Esnek olmakla yamuk olmak arasındaki uçurum kadar büyüktür, ihanet ve menfaat gibi nedenli ve küçük duygularla, hoşgörü ve sevgi arasındaki fark.... :))
''Koyun kurd ile gezerdi fikir başka başka olmasa'' demiş ozan; dünyanın, hayal gücünün, yaratıcılığın, yaşamın, insanın, hoşgörünün,sanatın ve bu alemde iyiye, güzele, sevgiye ve insana dair ne varsa hepsinin tek bir doğrudan uzak çeşitliliğini zenginliğini anlatmak için.... :))))
Yaşam yaratıcı düşüncenin yeteneği, esnekliği ve sonsuzluğu oranında şekil değiştiren ve doğrulardan oluşmayan bişeydir...
Olan doğrularsa bir değil binlercedir ve dahi bunlara ulaşan milyonlarca akıl yolları vardır... :)))))
ve bu yollar da pek doğru sayılmazlar.. Çoğunlukla esnek ve dolambaçlı engebeli eğri büyrüdür ki iki değil pek çok noktadan geçer... :)))
Bir de istemem yan cebime koy nedencileri vardır... :)) şarkısı bilem var... :))
ben kalendermeşrebim güzel çirkin aramam
gönlüme bir eğlence isterim olsun
endamı şanlı sohbeti ballı biraz da nazlı olsun
yan bakışı yaksın cilvesi yıksın
olur ise böylesi böylesi olsun
endamı şahbaz gerdanı beyaz biraz da oynak olsun
kaşları kare olur ise olsun
yanağında bir beni mutlaka olsun
yanakları parlak raksedişi kıvrak biraz da canlı olsun
aman olsuunnnnnn.......... :)))))))))))))
Şimdi sen su olduğunu düşün. Su kadar özel,
su kadar faydalı ve su kadar çok... Tükenmez...
İnanıyorum ki, gerçekten de öylesin. Ama ister çesmelerden dökül,
ister göklerden yağ, ister nehirler dolusu ak, dibi olmayan bir kovayı dolduramazsın. Yani; seni dinlemeyenlere sesini duyuramazsın...
Unutma! Daha çok bağırdığında daha çok dinlenmezsin...
Gürültünün parçası olursun sadece.
Suyun yanında olanlar suyu en az içenlerdir. Çünkü; su nasılsa burada,
lüzum yok ki suyu kana kana içmeye diye düsünürler...
Aynen, sesini sürekli duyanların seni dinlemedikleri gibi!
Ormandaki hiç bir hayvan, ırmağın gürültüler koparan yerinden
su içmeye çalışmadı şimdiye kadar. Hepsi, hep sabahın
en sakin anını bekledi suyun durgun yerlerini bulabilmek için,
gittiler ve sakin sakin ihtiyaçlarını giderdiler. Onlar için
en uygun olan ve kendi istedikleri zamanda...
Sen, hep bir su olduğunu düşün. Su gibi güzel,
su gibi yararlı, su gibi vazgeçilmez...
Ve su gibi hayat kaynağı olduğunu düşün. Ama su gibi
yaşatıcı ol, su gibi yıkıcı, sürükleyici ve öldürücü değil! ..
Sen bir su ol... Ama rahmet ol, afet değil!
Su isen tarlalarını basma insanların, yuvalarını yıkma,
ocaklarını söndürme, sana felaket denmesin!
Su isen bir bardağa sığabil ki; damarlara giresin! ..
Su yüce Allahın insanlar için yarattığı en büyük nimetlerden biri...
Suya benzediğini unutma! Su gibi özel, su gibi güzel,
su gibi faydalı, su gibi lüzumlu ve su gibi bitmez,
tükenmez olduğunu da unutma.
Ayrıca su gibi sakin olabileceğin gibi, su gibi de
kiyametler koparıcı olabileceğini unutma...
Unutma; senin işin rahmet olmak, afet değil!
Vadiler varken önünde ve ovalar varken,
yayılabileceğin küçük ırmaklara ayırabiliyorsan kendini
ve bardaklara bölebiliyorsan, hayat verirsin çevrene.
Ve yaşayabilirsin dünya dönmesine devam ettiği müddetçe...
Yoksa hep duyulmayan, dinlenmeyen, korkulan ve
kaçılan olursun; seller, afetler gibi...
Tercih elindeydi hep ve hep de senin ellerinde olacak...
Ya tutmayı öğreneceksin dilini veya hiç durmadan
konuştuğun için, sadece bomboş ve anlamsız sesler çıkartan
birisi olduğunu zannettireceksin çevrendeki insanlara!
Ama yapman gereken şu, değil mi?
Düşüneceksin ne zaman ne söyleyeceğini.
Düşüneceksin kimin dinleyip dinlemediğini,
kimin anlayıp anlamadığını. Düşüneceksin
anlatmak istediklerinin ne kadarını anlatabildiğini...
Hatta anlayanların anladıklarının da senin anlattıklarının
ne kadarı olduğunu düşüneceksin...
Ve konuşmak için en uygun zamanı bekleyecek, en az
ama en uygun kelimeleri seçmeye çalışacaksın...
Ahmak olmayan yolcuların, önceden aldıkları biletleri ceplerinde
olduğu halde, saatlerini kontrol ederek, vakit yaklaştığında,
vapurun kalkacağı iskelede hazır olmaları gibi, sen de
fikrini bildireceğin kişinin kıyıya yanaşmasını bekleyeceksin! ..
Demeyeceksinki, ben canım isteyince giderim iskeleye,
vapur da o saniyede gelmek zorunda! ..
Demeyeceksin ki, aklıma geleni aklıma geldiği biçimde
söylerim. Karşımdaki de değil duymak, değil dinlemek,
anlattığımdan bile fazlasını anlamak zorunda! ..
Keşke öyle olsaydı. Keşke haklı olsaydın,
ama maalesef değil...
Ağzını açıp şelaleden dökülen suyu içmeye çalışan
bir tavşan gördün mü hiç? ..
Veya önüne çıikan ağaçları dahi sürükleyen bir selden
susuzluk gidermeye uğraşan bir ceylan gördün mü?
Kaplanlar bile içebilmek için suyun durulmasını bekler,
beyni olan her yaratık gibi!
Hadi... Sen şimdi su olduğunu düşün, ve kendini su gibi hisset...
Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi berrak, su gibi yararlı...
Su gibi hayat kaynağı ve su gibi bitmez, tükenmez olduğunu hatırla...
Ama yine su gibi bir küçük bardağın içine sığdır ki kendini;
girebilmeyi öğren insanların damarlarına.
Something Gotta Give
Akşam ikinci baskı yaptım... Süper film... :))
Jack Nicholson yeteneğinin ve karizmasının, kadın oyuncu (adını hatırlayamıyoruuuummm) zerafetinin doruklarında dolanıyorlar film boyunca.... :))))
efe - demeeet annem ne zaman gelicek...
demet - bir hafta kaldı efe
efe - ben hala aynı (kilo veremedi onu kasdediyo) ... annem beni görünce şaşırmayacak (sürekli onu şaşırtma planları yapmıştı) ...
efe - demeeet ben bu akşam bişey yemiycem (suçluluk psikolojisi.. :))
demet - sen bilirsin efe
........
az sonra
efe - demeet pastanenin telefonu kaçtı...
demet - hani efe yemiycektin bu akşam.. pastanede nesi...? ? ?
efe - yaaa demeeet İnsanın Canı Değişemez miii? ? ... :))))))))))
efe - kaç insan oynayacağız (person dan direk çeviri.. :))
levent -esra sen ben
efe -demet oynamıyacak mı
levent - efe düzgün tut şu ıstakayı birinin gözüne sokucan şimdi
efe - ııımmm (tuvalet için izin isteyecek... :))) üzgünüm insanlar (sorry people demek istiyo) biraz gidebilir miyim...... :)))
İlk önce kendini sevmekten başlar..
kendini sevebiliyorsan o zaman insanları hayvanları bitkileri canlı cansız bütün varlıkları sevebilme şansın olabilir... :)))
İngiliz baharıyla, asmayı unutmuşum....))
Küsecek asmam bana.. Üstelikde bu yıl büyüdü abla olduuu... :)) bir kaç salkım izmir üzümü sallanıyor üzerinde.. Bir hafta ongüne kadar bağ bozacaz bu yıl... :))) Hatta öyle çok yaprak yaptı kiii, bu yaz iki kez dolma bile sardım yapraklarından.... :))))))
Hayvan sever olmakla taban tabana zıt bir durumdur kendileri...
- bir defa hiçbir zaman bitki seviyorsunuz diye şımarıklıkla, dünyadan bîhaberlikle züppelikle falan suçlanmazsınız...
- bitkilere ne kadar çok emek ve para harcarsanız harcayın, hiçkimse size git bi aç çocuk doyur demez...
- İki ağaç kesiliyor diye bir eylem yapsanız bu insanların gözünde saygın ve erdemli bir hareket olur... onlarca köpeği öldürüyorlar yada balıkların neslini tüketiyorlar falan diye bir eylem yapsanız boş gezenin boş ve şımarık kalfalığından öteye geçmeniz mümkün değildir... :)))
Ama olsun ben gene de seviyom bitkileri.... :)) seviyorum bakıyorum, emek ve olduğu oranda parada harcıyorum... :)) Bu yıl sadece sardunyaya yetti gücüm... renk renk sardunyalarım süslüyor bu yaz bahçemi... Kalıcı bitkilerim de var tabi.. Bir kök yasemin bir kök fulya, üç kök hanımeli, iki leylak ağacı, bir kiraz, bir erik, bir elma ve bir mavimsi çam (tam mavi değil :)) , iki çok büyük sarmaşık gül ağacı (ağaç boyutunda çünkü) ve sayısını şuan hatırlayamadığım kadar gül fidanı, biraz nane birkaç fesleğen ve reyhan, ve öldürmemek için bir sürü su faturası ödediğim sevgili çimlerim..... :)))
-oooo nedirde terimler değişmiş...
-bakalım eklediklerim çıkacak mı...?
-daha sırası mı gelmedi...? ?
-git e harfine bak bakalım belki eklenmiştir...
- evet yine yeni eklenenlerde çıkmadan eklenenivermiş üçü de...
-en azından eklenmiş bu defa.. bundan öncekilerde mod'u uyarmadan o da yoktu.. :))
- hep mi benim terimlerin başına gelir bu aksilikler......:((
Direk İngilizceden çevirerek toparlamaya çalıştığı çok komik Türkçesiyle yaz boyu bizi gülmekten yerlede süründüren, arkadaşım Demet'in 13 yaşındaki yeğeni... :)))
Efece şeklinde özel bir sözlük yapcaz ona... :)))
doğru
16.08.2006 - 15:09Esnek olmakla yamuk olmak arasındaki uçurum kadar büyüktür, ihanet ve menfaat gibi nedenli ve küçük duygularla, hoşgörü ve sevgi arasındaki fark.... :))
''Koyun kurd ile gezerdi fikir başka başka olmasa'' demiş ozan; dünyanın, hayal gücünün, yaratıcılığın, yaşamın, insanın, hoşgörünün,sanatın ve bu alemde iyiye, güzele, sevgiye ve insana dair ne varsa hepsinin tek bir doğrudan uzak çeşitliliğini zenginliğini anlatmak için.... :))))
doğru
16.08.2006 - 14:44Yaşam yaratıcı düşüncenin yeteneği, esnekliği ve sonsuzluğu oranında şekil değiştiren ve doğrulardan oluşmayan bişeydir...
Olan doğrularsa bir değil binlercedir ve dahi bunlara ulaşan milyonlarca akıl yolları vardır... :)))))
ve bu yollar da pek doğru sayılmazlar.. Çoğunlukla esnek ve dolambaçlı engebeli eğri büyrüdür ki iki değil pek çok noktadan geçer... :)))
hattan düşmek
16.08.2006 - 13:51kalp kırar.... :)))
nedensiz de sevilir
16.08.2006 - 13:49Bir de istemem yan cebime koy nedencileri vardır... :)) şarkısı bilem var... :))
ben kalendermeşrebim güzel çirkin aramam
gönlüme bir eğlence isterim olsun
endamı şanlı sohbeti ballı biraz da nazlı olsun
yan bakışı yaksın cilvesi yıksın
olur ise böylesi böylesi olsun
endamı şahbaz gerdanı beyaz biraz da oynak olsun
kaşları kare olur ise olsun
yanağında bir beni mutlaka olsun
yanakları parlak raksedişi kıvrak biraz da canlı olsun
aman olsuunnnnnn.......... :)))))))))))))
sabır taşı
16.08.2006 - 13:36kim demiş kırılmaz.. Yeter ki daha çetin bi taşa rastlasın... :))
su gibi aziz ol
16.08.2006 - 13:33Şimdi sen su olduğunu düşün. Su kadar özel,
su kadar faydalı ve su kadar çok... Tükenmez...
İnanıyorum ki, gerçekten de öylesin. Ama ister çesmelerden dökül,
ister göklerden yağ, ister nehirler dolusu ak, dibi olmayan bir kovayı dolduramazsın. Yani; seni dinlemeyenlere sesini duyuramazsın...
Unutma! Daha çok bağırdığında daha çok dinlenmezsin...
Gürültünün parçası olursun sadece.
Suyun yanında olanlar suyu en az içenlerdir. Çünkü; su nasılsa burada,
lüzum yok ki suyu kana kana içmeye diye düsünürler...
Aynen, sesini sürekli duyanların seni dinlemedikleri gibi!
Ormandaki hiç bir hayvan, ırmağın gürültüler koparan yerinden
su içmeye çalışmadı şimdiye kadar. Hepsi, hep sabahın
en sakin anını bekledi suyun durgun yerlerini bulabilmek için,
gittiler ve sakin sakin ihtiyaçlarını giderdiler. Onlar için
en uygun olan ve kendi istedikleri zamanda...
Sen, hep bir su olduğunu düşün. Su gibi güzel,
su gibi yararlı, su gibi vazgeçilmez...
Ve su gibi hayat kaynağı olduğunu düşün. Ama su gibi
yaşatıcı ol, su gibi yıkıcı, sürükleyici ve öldürücü değil! ..
Sen bir su ol... Ama rahmet ol, afet değil!
Su isen tarlalarını basma insanların, yuvalarını yıkma,
ocaklarını söndürme, sana felaket denmesin!
Su isen bir bardağa sığabil ki; damarlara giresin! ..
Su yüce Allahın insanlar için yarattığı en büyük nimetlerden biri...
Suya benzediğini unutma! Su gibi özel, su gibi güzel,
su gibi faydalı, su gibi lüzumlu ve su gibi bitmez,
tükenmez olduğunu da unutma.
Ayrıca su gibi sakin olabileceğin gibi, su gibi de
kiyametler koparıcı olabileceğini unutma...
Unutma; senin işin rahmet olmak, afet değil!
Vadiler varken önünde ve ovalar varken,
yayılabileceğin küçük ırmaklara ayırabiliyorsan kendini
ve bardaklara bölebiliyorsan, hayat verirsin çevrene.
Ve yaşayabilirsin dünya dönmesine devam ettiği müddetçe...
Yoksa hep duyulmayan, dinlenmeyen, korkulan ve
kaçılan olursun; seller, afetler gibi...
Tercih elindeydi hep ve hep de senin ellerinde olacak...
Ya tutmayı öğreneceksin dilini veya hiç durmadan
konuştuğun için, sadece bomboş ve anlamsız sesler çıkartan
birisi olduğunu zannettireceksin çevrendeki insanlara!
Ama yapman gereken şu, değil mi?
Düşüneceksin ne zaman ne söyleyeceğini.
Düşüneceksin kimin dinleyip dinlemediğini,
kimin anlayıp anlamadığını. Düşüneceksin
anlatmak istediklerinin ne kadarını anlatabildiğini...
Hatta anlayanların anladıklarının da senin anlattıklarının
ne kadarı olduğunu düşüneceksin...
Ve konuşmak için en uygun zamanı bekleyecek, en az
ama en uygun kelimeleri seçmeye çalışacaksın...
Ahmak olmayan yolcuların, önceden aldıkları biletleri ceplerinde
olduğu halde, saatlerini kontrol ederek, vakit yaklaştığında,
vapurun kalkacağı iskelede hazır olmaları gibi, sen de
fikrini bildireceğin kişinin kıyıya yanaşmasını bekleyeceksin! ..
Demeyeceksinki, ben canım isteyince giderim iskeleye,
vapur da o saniyede gelmek zorunda! ..
Demeyeceksin ki, aklıma geleni aklıma geldiği biçimde
söylerim. Karşımdaki de değil duymak, değil dinlemek,
anlattığımdan bile fazlasını anlamak zorunda! ..
Keşke öyle olsaydı. Keşke haklı olsaydın,
ama maalesef değil...
Ağzını açıp şelaleden dökülen suyu içmeye çalışan
bir tavşan gördün mü hiç? ..
Veya önüne çıikan ağaçları dahi sürükleyen bir selden
susuzluk gidermeye uğraşan bir ceylan gördün mü?
Kaplanlar bile içebilmek için suyun durulmasını bekler,
beyni olan her yaratık gibi!
Hadi... Sen şimdi su olduğunu düşün, ve kendini su gibi hisset...
Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi berrak, su gibi yararlı...
Su gibi hayat kaynağı ve su gibi bitmez, tükenmez olduğunu hatırla...
Ama yine su gibi bir küçük bardağın içine sığdır ki kendini;
girebilmeyi öğren insanların damarlarına.
Hayat ver...
Vazgeçilmez ol! ! ..
Muammer ERKUL
mavi
16.08.2006 - 13:14karşı rengi turuncu
hadi bi güzellik yap
16.08.2006 - 13:11alo de.... :)))
aşkta herşey mümkün
15.08.2006 - 18:50Something Gotta Give
Akşam ikinci baskı yaptım... Süper film... :))
Jack Nicholson yeteneğinin ve karizmasının, kadın oyuncu (adını hatırlayamıyoruuuummm) zerafetinin doruklarında dolanıyorlar film boyunca.... :))))
House
15.08.2006 - 18:44pazartesi akşamlarının süper karizma doktoru... :)) (Hugh Laurie)
felaket yakışıklı valla... :)))
efe
15.08.2006 - 17:23efe - demeeet annem ne zaman gelicek...
demet - bir hafta kaldı efe
efe - ben hala aynı (kilo veremedi onu kasdediyo) ... annem beni görünce şaşırmayacak (sürekli onu şaşırtma planları yapmıştı) ...
efe - demeeet ben bu akşam bişey yemiycem (suçluluk psikolojisi.. :))
demet - sen bilirsin efe
........
az sonra
efe - demeet pastanenin telefonu kaçtı...
demet - hani efe yemiycektin bu akşam.. pastanede nesi...? ? ?
efe - yaaa demeeet İnsanın Canı Değişemez miii? ? ... :))))))))))
efe
15.08.2006 - 17:17efe - kaç insan oynayacağız (person dan direk çeviri.. :))
levent -esra sen ben
efe -demet oynamıyacak mı
levent - efe düzgün tut şu ıstakayı birinin gözüne sokucan şimdi
efe - ııımmm (tuvalet için izin isteyecek... :))) üzgünüm insanlar (sorry people demek istiyo) biraz gidebilir miyim...... :)))
ben seni hiç sevmedim ki
15.08.2006 - 17:00vuuurr...acımadı kiii gibi bişey... :)) Külliyen yalan.... :)))))
nasılsın
15.08.2006 - 16:59Seni gördüm daha iyi olduuummmm.... :)))
insansever
15.08.2006 - 14:48İlk önce kendini sevmekten başlar..
kendini sevebiliyorsan o zaman insanları hayvanları bitkileri canlı cansız bütün varlıkları sevebilme şansın olabilir... :)))
bitkisever
15.08.2006 - 14:43İngiliz baharıyla, asmayı unutmuşum....))
Küsecek asmam bana.. Üstelikde bu yıl büyüdü abla olduuu... :)) bir kaç salkım izmir üzümü sallanıyor üzerinde.. Bir hafta ongüne kadar bağ bozacaz bu yıl... :))) Hatta öyle çok yaprak yaptı kiii, bu yaz iki kez dolma bile sardım yapraklarından.... :))))))
kabir azabı
15.08.2006 - 14:11..olmaz ilaç sine-i sad paremeeeeee... :))
bitkisever
15.08.2006 - 14:07Hayvan sever olmakla taban tabana zıt bir durumdur kendileri...
- bir defa hiçbir zaman bitki seviyorsunuz diye şımarıklıkla, dünyadan bîhaberlikle züppelikle falan suçlanmazsınız...
- bitkilere ne kadar çok emek ve para harcarsanız harcayın, hiçkimse size git bi aç çocuk doyur demez...
- İki ağaç kesiliyor diye bir eylem yapsanız bu insanların gözünde saygın ve erdemli bir hareket olur... onlarca köpeği öldürüyorlar yada balıkların neslini tüketiyorlar falan diye bir eylem yapsanız boş gezenin boş ve şımarık kalfalığından öteye geçmeniz mümkün değildir... :)))
Ama olsun ben gene de seviyom bitkileri.... :)) seviyorum bakıyorum, emek ve olduğu oranda parada harcıyorum... :)) Bu yıl sadece sardunyaya yetti gücüm... renk renk sardunyalarım süslüyor bu yaz bahçemi... Kalıcı bitkilerim de var tabi.. Bir kök yasemin bir kök fulya, üç kök hanımeli, iki leylak ağacı, bir kiraz, bir erik, bir elma ve bir mavimsi çam (tam mavi değil :)) , iki çok büyük sarmaşık gül ağacı (ağaç boyutunda çünkü) ve sayısını şuan hatırlayamadığım kadar gül fidanı, biraz nane birkaç fesleğen ve reyhan, ve öldürmemek için bir sürü su faturası ödediğim sevgili çimlerim..... :)))
Bağ Kur
15.08.2006 - 13:34Hiçbir icraatı için akıl ve mantıkla bi bağ kuramadığımız kurum... :)))
enterasan monologlar
15.08.2006 - 13:26-oooo nedirde terimler değişmiş...
-bakalım eklediklerim çıkacak mı...?
-daha sırası mı gelmedi...? ?
-git e harfine bak bakalım belki eklenmiştir...
- evet yine yeni eklenenlerde çıkmadan eklenenivermiş üçü de...
-en azından eklenmiş bu defa.. bundan öncekilerde mod'u uyarmadan o da yoktu.. :))
- hep mi benim terimlerin başına gelir bu aksilikler......:((
yasemin
15.08.2006 - 11:48bahçemde ve bir zeki müren şarkısında... Bir demet yasemeeeen... :))
efe
14.08.2006 - 18:00Demet- Efe biliyo musun sen benim canımsıınn
efe-... :))))
demet- hem canım hemde dostumsuuun.. Sen benim hayatımın anlamısın..
10 dakika sonra
demet- söyle bakalım efe.. sen benim neyimdiiin.. :))
efe- ımmmmmm dostuuunnn
demet- başkaa
efe- canııııınnn
demet- başkaaaa
efe-ııımmmmmm..ımmmm (toparlamaya çalışıyor ama nafile)
hain demet- hadi efeeee
efe-ıımmm... hayatının ANLAMASIIII... :)))))))))
efe
14.08.2006 - 17:49Direk İngilizceden çevirerek toparlamaya çalıştığı çok komik Türkçesiyle yaz boyu bizi gülmekten yerlede süründüren, arkadaşım Demet'in 13 yaşındaki yeğeni... :)))
Efece şeklinde özel bir sözlük yapcaz ona... :)))
Yedi Numara
14.08.2006 - 16:35Azerbeycan televizyonunda bir bingo oyununda en çok güldüğüm numara....))))))))
yetti nömreee.... :))
Toplam 1393 mesaj bulundu