmed hüsrev

    30.05.2008 - 15:50

    Ahmed Husrev Efendi, şanlı tali’siz bir devletin, kıymetli sahipsiz bir kavmin, koca Osmanlı İmparatorluğu’nun maddi ma’nevi sıkıntılar içinde kıvrandığı bir devirde, hicrî (şemsi) 1315, miladi 1899 yılında Isparta’da dünyaya geldi.

    Doğduğu günlerde evlerine misafireten gelen Senirkent’li Allah dostu, ehl-i kemâl bir zâtın, O’na hem isim koymak, hem tebrik ve tebcil etmek için söylediği;
    “Cihana Ahmed Husrev.. Vere ikbalin pertev
    Ede ömrün ziyade Hakk.. Etmeye tali’in geçrev.
    Senin aslın, şerefin şanlı, Elhac Edhemzâde..
    Zamanında bütün, Ala vü eşrafa ede pişrev.
    Erişe vâlideynin, Sâye-i lütfunda maksûda..
    Yüzünden görmeyeler.. Gam, kasâvet, misâl-i cev.
    Budur dâdâ-i hayriyem, Hulus-u kalb ile dâim:
    Seni sevsin cihan halkı.. Cihanın halkını sen sev.
    Şu mısradan çıkar gevher.. Sözü tarih olur kâmil..
    Erişdi gülşen-i Mehdî.. Vücûda Ahmed Husrev”
    mısraları; O’nu, islam bayraktarı bu necib millete daha kundaktayken takdim etmekte, dâhili ve hârici acımasız hücumlarına maruz kalınan bu mücâdeleli günlerde, manevi büyük bir kahraman ve bu vatanın hâlis bir fedakârı olarak müjdelemekteydi.
    Babasının adı Mehmed, annesinin adı Ayşe olup, altı kardeşin üçüncü ferdi idi. Şeceresi Hz. Ebubekir (r.a.) ’e dayanan baba tarafı, Isparta eşrefından olup, “Yeşil sarıklılar” namıyla ma’rûftu. Anne ciheti ise, asil bir sülâleye mensub olarak evlâd-ı Resul’den Hz.Hüseyin (r.a.) ’e çıkmakta ve “Hâfız-ı Kurrâlar” diye bilinmekteydi. Filhakika yakın akrabalarının çoğu hâfız idiler.
    Hacca giden Isparta zenginlerinin, öksüz veya yetim kalmış seyyid çocuklarını memleketlerine getirdikleri bilinen bir vâkıadır. İtibârlı, geniş ve varlıklı olan Husrev Efendi’nin sülâlesi de, İslama fıtraten taraftar olan Al-i Beyt neslinin o havâlide çoğalması gayesine ma’tuf bu güzel âdeti idâme ettirmişlerdir. Isparta kahramanlarının imân ve Kur’ân hizmetinde hârikulâde muvaffakıyetlerinde ve sebâtlarında bu âdet-i müstahsenenin azim hissei olduğu âşikârdır.
    Daha çocukluğunda, kendisinden zuhur eden hârika hâlleri ve yardımseverliği sebebiyle, arkadaşları arasında “Hızır” diye anılırdı. Beş altı yaşlarında iken bile, sabah namazlarında cemâate ve halka-i zikre yetişmek için erkenden evinden çıkar, gidemediği zamanlarda, o ehl-i kemâlin arasındaki yeri boş bırakılırdı.
    Gençliğinde dünyevî ve uhrevî güzel bir eğitim alarak i’dâdiyi (liseyi) bitiren Husrev Altınbaşak, Çanakkale Savaşları başladığında 17 yaşında askere çağrılır. İstanbul Pendik’te iki yıla yakın devâm eden askeri ta’limden sonra, yaşlarının küçüklüğünden geçici olarak terhis edilirler. Askere ikinci defa celbinde, İstiklâl Harbine teğmen rütbesiyle iştirâk eder ve uzun muhârebelerden sonra Yunan’lılarla çarpışırken Ege cephesinde esir düşer. Arnavutluk sınırına yakın bir kampta iki sene süren, türlü çilelerle dolu esâret hayatından, ancak harb bittiğinde, mübâdele yıllarında kurtularak memleketine döner.
    Husrev Efendi, çocukluk yıllarında rüyâsında büyük bir deniz ve ortasında büyük bir ağaç gürür. Deniz çekilir ve ağaç kurur. Bir zât gelir, o ağacın dallarını budar. Birden deniz içinde bir yol açılır ve kendileri o caddeden yürümeye başlarlar. Rüyâsını anlattığı şeyhi, ona şöyle ta’bir eder: “O deniz şeriattır. Ağaç ve dalları ise ondan feyz alan tarikattir. Benden sonra Isparta’ya İslama hizmet edecek bir zât gelecek ve sen ona intisâb edeceksin! ”
    Nitekim 1926 yılında Isparta’nın Barla Nâhiyesi’ne sürgün olarak gönderilen Üstad Bediüzzaman’dan acibdir; bazı suâllerini muhtevi daha ilk mektubuna cevâben: Husrev, çoktandır bir talebe arıyorum. O sen olsan gerek! İslam âlemi bugün, büyük bir sarsıntı geçiriyor. İmân kal’ası tehlikededir.” Gel beraber Kur’ân’a ve bu aziz milletin imânına hizmet edelim! ” meâlinde bir mektup alır.
    Henüz hiç görüşmediği Hz. Üstad’ın mektubuna mukabeleyi bile beklemeden, kalemine bedel fiili bir cevap vererek, bu mühim hizmete iştirak etmek kararıyla, “Ehl-i kemâlin huzuruna yürüyerek gidilir” der ve yaya olarak 40 km. mesafedeki Barla’ya varır.
    Üstad hazretleri, iltifâten, Barla dışındaki Karaca Ahmed türbesi civârında kendisini karşılar. Husrev Efendi bu tarihi buluşmadan, bu iktirandan itibaren, O’nun hem talebesi, hizmet ve istişâre arkadaşı, hem yardımcısı ve hizmetinin en ehemmiyetli rüknü olarak yerini alır. Hemen Barla dönüşünde mallarının ehemmiyetli bir kısmını satarak bu hizmete tahsis eden Husrev Efendi, Bediüzzaman Hazretleri ile omuz omuza, yıllar süren mücâhedelerine başlar.
    Elhâsıl; Ahmed Husrev Altınbaşak, 1942 yılında 2. Dünya Savaşı esnâsında iki yıla yakın bir süre için ihtiyat subayı olarak tekrar silah altına alındığı mecburi süre hâriç, Risale-i Nur’un bu asırdaki hizmetinde büyük fedakârlıklar göstermiş ve Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin vefâtından sonra tam yerine geçen bir hayrulhalefi, gerek üstadının, gerekse hayatının lisan-ı şehadeti ile dünyadaki vazife-i uhrevîyesinin kuvvetli bir medârı ve hizmetini, hiçbir dünyevî maslahata âlet etmeyerek Risale-i Nur eczâlarının emin bir sâhibi ve muhâfızı olarak temayüz etmiştir.1977 yılı Ramazan-ı Şerif’inde İstanbul’da Hakk’ın rahmetine kavuşmuş ve Isparta’da daha önceden hazırladığı kabrine defnedilmiştir. Rahmetullahi Aleyh

  • veliaht

    30.05.2008 - 15:49

    Bir hükümdarın ölümünden ve tahttan çekilmesinden sonra tahta geçmeye aday olan kimse.dir.

  • Sigara içmek yasaktır

    30.05.2008 - 15:47

    Sigara içmek yasaktır, içmenin yasak olduğundan başka bir şeyi çağrıştırmaz.

    İyikide yasak geldi için içmeyenin o dumandan ne kadar rahatsız olduğunu asla bilemez. Karar süper destekliyoruz.

  • arda kural

    15.05.2008 - 01:17

    Eyvah babam dan bu yana oynadığı tüm dizileri büyük keyifle muhakkak izlemişimdir ve izlemeye de devam edeceğim. Onu diğerlerinden ayıran seçici,kaliteli,kameralardan ve polemiklerden uzak durmasıdır. Ayrıca yakışıklılığı da tartışılamaz tabi. Bende dahil olmak üzere herkes onu en çok karakterinde ki mütevaziliğini seviyor.

Toplam 17 mesaj bulundu