Fransa'da Bordo'da üretilen şarabın renginden alıyor adını... Kırmızı içindeki mavinin gizemi aslında... :))
Gizemi diyorum çünkü kırmızı içinde mavi aslında direk mordur... Bordo olması için, kırmızının mora dönmeden önceki son noktasını yakalayabilecek miktarda mavi lazım biiiirrr... (belki zurnanın son deliğine gelmeden önceki o son noktadır bu)
İkincisi her kırmızıyla bordo elde edilmez.. Ya güvez bir tonla başlamak lazım yada kırmızının içine ince ayar kahverengi katmak lazım...
Bütün herifler içerdeydi
girdiğinde o çırılçıplak
herifler içiyordu, ona tükürmeye
başladılar
daha yeni çıkmıştı nehirden, birşey
anlamıyordu
yolunu yitirmiş bir deniz kızıydı
küfürler aktı parıldayan teninde
açık saçık sözler yağdılar altın
memelerine
ağlamadı çünkü bilmiyordu ağlamayı
çıplaktı çünkü bilmiyordu giysileri
dağladılar gövdesini sigaralar, yanık
mantarlarla
yuvarladılar meyhanede kahkahalar
atarak
konuşmadı çünkü bilmiyordu
konuşmayı
uzak bir aşkın rengindeydi gözleri
kolları ikiz safirlerdi
dudakları titriyordu mercan ışığında
sonunda çekip gitti kapıdan
güçbela girdiğinehirde tertemiz oldu
yağmurda beyaz bir taş gibi pırıl pırıl yine
yüzdü bakmadan arkasına
yüzdühiçliğe, yüzdü ölüme.
Önce nette dolaşıp biiiir sürü imge bulursun... :)) O da yetmedi deyimler konusunda kitap karıştırırsın.. Hatta arada okuduğun şiir roman gibi kaynaklardan beğendiğin imgeleri toplar biyere kaydedersin.. Sonra onları bi şiire tıkış tıkış doldurursun... Şiir mümkünse oldukça anlaşılmaz oluşturulmalıdır kiiii..... soyut görünüp havalı dursun...
Bütün bu imgeleri yığıncaaaaa; nur topu gibi bi yığma şiirin olur.. Üstelikde bulduğun her imgeyi doldurduğundan zengin de durur... Yalnız tek taş pırlanta tarzında bir zenginlikten bahsetmiyorum tabi kiii.... Burada söz konusu olan sağ kolda bilekten dirseğe burma bilezik.. sol kolda aynı miktar ray bilezik.. Boyunda beş metro zencir... kulaklarda avize tarzında bi durumdur.....
Not: gerçek soyut şiiri, yığma şiirden tenzih ederiiiimmm... :))))
Ayyy ne güzel/yakışıklı
Dünya ahret bacım/ kardaşım olsun....
Durumları...... :))))
Koymak derse maazallah ola ki akla olmadık bişey getirir diye...
(aslında bu tiplerin aklından hiç çıkmadığı için sürekli herkesin aklına da böyle şeyler gelir sanıyorlar..)
tedbiren,
koymak fiili yerine dökmek fiilini getirmek.... :))
Yani akılda yoksa bile akla getirmek...
Çöpe dökeceksen yada örtüye dökeceksen ancak çay dökersin...
Evet.. :))
Sonunda doğru açıklama... :))
Geçmiş olsun dilenmez,
Geçmiş olsun denir....
En fazla geçmiş olsun dileklerimizi sunabiliriz belki o kadar..
Bir 'BAYAN' sözcüğü tetikledi aslında bu ara kültür deyimlerini...
bağyan, çay dökmek, geçmiş olsun dilemek.....vs üüü bi sürü var....daa işin vahim yanı televizyon sunucuları bile geçmiş olsun diler oldu...:(((
Orta Anadoluya ait çok hoş bir masal kahramanı vardır.. Hafif keloğlanımsı bir karakter.. :)) Adı BİLGİLİ BİLİÇ.... :)))
Bilgili biliçe sormak lazım... bizi aşar... :)))
Vizelere başı açık fotoğraf istedi deyuuu
Türkiye Cumhuriyetinin bir Büyük Elçisini,
Padişahın.. ay pardon başbakanın, küçük çocuk kimin fırçalaması....
Dün SSK;
- Çıkışla olmaaaaazzzz... Diploma isteriiiiizzzz... buyuruncaaa
Oblomov'u aratmaz tembelliğim ve diplomaya olmayan merakım yüzünden 23 senedir almadığım diplomamı almam gerekti...
Ve bu esnada hayretle öğrendim ki, başı örtülü arkadaşlarımızla çıkan sorunlarla baş edilemediğinden Türkiye Cumhuriyeti üniversite diplomalarından fotoğraf kaldırılmış...
Aynı çözümü vize ve pasaportlara da öneriyorum... Madem inanca saygı gösterecez.. Peçeli hatta gözleri de kapatacak biçimde peçeli yada fotoğrafın günah olduğunu düşünen arkadaşların inançlarına da saygı göstermek gerek... Ha dünya ülkelerinin hiçbirinde fotoğrafsız vize ve pasaport olmazmış.. Ne gam.. İnsan hakları derneğine şikayet ederiz bizde dünyayı... :))))
Paris'te bir sokak...
Oğlumun ince eleyip sık dokuduktan sonra;
-Ahanda bu ressama çizdireyim portremi deyip... Bula bula bulduğu... sokağın belki de tek türk ressamı... :)))))
Bi de çabucak solmasalaarrr....:(((Leylak geçti bile...
Gün boyu da göreyim diye, toplayıp geldim bahçeden sabah.. Fulya ve sarı kızıl üstelik de kokulu güller.. Masamın üstünde... Mis miiiiissssss.... :)))
Tam mevsimi taaammmm... Geceleri daha mı bi coşuyo ne.. bahçeye oturdum mu rüzgarın keyfine göre artık.. Gönlü park tarafından esmeyi dilerse iğde (bir kaç güne ıhlamur da yetişir peşinden....)
Yok paşa gönlü yan bahçe tarafında esmek dilerse hanımeli gül... Ön bahçeye uğramışsa fulya.. Az sabredersek yaseminde açtı açacak... :)))
kurtlar vadisi
30.05.2006 - 13:38Aslında fikir yürütmek için izlemiş olmak gerekirdi ama.. Buradan bakınca sanırım; ....
Kurtların çoban olduğu durum... :))
bordo
30.05.2006 - 12:57Şarap rengi tabi ki....
Fransa'da Bordo'da üretilen şarabın renginden alıyor adını... Kırmızı içindeki mavinin gizemi aslında... :))
Gizemi diyorum çünkü kırmızı içinde mavi aslında direk mordur... Bordo olması için, kırmızının mora dönmeden önceki son noktasını yakalayabilecek miktarda mavi lazım biiiirrr... (belki zurnanın son deliğine gelmeden önceki o son noktadır bu)
İkincisi her kırmızıyla bordo elde edilmez.. Ya güvez bir tonla başlamak lazım yada kırmızının içine ince ayar kahverengi katmak lazım...
İnce iş.... ince renk kısacası.... :))
deniz kızı
30.05.2006 - 12:41Deniz kızı ile sarhoşların masalı
Bütün herifler içerdeydi
girdiğinde o çırılçıplak
herifler içiyordu, ona tükürmeye
başladılar
daha yeni çıkmıştı nehirden, birşey
anlamıyordu
yolunu yitirmiş bir deniz kızıydı
küfürler aktı parıldayan teninde
açık saçık sözler yağdılar altın
memelerine
ağlamadı çünkü bilmiyordu ağlamayı
çıplaktı çünkü bilmiyordu giysileri
dağladılar gövdesini sigaralar, yanık
mantarlarla
yuvarladılar meyhanede kahkahalar
atarak
konuşmadı çünkü bilmiyordu
konuşmayı
uzak bir aşkın rengindeydi gözleri
kolları ikiz safirlerdi
dudakları titriyordu mercan ışığında
sonunda çekip gitti kapıdan
güçbela girdiğinehirde tertemiz oldu
yağmurda beyaz bir taş gibi pırıl pırıl yine
yüzdü bakmadan arkasına
yüzdühiçliğe, yüzdü ölüme.
Pablo Neruda
(antolojiye benim eklediklerimden... :)))))
mey
30.05.2006 - 12:36..................
Camlar şikest olmuş meyler dökülmüş
Sakiler meclisten çekmiş ayağı.............
yığma şiir
30.05.2006 - 12:29Önce nette dolaşıp biiiir sürü imge bulursun... :)) O da yetmedi deyimler konusunda kitap karıştırırsın.. Hatta arada okuduğun şiir roman gibi kaynaklardan beğendiğin imgeleri toplar biyere kaydedersin.. Sonra onları bi şiire tıkış tıkış doldurursun... Şiir mümkünse oldukça anlaşılmaz oluşturulmalıdır kiiii..... soyut görünüp havalı dursun...
Bütün bu imgeleri yığıncaaaaa; nur topu gibi bi yığma şiirin olur.. Üstelikde bulduğun her imgeyi doldurduğundan zengin de durur... Yalnız tek taş pırlanta tarzında bir zenginlikten bahsetmiyorum tabi kiii.... Burada söz konusu olan sağ kolda bilekten dirseğe burma bilezik.. sol kolda aynı miktar ray bilezik.. Boyunda beş metro zencir... kulaklarda avize tarzında bi durumdur.....
Not: gerçek soyut şiiri, yığma şiirden tenzih ederiiiimmm... :))))
çay dökmek
29.05.2006 - 16:31Ha bu arada çay nakline bayıldım.. Ara kültür sakinlerine öneririm valla... :)) En azından çay dökmekten daha şık duruyo... :)))
çay dökmek
29.05.2006 - 16:26Ayyy ne güzel/yakışıklı
Dünya ahret bacım/ kardaşım olsun....
Durumları...... :))))
Koymak derse maazallah ola ki akla olmadık bişey getirir diye...
(aslında bu tiplerin aklından hiç çıkmadığı için sürekli herkesin aklına da böyle şeyler gelir sanıyorlar..)
tedbiren,
koymak fiili yerine dökmek fiilini getirmek.... :))
Yani akılda yoksa bile akla getirmek...
Çöpe dökeceksen yada örtüye dökeceksen ancak çay dökersin...
cami
29.05.2006 - 15:45Ulkemizde, Din görevlisi memur sayısının.. 87.000 oldugunu,
- Cami sayısının... 77.000 oldugunu,
- Her 345 kişiye bir cami düştügünü.
- Halen inşaatı devam 1140 cami oldugunu,
BUNA KARSILIK......
- Ulkemizde, Okul sayısının 67.000 oldugunu,
- Eğitim SEN'e göre 200 bin, Hükümete göre 96 bin öğretmen açığı oldugunu!
- Hastane sayısının 1220 oldugunu,
- 60 bin kişiye bir hastane düştügünü,
- Sağlık Ocağı sayısının 6300 olduugunu (Alt yapıdan yoksun, çoğunda hekim yok) ,
- Doktor sayısının 77.344 oldugunu,
- Her 870 kişiye 1 doktor düştügünü,
- Türkiye'de hastanelerde sadece 189 bin yatak kapasitesi bulunurken, aynı anda 26 milyon kişinin camilerde namaz kılabildiğini.
- Buna rağmen önümüzdeki 1-2 yıl içerisinde yeni yapılması gereken sağlık kuruluşu/hastane sayısı 30-40 arası ifade edilirken,
inşaatı sürmekte olan cami sayısının 1340'a ulaştığını.[1]
- Türkiye'de her 345 kişiye bir cami düşerken, 60 bin kişiye bir hastane düştügünü.[2]
- Almanya'da 70 bin Sağlık Kuruluşuna karşı sadece 8 bin kilise, Fransa'da ise 60 bin sağlık kuruluşu ve sadece 9 bin kilise oldugunu.
-Almanya'da 11 bin 332, Fransa'da 4 bin kütüphane varken, 70 milyon nüfusu olan Türkiye'de bu sayının sadece 1435 oldugunu.
- Turkiye'de sadece 13 ilde Devlet Tiyatrosu oldugunu,
- Diyanete bağlı Kuran Kursu sayısının ise 82 ilde mevcut olup sayısının, 3 bin 852 oldugunu,
- Ankara Ticaret Odası'nın (ATO) yaptığı araştırmaya göre, 14..403 tane cami yaptırma derneğinin bulunduğu,
Türkiye'de, maalesef sadece 1 opera, 11 bale, 10 heykel, 18 resim, 18 sinema, 38 tiyatro derneği bulundugunu.[3]
Bu durumda, geleceğin nerede arandığını.? ? ?
- Türkiye'de 14.403 Cami yaptırma ve kuran kursu derneği varken, ' Dini faaliyetleri kontrol - altında tutmak icin kurulan ' DİB'na ne gerek oldugunu!
- DİB'nın 1997 yılında 66 trilyon olan bütçesinin, 2006 yılında 1.2 katrilyona çıktıgını.
- 8 Bakanlığın bütçesinin, Diyanet İşleri Başkanlığından daha az oldugunu.
- Dört bakanlığın toplam bütçesi ve 22 Üniversitenin toplam bütçesi ise DİB bütçesine eşit oldugunu.
DİB Bütçe'sini yıllar itibariyle dokumunun:
1997 66 Trilyon 751 Milyar 962 Milyon
1998 119 Trilyon 679 Milyar 140 milyon
1999 180 Trilyon 824 Milyar 159 Milyon
2000 270 Trilyon 362 Milyar 931 Milyon
2001 302 Trilyon 130 Miyar 110 Milyon
2002 553 Trilyon 364 Milyar 200 Milyon
2003 771 Trilyon 267 milyar
2004 1 Katrilyon 126 milyon 41 bin
2005 1 katrilyon 122 trilyon 41 milyar lira
2006 1.209.692.000 YTL
2007 1.176.969.000 YTL
2008 1.221.605.000 YTL oldugunu,
DİĞER BAKANLIKLARLA BÜTÇE KARŞILAŞTIRMASI
Diyanet İşleri Başkanlığı 1.122.203.000
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI 783.047.000
DIŞİŞLERi BAKANLIĞI 562.643.000
BAYINDIRLIK VE iSKAN BAKANLIĞI 677.219.000
ULAŞTIRMA BAKANLIĞI 687.265.000
SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI 280.095.000
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAK. 249.296.000
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI 632.417.000
ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI 404.396.000 OLDUGUNU BİLİYORMUYDUNUZ.......
uçuk
29.05.2006 - 14:39En ucuz yollu çözüm;
Asiviral pom.....))
kerkenez
29.05.2006 - 11:08Hatta rakibi de İspanyol Aysel'di galiba.. Unutmuşum... okuyalı çok zaman oldu....
kerkenez
29.05.2006 - 11:05Kerkenez Sevim miydi... :))
Aziz Nesin'in Gol Kıralı kitabından... :)))
geçmiş olsun dilemek
29.05.2006 - 11:02Evet.. :))
Sonunda doğru açıklama... :))
Geçmiş olsun dilenmez,
Geçmiş olsun denir....
En fazla geçmiş olsun dileklerimizi sunabiliriz belki o kadar..
Bir 'BAYAN' sözcüğü tetikledi aslında bu ara kültür deyimlerini...
bağyan, çay dökmek, geçmiş olsun dilemek.....vs üüü bi sürü var....daa işin vahim yanı televizyon sunucuları bile geçmiş olsun diler oldu...:(((
kaneviçe
27.05.2006 - 16:48Hesap işi... :))
dost
27.05.2006 - 12:32Derdim çoktur hangisine yanayım
Yine tazelendi yürek yarası
Ben bu derde nerden derman bulayım
Meğer DOST elinden ola çaresi
Türlü donlar giyer gülden naziktir
Bülbül çevreyleme güle yazıktır
Çok hasretlik çektim bağrım eziktir
Güle gelir gelir canlar paresi
Benim uzun boylu serv-i çınarım
Yüreğime bir od düştü yanarım
Kıblem sensin yönüm sana dönerim
Mihrabımdır iki kaşın arası
Didar ile muhabbete doyulmaz
Muhabbetten kaçan insan sayılmaz
Münkir üflemekle çirağ söyünmez
Tutuşunca yanar aşkın çırası
Pir Sultan'ım kati yüksek uçarsın
Selamsız sabahsız gelir geçersin
Aşık muhabbetten niçin kaçarsın
Böyle midir ilimizin töresi
Pir Sultan Abdal
ara kültür
27.05.2006 - 12:25''En İyi Ara Kültür Tanımı Ödülü''nü kuduzun röfle tanımına vermek üzereydim ama bu da çok iyi... :)))
Çay
27.05.2006 - 11:40Fincanını da al şiirlerin üstünden defooooooooollllll.........
Reklam uğruna bu kadar yormamalı üyeleri antoloji
travestiler
26.05.2006 - 14:29Hem ordan hem burdan.. :)))
Renk: eflatun haliyle... :))
ninja kaplumbağalar
26.05.2006 - 14:20Haşema giymiş hatunlar... :)) Valla kötü bi niyetle söylemiyorum.. :)) En az ninja kaplumbağalar kadar sevimliler.. :)) Ve acaip benziyorlar...
gerçek bilgi
26.05.2006 - 13:59Orta Anadoluya ait çok hoş bir masal kahramanı vardır.. Hafif keloğlanımsı bir karakter.. :)) Adı BİLGİLİ BİLİÇ.... :)))
Bilgili biliçe sormak lazım... bizi aşar... :)))
azarlamak
26.05.2006 - 13:52Vizelere başı açık fotoğraf istedi deyuuu
Türkiye Cumhuriyetinin bir Büyük Elçisini,
Padişahın.. ay pardon başbakanın, küçük çocuk kimin fırçalaması....
Dün SSK;
- Çıkışla olmaaaaazzzz... Diploma isteriiiiizzzz... buyuruncaaa
Oblomov'u aratmaz tembelliğim ve diplomaya olmayan merakım yüzünden 23 senedir almadığım diplomamı almam gerekti...
Ve bu esnada hayretle öğrendim ki, başı örtülü arkadaşlarımızla çıkan sorunlarla baş edilemediğinden Türkiye Cumhuriyeti üniversite diplomalarından fotoğraf kaldırılmış...
Aynı çözümü vize ve pasaportlara da öneriyorum... Madem inanca saygı gösterecez.. Peçeli hatta gözleri de kapatacak biçimde peçeli yada fotoğrafın günah olduğunu düşünen arkadaşların inançlarına da saygı göstermek gerek... Ha dünya ülkelerinin hiçbirinde fotoğrafsız vize ve pasaport olmazmış.. Ne gam.. İnsan hakları derneğine şikayet ederiz bizde dünyayı... :))))
sokak sanatı
26.05.2006 - 13:36Paris'te bir sokak...
Oğlumun ince eleyip sık dokuduktan sonra;
-Ahanda bu ressama çizdireyim portremi deyip... Bula bula bulduğu... sokağın belki de tek türk ressamı... :)))))
koku
26.05.2006 - 13:15Bi de çabucak solmasalaarrr....:(((Leylak geçti bile...
Gün boyu da göreyim diye, toplayıp geldim bahçeden sabah.. Fulya ve sarı kızıl üstelik de kokulu güller.. Masamın üstünde... Mis miiiiissssss.... :)))
koku
26.05.2006 - 13:06Tam mevsimi taaammmm... Geceleri daha mı bi coşuyo ne.. bahçeye oturdum mu rüzgarın keyfine göre artık.. Gönlü park tarafından esmeyi dilerse iğde (bir kaç güne ıhlamur da yetişir peşinden....)
Yok paşa gönlü yan bahçe tarafında esmek dilerse hanımeli gül... Ön bahçeye uğramışsa fulya.. Az sabredersek yaseminde açtı açacak... :)))
işkembe çorbası
26.05.2006 - 12:00Akşam yedi bizimkiler... Sabaha kadar kendi kendime bile sarımsak kokmayı göze alamadığımdan yemedim valla...:((
Toplam 1393 mesaj bulundu