Fatih Yılmaz Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Ant ...

  • film replikleri

    15.08.2006 - 19:41

    -İşareti ben gönderdim.

    -Sorun nedir?

    -Dün akşam bankadayken
    İkiyüz hakkında bir şeyi fark ettim.

    Parası.

    O, onun zayıf noktası.

    Kullanılabilir.

    -Biliyorum.

    Beni bunun için mi çağırdın?

    Batman işareti çağrı cihazı değildir.

    -Keşke sana olan ilgilimin
    sadece iş gereği olduğunu...

    söyleyebilsem.

    -Beni baştan çıkarmaya mı çalışıyorsun?

    -Bir kız sadece hastalarla yaşayamaz.

    -Araba, değil mi? Kızlar arabama bayılır.

    -Yanlış erkekler niye çekicidir?

    Lisedeyken küpeli çocuklardı.

    Üniversitedeyken motosikletli,
    deri ceketli çocuklar.

    Şimdi de...

    siyah kauçuk.

    -İtfaiyecileri soymak daha kolay.

    -Zahmete aldırmam.
    Yazık ki maskenin arkasındakini göremiyorum.

    -Hepimiz maske takarız.

    -Ben açık bir kitap gibiyim. Okumak ister misin?

    -Senin pikniğinde benim işim olmaz.

    -Bir deneriz. Şarabı ben getiririm...

    sen de yaralı ruhunu getir.

    -Açık sözlüsün, değil mi?

    -Güçlü kadınları seversin.

    Dersimi iyi çalıştım.

    Yoksa deri bir şeyler giyip
    seni kırbaçlasam mı?

    -Kadınlarla şansım yaver gitmedi.

    -Belki de doğru kadınla karşılaşmamışsındır.

    (batman forever)

  • toplum mühendisliği

    15.08.2006 - 18:22

    'Buna karşılık çok önemli konular söz konusu olduğunda iletişim ve bilgi birleşiyor.Büyük trajediler arka arkaya geçiştirilen imgelere indirgeniyor,öylesine hızlı geçiyor ki geriye hiçbir şey kalmıyor.CNN'de haber izlemek,hiçbir şey izlememek demek.Bu programlar kullanılması imkansız bir dizi kavramla sunuluyor,herhangi bir çerçeve,bir analiz,bir düşünce içermiyor.Şurası açık ki derinlik,ötekinin kaderini (anonim bir biçimde de olsa) denetleyenlerin en büyük düşmanı.Sistem ancak,kendisine bağlı olanlar boşlukta kaldığı sürece varoluyor.Kendi durumlarının farkın varmasınlar diye,en özellerine,hatta psişik yapılarına kadar yanlış bilgiler,yanlış sunumlar sokulmak istenmesinin nedeni bu.'

    Valeria Evangelisti

  • martin heidegeer

    15.08.2006 - 18:11

    'Hiçbir çağ,insanla ilgili bizimki kadar çok ve çeşitli bilgiyi biraraya getirmeyi başaramamıştır.Hiçbir çağ,insanla ilgili bilgisini bizi bu kadar ilgilendirebilecek bir biçimde sunmayı başaramamıştır.Hiçbir çağ,bu bilgiyi şimdiki gibi öylesine çabuk ve öylesine kolay bir biçimde ulaşılabilir hale getirmeyi başaramamıştır.Ama aynı zamanda,insanın ne olduğu sorusunun en az bilinebildiği çağ da sadece bu çağ olmuştr.Ayrıca insanla ilgili olan ve sayıları her geçen gün artan özel bilimler ne kadar değerli olsalar da,aslında insanın özünü aydınlatmaktan çok örtmektedirler.'

  • avcı

    13.08.2006 - 15:33

    de niro'nun en iyi filmi...

  • terminator / yokedici

    13.08.2006 - 00:50

    armut çuvaldanegezer'in oynadığı serinin en başarılı halkası 2'siysi...

  • robert bresson

    12.08.2006 - 07:16

    'Bu arada,ilk görüşlerini uygulamada en uygun biçimi bulmak için acımasız ama gönüllü 'at gözlükleri' ile çalışan iki yönetmen daha tanıdım:Genç Dovşenko (Toprak) ve Bresson (Bir Köy Papazının Günlüğü) .Bana kalırsa Bresson sinemada,önceden kuramsal olarak belirlediği tasarıyı,sanatsal pratiğiyle tam bir uyum içinde gerçekleştiren yegane insandır.Bu konuda ondan daha tutarlı bir sanatçı tanımıyırum.Bresson'un temel ilkesi,'anlatımcılık' denen şeyi tam anlamıyla yıkmaktı.Yani Bresson,görüntü ile gerçek hayat arasındaki sınırı ortadan kaldırmak istiyordu.Başka bir deyişle Bresson,gerçek hayatın kendisinin görüntüsel,anlatımcı bir etki yaratmasının istiyordu.Filmlerinde ne özel bir malzeme işlenişine,ne şekilllendirmelere ne de anında göze çarpan isteyerek yapılmış genellemelere rastlanır.Paul Valery,Bresson hakkında şunları söylemişti:'...Ancak bilinçli bir abartmaya yol açacak her türlü araçtan vazgeçenler mükemmelliğe erişeblir.'Bresson'da her şey,hayatın talepkar olmayan,mütevazi gözleminden kaynaklanmış gibidir.Bu niteliğiyle doğunun Zen sanatına iyice yaklaşmıştır.Zen sanatında hayat o kadar titiz bir şekilde gözlemlernir ki,sonunda çelişik gibi gözükse de bizim algılayışımıda hayat,daha sanatsal bir görüntüselliğe yükselir.Biçim ve içeriği bu kadar olağanüstü,neredeyse tanrısal bir düzenlilik içinde iç içe geçirebilen tek bir kimse daha vardır:Aleksander Puşkin...'

  • casablanca

    12.08.2006 - 06:44

    'Rick: I congratulate you.
    Victor Laszlo: What for?
    Rick: Your work.
    Victor Laszlo: I try.
    Rick: We all try. You succeed.'

    'Ilsa: With the whole world crumbling, we pick this time to fall in love.
    Rick: Yeah, it's pretty bad timing. Where were you, say, ten years ago? '

    'Rick: And remember, this gun is pointed right at your heart.
    Captain Renault: That is my least vulnerable spot. '

    'Rick: How long was it we had, honey?
    Ilsa: I didn't count the days.
    Rick: Well, I did. Every one of them. Mostly, I remember the last one, the wild finish. A guy standing on a station platform in the rain, with a comical look on his face, because his insides have been kicked out. '

    'Sam: Boss, ain't you going to bed?
    Rick: Not right now.
    Sam: Ain't you planning on going to bed in the near future?
    Rick: No.
    Sam: You ever going to bed?
    Rick: No!
    Sam: Well, I ain't sleepy either. '

    'Rick: Why did you come back? To tell me why you ran out on me at the railway station?
    Ilsa:...Yes.
    Rick: Well, you can tell me now. I'm reasonably sober. '

  • casablanca

    12.08.2006 - 06:22

    'Rick: I'm sorry for asking. I forgot we said no questions.
    Ilsa: Well, only one answer can take care of all our questions.'
    [She approaches his lips for a kiss]

  • casablanca

    12.08.2006 - 06:21

    'Major Strasser: What is your nationality?
    Rick: I'm a drunkard.
    Captain Renault: That makes Rick a citizen of the world.'

  • zeynep değirmencioğlu

    11.08.2006 - 18:20

    -ama abla.
    -nerden ablan oluyorum ben senin...

  • tarkovsky

    11.08.2006 - 06:51

    'Sanatın tadına varmasını bilen bir insan en sevdiği eserleri kendi temayüllerine göre seçmiş ve sınırlamıştır.Ancak bir obur,kendine özgü seçimleri ve kararları olmayan ortalama bir insandır'

  • Secret Garden

    10.08.2006 - 08:49

    song from a secret garden...

  • benimle çıkar mısın?

    10.08.2006 - 06:18

    bir arkadaş vardı.o anlatıyor.ortaokuldayken,sınıflarında bir kız varmış.kız biraz asosyal bir tipmiş.bizim fırlama arkadaş da şuna bi oyun edim demiş.kıza demiş benimle çıkar mısın.kız ezile büzüle kabul etmiş.beraber yürümüşler.sonra okulun merdivenlerinden çıkmışlar sınıfa doğru.bizimki demiş ki,şimdi bir de benimle iner misin demiş.kızın dünyası başına yıkılmış.fena olmuş...

  • tarkovsky

    10.08.2006 - 04:43

    Genelde insan,yitirilmiş,kaçırılmış veya henüz erişilememiş zaman yüzünden sinemaya gider.Çünkü sinema,başka hiçbir sanat türünün başaramayacağı kadar insanın olgusal deneyimini genişletir,zenginleştirir ve derinleştirir.Hatta yalnız zenginleştirmekle de kalmaz,adeta gözle görülür bir şekilde uzatır da.Sinemanın esas gücü budur,yoksa 'star'lar,bıkkınlık veren konular,günlük hayatı unutturan eğlence değil.

    Oysa sinema,istenilen büyüklükte ve uzunlukta bir 'zaman parçası'ndan oluşan olguların seçiminde ve birbiri arasında kuracağı bağlantıda özgür olmalı,tabii bu,hiç durmadan tek bir adamı izlemek gerekir demek değildir.Beyaz perdede bir insanın davranış mantığı,tamamiyle farklı (görünürde önemsiz) olgulara ve fenomenlere dönüşebilir.Dahası film yönetmeninin olguları ele alışına yön veren düşüncesi açısından gerekli görülürse başta seçilmiş kişilik,perdeden tamamen kaybolarak yerini bambaşka bir şeye terkedebilir.Örneğin içinde herhangi bir anahtar kşiliğin yer almadığı,buna karşılık her şeyin öznel,insanı bir bakışın hayatı ele alışı açısından kavradığı br film de çekilebilir.

  • film replikleri

    10.08.2006 - 04:16

    -I'm happy to observe things without having to write.

    -biliyorum insan yalnız kaldığı zaman o kadar çok şeyin farkına varıyor ki.hem de yapılmamış,yapılması gereken şeyleri.

    -I'm sorry to say this but,those who are most worthy of love are never made happy by it.

    -you are quite right,I'm a liar.and it's like yor fidelity,a fact of life.no more nor less irritating.

    (tehlikeli ilişkiler,s.frears)

    -NASA'nın sıfır yerçekiminde yazan dolmakalem için milyonlar harcadığını biliyor muydunuz? Bunu hiç duymuş muydunuz?
    -peki rusya sorunu nasıl çözmüş?
    -evet.kurşun kalem kullanmışlar.

    (primer)

    -hiç 'güven' kelimesini duydun mu?
    -bir ara duymuştum,ama unuttum.

    -öleli 20 dakika oldu ve ağlamak,sızlamak 20 yıl sonra bile onu şu andakinden daha ölü yapamaz.

    (only angels have wings)

    -bu rüyayı iki kere gördüm.ama ikisi de aynıydı.

    -buraya o adamı görmek için mi geldin?
    -bu berbat histen kurtulmak için.

    -o artık senin filmin değil.

    (mulholland drive) (filmin anahtar replikleri)

    -katili ancak çenesinden tanırsın.çok garip bir şey.çenelerini içine çekerler.dikkat ettin mi?

    (the petrified forest)

    -bir kere adın çıkınca james insanlar seni izler ve süründürmenin yollarını ararlar.

    (finding neverland)

    -arkadaşın markun,onu gördüğüm an hapis yattığını anlamıştım.o gerginlikten asla sıyrılamıyorlar,omuzlarına yerleşir.
    -daha yeni kızını kaybetti.belki de bu omuzuna yerleşmiştir.
    -hayır o midesinde,omuzundaki gerginlik hapisten.

    (mystic river)

  • Martin Scorsese

    09.08.2006 - 18:49

    'Belge filmlerimle konulu filmlerim arasında ayırım yapmıyoum.Perdede beni büyüleyen kişilikler,gerçek hayatta büyüleyenlerle aynı.Hepsi aynı soruya cevap arıyorlar:nasıl hayatta kalmalı? Doğrudur,nevrozla ve nevrotik kişilerle ilgileniyorum.'Dengeli' denen kişiliklerden çok daha ilginçtir onlar...Kişiliklerim kadar,onları canlandıran aktörlerin de nevrotik olmasını istiyorum.Böylece perdede bambaşka bir boyut yakalanabilir.'

  • tarkovsky

    09.08.2006 - 09:00

    'Her doğal organizma gibi sanat da birbiriyle çelişen öğelerin mücadelesi sonucu yaşar ve gelişir.Zıtlıklar burada iç içe geçer,yani bir anlamda düşünceyi sonsuza kadar tekrarlar.Bir eseri sanat haline dönüştüren düşünce,temelinde yatan çelişkilerin dengesinde ve uyumunda gizlidir.Sonuçta,sanat eseri üzerinde nihai bir 'zafer' elde etmek,anlamını ve görevini kesin bir açıklığa kavuşturmak mümkün değildir.İşte bu yüzden Goethe sanat eseri yargılamaya ne kadar kapalıysa o kadar değerlidir demiştir.

    Gene de biz,mutluluğun,hem de kelimenin en geniş anlamıyla,insanlara eksiksiz bir irade özgürlüğü tanıyan şekliyle mutluluğun,bir an için kapısını insanlara açtığını varsayalım.Daha hemen o an,insanın bireyselliği yok olurdu.

    Dahası bazı zayıf noktalar içermeyen,yetersizliklerden tamamen arınmış olan tek bir başyapıt dahi tanımıyorum.Dahileri yaratan kişisel ihtiraslar,şahsi bir eser yaratma düşüncesine saplanmışlık,yalnızca onların büyüklüklerinin değil,başarısızlıklarının da nedenidir.Ancak,organik olarak genel dünya görüşüne sığmadı diye bir şeyi 'başarısız' addetmek acaba ne dereceye kadar doğrudur.Bir dahi özgür değildir.Thomas Mann,bir keresinde şöyle bir söz sarfetmişti:Özgür olan,yalnızca kayıtsızlıktır.Kişilik sahibi olan özgür değildir,aksine kendi damgasının izini taşımak,gereklerine uymak ve esiri olmak zorundadır.

    Anılar bizi saldırılara açık,acı çekmeye hazır kılar.

  • fotojenik

    09.08.2006 - 01:59

    audrey hepburn...

  • film replikleri

    09.08.2006 - 01:57

    -adamlarımızın hepsi de işadamı.sadakatleri buna dayanıyor.babamdan bir şey öğrendim:'etrafındaki insanlar gibi düşünmeye çalış' derdi.bu ilkeden yola çıkarsan her şey mümkün.'

    (baba 2)

    -bence sertliği bir kaçış olarak kullanıyorsun.'

    (the philedelphia story)

    -beni unutun.sizin bir erkeğe ihtiyacınız var.benim gibi şüpheci,nevrozlu birine değil.'

    (lover come back)

    -gözlerini çok beğendim.sanki herşeyden soyutlanmış gibiler.sadece tatlılıkla bakıyorlar.

    -lütfen böyle davranmayın bana.bu kibarlığınız bana hep kadın olduğumu hatırlatıyor.

    (bulutların ötesinde)

    -bize geleceği verin.sizin geçmişinizden bıktık usandık.'

    (michael collins)

    -'uyku güldür' derler acemler.

    -eğer gerçekten polisse,yapabileceğimiz en kötü şey korktuğumuzu göstermek olur.o zaman suçlu olduğumuzu anlar.

    (lolita)

    -hiçbir şeye karar vermedim.her şeyi bir rüyadaymış gibi yapıyordum.sanki kendimi seyrediyormuşum gibi,ama elimde değildi.

    (adam's rib)

    -biriyle çıkmaya başlarken kendimi bir ordunun generali gibi hissederim hep.yapacağım taktik ve manevralara karar veririm.zayıf noktalarını,onu inciten ya da baştan çıkaran şeylerini öğrenirim.'

    (before sunrise)

  • sanane

    09.08.2006 - 01:31

    saman ye,doymadıysan beni ye...

  • I Remember You

    09.08.2006 - 01:29

    forever...

  • jerry lewis

    09.08.2006 - 01:28

    'king of comedy' m.scorsese

  • robert bresson

    08.08.2006 - 19:17

    'hala ifade gücünü bulmaya çalışan bir sinemanın içinde,bresson'un filmleri bir katedralin tepesi gibi göklere yükselir.' gillels jacob

    'bresson'un filmleri insan ruhunun en yüce ürünleri arasındadır.'
    paul schrader

    'bir bresson ekolünün geleceği yoktur.sanatçının sayısız hayranına karşın.çünkü böylesine kuramsal,matematik,müzikal ve asetik olan sinemasının genel bir beğeniye ulaşması mümkün değildir.' f.truffaut

  • tarkovsky

    08.08.2006 - 19:08

    '...dinsel gerçeğin anlamı umutta yatar.felsefe,gerçeği,insan aklının sınırlarını,insan eyleminin ve insan varlığının anlamının sınırlarını belirleyerek arar.(bir filozof,insan varlığının ve eyleminin son derece anlamsız olduğu sonucuna varsa bile bu geçerliliğini yitirmez.)

    sık sık sanıldığının aksine,sanatın işlevsel belirlemi,düşünmeyi teşvik etmek,bir düşünce iletmek ya da bir örnek oluşturmak değildir.hayır,sanatın amacı,daha çok,insanı ölüme hazırlamak,onu iç dünyasının en gizli köşesinden vurmaktır.

    insan bir başyapıtla karşılaştığında kendi içinde,sanatçıya da ilham veren sesi duymaya başlar.böyle bir sanat eseriyle karşılaştığında izleyici,derin bir sarsıntı yaşar,adeta temizlenir.sanatsal bir başyapıtla onu algılayanlar arasında oluşan o özel gerilim alanında insanlar,varlıklarının,o andan itibaren serbest kalmak için baskı yapan en iyi yanlarının bilincine varırlar.böyle anlarda,olanaklarımızın tükenmezliğinde,kendi duygularımızın derinliğinde kendimizin farkına varır,kendimizi keşfederiz.

    bir başyapıt:bu,mutlak geçerliliği içinde gerçeklik hakkında verilmiş kusursuz ve tam bir yargıdır ve bu yargının değeri,manevi olanla karşılıklı ilişki içinde insan kişilliğini ne kadar kapsamlı ifade etmeyi başarmış olmasıyla ölçülür.

Toplam 983 mesaj bulundu