her gece dinlemezsem uyuyamadığım şarkı. dünyanın görüp göreceği en yakışıklı adamlardan ibrahim tatlıses, bir yanda şık, sarı saten gömleği ile mikrofonu titretir. diğer tarafta ise tekerlekli sandalyede genç bir kız göz yaşı döker. [o benim işte] göz yaşlarımla sarhoş olan zalim kader. [al sana, al, al, al]
birinci olarak: aksufat, sıfatı ak, yani beyaz çehreli hanımefendi yahut da beyefendi demek olur. saniyen ise soyadı aksu olan şişman bir kişiyi zalimce tiye almakta kullanılan kalleş bir ibaredir. böyle densizlerin işleri tanrı'ya kalmıştır. ilerde günlerini göreceklerdir.
birinin gözünde it dirseği çıkmışsa bilin ki imtihanı ağırdır. sevilmemenin bedelini ödüyordur. haddi aşıp kandırmak suretiyle tükürmek vicdansızlık gibi geliyor bana. sabuha, vicdana gel.
vebali, lise edebiyat hocam ayşe hanım'ın boynuna. bir, laz cafer ve japon haşim'den bahsetmişti. bu kıstasa göre 'zavar'a öz türkçe kelime olarak bakamıyorum. hocam, resmen bana at gözlüğü hediye etmiş, fakat olsun, hocaların vurduğu yerde gül biter.
beyim, insanın mesleği örnek olarak folklor araştırmacılığı ise üşenmemeli, saha çalışması yapmalıdır. 'üşenenin oğlu uşağı olmaz, oldu diyelim, bir şeye benzemez.' sözü, güzel yörelerimizden birinden derlediğim elit bir sözdür.
kayseri, karaözü kasabası'ndaki ali dayı'nın ineğinin menüsü niye terim olarak eklenmiş, perde arkası hikmeti idrak edemedim. o yüzden serbest çağrışım ile, buyrun komşular: 'amman havar havar havaar'
efendim, bilindiği gibi zerd, sarı demektir. -üşt ise, anadolu'daki 'uşt' ünleminden gelişmiş, dönüşmüştür. ey sarı, uşt [git, defol] anlamındadır. zerd, önemli bir kelimedir. onu bilirsek zerdalinin de deruni anlamlarını çözebiliriz.
büyüklerden bir büyük, kendisine 'senin de mi başın bencileyin kendinle belada' şeklinde incitici bir sual soran avam kamarasından bir zâta şöyle buyurmuştur:
'Allah taksiratını affetsin evladım. canına dikkat et, avamın canı ya mutfakta ya helada.'
halkı yanlış bilgilendirmek suretiyle âlemi fesada salmak kabul edilebilir, yenilebilir, yutulabilir bir şey değil.
tefekkür ile fukara kelimesi arasında f ve r sesinden dolayı bir akrabalık icat etmek ancak lügat karıştırmayıp bir köşede atıp 'duran adam'ın işi olabilir. maateessüf.
lügata bakmıyorsanız bi kendinize baktırın.
more
20.06.2013 - 15:58daha ziyade, daha çok demektir. lisân-ı ingilizî
ben böyle değildim, yaşarken oldum
20.06.2013 - 15:49her gece dinlemezsem uyuyamadığım şarkı. dünyanın görüp göreceği en yakışıklı adamlardan ibrahim tatlıses, bir yanda şık, sarı saten gömleği ile mikrofonu titretir. diğer tarafta ise tekerlekli sandalyede genç bir kız göz yaşı döker. [o benim işte] göz yaşlarımla sarhoş olan zalim kader. [al sana, al, al, al]
aksufat
20.06.2013 - 15:34birinci olarak: aksufat, sıfatı ak, yani beyaz çehreli hanımefendi yahut da beyefendi demek olur. saniyen ise soyadı aksu olan şişman bir kişiyi zalimce tiye almakta kullanılan kalleş bir ibaredir. böyle densizlerin işleri tanrı'ya kalmıştır. ilerde günlerini göreceklerdir.
zavar
20.06.2013 - 12:25sanırım ıvır zıvır'daki 'zıvır' mevzubahis zavar ile hısım.
it dirseği
20.06.2013 - 12:21birinin gözünde it dirseği çıkmışsa bilin ki imtihanı ağırdır. sevilmemenin bedelini ödüyordur. haddi aşıp kandırmak suretiyle tükürmek vicdansızlık gibi geliyor bana. sabuha, vicdana gel.
yıldız
20.06.2013 - 12:15insanları, bir yıldızla aşağılayanları kör testereye havale ediyorum. çekemiyorsanız anten takın.
zavar
20.06.2013 - 10:09vebali, lise edebiyat hocam ayşe hanım'ın boynuna. bir, laz cafer ve japon haşim'den bahsetmişti. bu kıstasa göre 'zavar'a öz türkçe kelime olarak bakamıyorum. hocam, resmen bana at gözlüğü hediye etmiş, fakat olsun, hocaların vurduğu yerde gül biter.
beyim, insanın mesleği örnek olarak folklor araştırmacılığı ise üşenmemeli, saha çalışması yapmalıdır. 'üşenenin oğlu uşağı olmaz, oldu diyelim, bir şeye benzemez.' sözü, güzel yörelerimizden birinden derlediğim elit bir sözdür.
'kahrolsun bağzı şeyler'
zavar
19.06.2013 - 21:59kayseri, karaözü kasabası'ndaki ali dayı'nın ineğinin menüsü niye terim olarak eklenmiş, perde arkası hikmeti idrak edemedim. o yüzden serbest çağrışım ile, buyrun komşular: 'amman havar havar havaar'
Zerdüşt
19.06.2013 - 21:30efendim, bilindiği gibi zerd, sarı demektir. -üşt ise, anadolu'daki 'uşt' ünleminden gelişmiş, dönüşmüştür. ey sarı, uşt [git, defol] anlamındadır. zerd, önemli bir kelimedir. onu bilirsek zerdalinin de deruni anlamlarını çözebiliriz.
nihayeten: yok, baban.
berceste
19.06.2013 - 21:20he ciğersin paraya fâre piyaz ettikçe
yani ey bilye kırâat-ı felek b'oldu sana
... dedi annem
19.06.2013 - 21:14gér güya kéférâ; pât ki gér, kélî bela
yunus emre
19.06.2013 - 20:56baktım tarot falına
damda gördüm yüzünü
fistan yassı dokuyup
gör ne dersin pazumu
dost
19.06.2013 - 14:51büyüklerden bir büyük, kendisine 'senin de mi başın bencileyin kendinle belada' şeklinde incitici bir sual soran avam kamarasından bir zâta şöyle buyurmuştur:
'Allah taksiratını affetsin evladım. canına dikkat et, avamın canı ya mutfakta ya helada.'
tefekkür
19.06.2013 - 14:41halkı yanlış bilgilendirmek suretiyle âlemi fesada salmak kabul edilebilir, yenilebilir, yutulabilir bir şey değil.
tefekkür ile fukara kelimesi arasında f ve r sesinden dolayı bir akrabalık icat etmek ancak lügat karıştırmayıp bir köşede atıp 'duran adam'ın işi olabilir. maateessüf.
lügata bakmıyorsanız bi kendinize baktırın.
Alvarlı Muhammed Lûtfi Efe
19.06.2013 - 14:31şâir der inci benden, gördün mü kinci senden
yer ile yeksân imiş inciden kinci denden
Toplam 39 mesaj bulundu