Hasan Tan Adlı Antoloji.com Üyesinin Şair ve ...

Sanatın canı cehenneme. Zalimlerin de..

Ölümüne Tilili Çeken Çocuk

___Yüzümdeki yaralarda büyüttüğüm göz izidir..
sevdiğimin…

keder denizini yararken sürüklediğim çolak yüreğimi
annemin siyatiğinde saklıyorum bazı geceler
kimseler bulmasın diye değil
yıkılmasın diye içimdeki kumdan kaleler..

eğilip dizlerini her okşadığınd ...

Sekinet ile sekine arası defineyim;
Aysar bir göl; dingin bir çölüm..
Ölünce belki durulurum........................

Sitem güncesidir yaz mevsimi;
adı yok bir kadındır belki de
ve kan ter içindedir çocuk atlaslarında yılkı dediğin
bir adım öteye göç zamanı yani!!

____ellerim birer çocuk gerillaydı yüzüne dokunduğumda
koyaklarda süzülen şahinleri sevyerderdik; yüzünde turfa...

aşkı boş bir çerçeveye benz ...

levh-i mahfuzdan sürgün edilişin yoktur zamanı
insan kendi süreğinde koşturmaya başlar aniden
aniden başlar azarlanmaya çocukluğun
varlığını yokluğunu henüz anlayamamışken..

derler ki; (kalu) bela..
kimi geniş kimi dar alınlarda saklar
usanmadan menkibesini arayan her insan
yağmura saklı s ...

Nerde bir Türk varsa, orda mutlaka daha çok Türk vardır!!:) Bilir bunu Yahudi siyonizmi, bu yüzdendir ki: Türkiye Yahudi cenneti...!!!

Kör benim'dir belki de. Belki de ben bu şiiri daha önce okumuşumdur.. .. Sennur Sezer'in Anadolu Hikayeleri adlı kitabında da aynı konu işlenmiş olabilir.. Hufff belleğim allak bullak..!

Ben bu şiirde anlatılanları bir yerde okumuştum ama..anlamam ortası kan kokan taştan, cevahirden; kanamalı sevdalardan..
Hatta haddimi aşarak: Şair, romandaki karakterin ağzıyla yazmış, şiirleştirmiş..
hatırlayacağım ama opal taşı hariç, romanda o yoktu, Yalvaç Davud'un da opaldan haberi yoktu.. ...

Şiir güzelmiş.

Sırrımı faş ediyorum durup duruken
Bir sen gizliyorsun beni kasıklarında
Bütün kuyuları betonla doldurmuşlar
Bi'r-i zi ervan'ım ben bütün kuytularda...

Kınalı mıydı neydi annemin saçları
Güneş gibi parlardı; en çok ta akşam olurken
Hem annemi bizim evde herkes tanır
gece desem abartmış sayı ...

Heyyy HÜZÜNtülü mukallit, ben de gerdanıydım bir şairin..
benimse isyanım salınıp giden kırmızı elbiseli bir kadındır ve kendimedir..
hayatla hiç olmadı zorum
sabahın ayak sesleriyle birlikte
sobelenmiş sağım solum
ben uzayan acılardan kopup gelmişim bu hicranlı sevdaya
dinden imandan, ideoloj ...

'yok'tan umutlar yaptım
seherin serinliğini nemlendirirken gözlerim
mütehayyır kelimeler yetişir imdadıma diye...
ki zaten her giden bir tufan boşluğu bırakır bilirim...

______içimde keder denizlerinin ayaksesleri
______ayrılığa düçar kalmış bir aşkın suretindeyim...

başım ayaz bir zozana ...

gökyüzü metruk bir kadın yüzüdür
en çok yağanda yağmur..

matem emer toprağın bağrını inciten çiçekler
biri annedir yağmur eğriciğinin
birinin fahişe olduğu doğrudur

'ayyy' fışkırır boğazdan dokuz sularında
sonrası fırtına, aranır sığınılacak bir liman..
dağ ile su barışınca yitik ülkemde ...

ağı yitirmiş bir kuşağım mavilikler içinde
ya da birazdan umut düşürecek bir bulut
ardından ağıtlar yakılmış bir ceset belki de..

mezarım içime attığım naradır zaman İstanbul olunca
dara çekilirim hangi şehirde yangın çıkmışsa..

yürüsem mutlak kaybolurum yaşam kavgasında
tasasında solgun ç ...

Bir sabahın kaç martısı erken kalkabilir ki
Ben bilmem,
Bildiğim en uzun takvimlerde yaşarım yalnızlığı
Dudağımda için için bir su tadı
Ne denizin ne de mavinin yok ki marta bir tadı..

Kurulu kemerlere gizledim sırrımı,
ak denizdi, askerdim, kuşlar hayretteydi ve erkendi
Şimdiydim ve burday ...

Toprak güneş ortaklığı semeresidir nar dediğin..
Yıldızlardan ırmak yaptım, saçlarımda ışıldar
ışıldar durur; akar dediğin..

Başım göktedir ayaklarım yitik bir ülkenin mezar yanında..
Saçlarımdan alnıma rüzgar dökülür..

Evreka evreka..

Şarkılar bilirim çığ tutmuş
Resimler, heykeller, destanlar
Usta ellerin yapısı
Kolsuz, yarı çıplak Venüs
Trans-nonain sokağı
Garcia Lorca'nın mezarı
Ve gözbebekleri Pierre Curie'nin
Kar altındadır.

Ahmed Arif..
Ne zaman Garcia'nın bir şiirini okusam, ya da ismiyle karşılaşsam bir edebiyat ...

Ve an gelir birbirimize saklanırız
bir daha bulamayalım diye aradığımızda birbirimizi...

İki kere okudum. Başımdaki esrikli ağrı geçsin döneceğim sana şiir.!!

Hem duyumsayıp hem düşünmek= Sessizlik.
Ne dışarda ne de içerde olduğu tam olarak kestirelemeyen kedini duyma; duyabilme sanatı olan sessizliği, yani kendi öz benine ait sesi şiirleştirebilen bu şairi tebrik ediyorum..
Aslında bunun da dışında olduğu düşünülebilir, tanımsız, tatsız tuzsuz bir şey ...

Kafanıza silah dayatarak şiir mi yazdırıyorlar gözüm!! Bırakın Allah aşkına. Şiire gebe-kısır bir gece yaşatman bana..!!
Seçkinci kurul heyyy!!! uzak dur şiirden. Geett çoluk çocuğuna çikolata al, top al, oyuncak al.. evinin en güzel köşesine kurul..!
Şair kardaşım kızma lütfen fazla yorgunum..!

Varlık felsefesi;
Öz: Bir varlığı, varlığın kendisi yapan araç-gereçlerin tümü. Filozoflar bu kavrama farklı isimler, farklı tanımlar getirmişlerdir tarih boyunca..Örneğin Platon'a göre; idea. Aristoteles'e göre; metafiziği ve mantığı farklı olan nesnedir..Sartre'i unutmayayım ona göre de elbetteki ...

Teorisyen zekasıyla pratisyen zekasının harmanlanmış hali: Harman dalı var kelimelerin deviniminde. Kim bilir, orijinali ne kadar keyif verici.. Diye bir giriş yaptığım için birileri kızabilir. Olsun.! OLmuş ve öyle SUNmuş zaten Bertolt de..
Bütün ürünlerde epik tiyatro hegamonyası var. Velakin, em ...

Şiir yeni bir şey söylemiyor, Şair de öyle. İmgesiz, eğretilemesiz, düz ve vasat bir şiir. Ayrıca 'marifetullah'a dair tek bir düşünce, tek bir hece yok. Bakış açısı, hayır gözlüğü farklılığından kaynaklanıyor olabilir.
Seçici kurul ya torpil yapmış, ya da çok edebi bulmuş.