iki kafadar yazın ingiltereye gitme planı yapmakta ve bu nedenle ingilizce pratiği yapmak için bütün boş vakitlerinde cnbc-e izlemekte ve bilimum duydukları şarkıları bile motomot çevirmeye çalışmaktadır...
bir gün urfa balıklıgöl restorant zincirlerinden birinde...
*fish lake ne demek selly?
-balık gölü...balıklı göl...urfa kebap sarayındayız senin bunu tahmin etmen gerekirdi güzelim...
*aaa...fish...balık...lake..göl...ama hiç duruma uyarlamak aklıma gelmemişti..
-aa..olmaz ama..ingiltereye gittiğimizde işimiz var o zaman senle...
*...:=(((
bir Sadri Alışık tiyatrosu eseri...'Şaşkın Aşıklar”
başrolde Sibel Turnagöl, Devrim Saltoğlu, Asuman Dabak,Şahnaz
Çakıralp, Ali Başarın oynadığı tipik bir komedya.
Bir burjuva evi, eşlerin birbirlerini aldatma girişimleri. Parça parça abartılı gülünç durumlarla sağlanan gelişme, falan... Sadece eğlendirmek amaçlı bir oyun. İnsan olarak kendi güçsüz yanlarına gülmeyi, kendi kendisiyle bir anlamda alay etmeyi kabul eden, ne var ki, kendi sınıfsal yapısının eleştirilmesine karşı duran burjuvazinin yüzeyde kalmış sanat beğenisini temsil eden bir oyun.
Can Kapyalı çevirmiş.
Örneğin Bernard’ı oynayan Devrim Saltoğlu’nun.2003’ü kasıp kavuran “Asmalı Konak”ın başarılı Seyhan Ağa’sı başrolde..Keza, aynı televizyon dizisinin Tamer Hamzaoğlu’su Ali Başar.Brigitte’de Şahnaz Çakıralp gene “aptal kız”ı oynuyor. Asuman Dabak, Anna rolünde “Tatlı Hayat” başlıklı televizyon dizisindeki Menekşe’den izler taşısa da, fiziksel öğesi durumunda olan mimiklerini, olayın bütünlüğünü aktarıcı bir etmen olarak, gene başarıyla kullanmakta. Seslendirme olayındaki ustalığı, yanıtlarında atikliği çok iyi.Sibel Turnagöl'ün performansı da gerçekten fena değildi...
*kuşlar bu kolleksiyona çok sevinecek
-hangi kuşlar
*dişi kuşlar...hani yuva yapıyor...onlar...
Bellona reklamındaki mavi gözlü afet-i devran italyanı oynayan kişinin adını bilen varsa bana ulaşsın lütfen..
Olamaz böyle hoş bir adam...reklamdan gözümü alamıyorum......:=))
uyumadan önce tekrarlayıp durmak alışmak için....
^^tıp fakültesi tıp fakültesi tıp fakültesi tıp fakültesi tıp fakültesi tıp fakültesi^^
anne kucağından ayrılış
gurbet yalnızlığı
fevzi çakmak kız öğrenci yurdu
kalabalıktaki ilk yalnızlık
körüklü otobüs
parasızlık
finalsiz geçmek için içilen gece kahveleri
uykusuz geceler
70 üzeri ortalama tutturunca gururla yapılan bir ay fazladan yaz tatili
uzun saçlı,ispanyol paça pantolonlu, havalı, pırıl pırıl genç bir kız
Ne yapmam gerektiğini bilemez halde yürüyordum geleceğe...
Kafam altüst...
Yüreğimin pır pırlarına söz geçiremeyen beynim...
Arada yüzüme soğuk bir tas su çalıp beni kendime getirmeye çalışıyordu...
Bense...ecinnilerin büyüsü altında mantığını yitirmiş bir halde...
Avuçlarımda kalbim...
O'nun düşüncesinin kısır döngüsüne girmiştim....
Limbik sistemim iptal bir halde....adını yineliyordu.....adını.....adını....
^^Ramazanımız bütün islam alemine hayırlı olsun inşallah...^^
ramazanın ruhunu o kadar çok seviyorum ki...
ve benim için o kadar özel ve tüzel ki...
bir gün bile kaçırmadan tutmaya çalışırım genelde orucumu her yıl...zaten farz.
ama benim için özel oluşu şurdan kaynaklanıyor..
ramazanda oruç tuttuğum an...
gözümün önüne mekke geliyor nedense...
orada beyazlar içinde her dil ve ırktan milyonlarca insan gözümün önüne geliyor...
tüm dünya bir çatı altında birleşmiş...
ve ben tüm dünyayla...
dilini ve rengini bile bilmediğim ama müslüman oldukları için din kardeşim olan milyonlarca insanla birlikte ve aynı anda huşu ve sabır içinde oruç tutuyorum...
aldığım her nefeste Allah adı...
ve içimde yaptığım her işte bir dikkatlilik, sakınma ve günahtan kaçınma güdüsü...
nefsime hükmetme ve şeytanla savaş ilan etme...
ve her oruç açışta bir kazanmışlık hissi ve bir arınmışlık furyası....
içim içime sığmıyor...
hele sahur yemekleri...
ankara sokaklarına çıkıp çorbacı aramak temcit vakti...
her taraf açık....
ve sıcacık küncülü pide kuyruğuna girmek...iftar ve sahurda....
ramazanın bereketiyle yemek çeşitleriyle dolup dolup hiç boşalmayan yemek sofraları...
aile akraba ve yakın dostlarla paylaşılan upuzun masalardaki iftar yemekleri...
çok özledim çok...
Kıyısından dönülmüş ölümlerin,perdesi aralanmış yaşamların ilk şahitleriydik..Doğumların müjdecisi,ölümlerin kara habercisi..acıyan yerlerine dokunurduk hep yaşamın,aksayan,sancıyan yerlerine.Ak mintanlar içinde kanlı ellerimizle.Yenidoğan bir bebenin gözlerindeki o yaşam-ışıltısında da,ölümle randevulu birinin gözlerinin önünden geçen o film şeridinin son karesinde de biz...şifa serpiştirdiğimiz yaralarda açacak güllerdi bizim tesellimiz.iyiliğin beklentisizliğinde açmış esenliğin o beyaz gülü..ilklerin ve sonların sessiz ve sabırlı tanıklarıydık beyazlar içinde,şefkatli sinelerimizle...
Acil istasyonunda bir seher vakti..Sonbahar serinliğinin alveollerimde duyumsadığım bir acil nöbeti.İniltiler,anonslar,siren sesleri..kulak telsizde,gözlerim acil kapısında.komuta merkez bizi geçiyor telsizden.cevaplıyorum..iki dakika sonra ekip olarak hazırız.
04:47 16-35 çıkışımızı anonsluyoruz.
04:52 adresteyiz.Hasta yakınlarının çaresiz ve yalvaran bakışları arasında hastanın başındayız..Aldığı alkolün döndürdüğü başını,yuvarlandığı merdivenlere çarpmış 65 yaşlarında bir adam.Şuur yarıkapalı...oksipital bölgede kesi mevcut..
Oğul:babanın başını elleri arasına almış,gözlerine bakıyor..
-Noolur baba uzaklara bakma-diyor sanki.Kan sızıyor kafasından,belli ki bir-kaç saat önce yüreğinden sızan kanı durdurmak için rakı sürmüştü yarasına...
Kızı; sitemkar.-nereye baba,biricik kızının ben olduğum bir hayatı bırakıp,hangi limana yelken açıyorsun-dercesi.Soğukkanlılığımızı kuşanıp,Anlık bir inspeksiyon,semptom tesbiti...vital bulguları aldıktan sonra vakum sedye ile ambulansa transfer ediyoruz..hemen monitorize ediyoruz Cansel ablayla.nabız 40 larda..biz zamanla yarışıyoruz,hayat ölümle..ardından ciltaltı atropin enjekte ediyorum..ve respirasyonu sağlıyoruz..
04:59 1635 gemlik ssk dayız
Hızla indirip acile çekiyoruz hastayı.ssk personeli serum hazırlarken damaryolu açıyorum.elektrodları bağlıyorum.hayata akan o ırmağın önündeki tüm sedleri birbir dinamitleme telaşesinde ekibimiz.. göğsüne bakıyorum amcanın.yaşama dair bir iniş-çıkış arayan bakışlarla..bir zamanlar yaşamın çetin fırtınalarına direnmiş,zorlukları geri püskürtmüş,gögsüne..monitöre bakıyorum sonra kimbilir hangi acıların yurt edinip yavaşlattığı,hangi ölümsüz aşklar için bir zamanlar kafesini zorlayan bir kuş gibi delice çarpmış,kalbine bakıyorum..biricik sevdiceğinin,umutlarının,yadırgılarının,kırgınlıklarının saklı ülkesine,kalbine bakıyorum monitör ekranından..evet yükseliyor nabız.Göğsü; dalgaları yaşamın kıyılarına vuran bir deniz gibi gel-gitleniyor yeniden.hayatın ölümle girdiği o nefeskesmiş 5 dakikalık yarışı hayat kazanıyor.adamın hayat denen o yeşil bahçedeki solmuş karanfili ihya oluyor, eğilmiş başını göğe kaldırıyor yeniden.Cansel ablaya bakıyorum.bilge bir gülümseyişin aydınlığı var yüzünde benim yüzümede yayılıyor o zafer tebessümü.Hastane çalışanlarıyla hem görüşmek hem de görüşmemek üzre ayrılıyoruz.kapının önünde o birazdan hayata karışacak olan ırmağın öteki kollar..O suskun bekleyişi gülümseyerek selamlıyoruz.şükran pırıltılarıyla dolan üç bakıştan birinin gözlerine birikmiş yaş, içime damlıyor.teyzenin yüzündeki anlam bana joseph campbell in şu sözünü anımsatıyor.'Kutsal bir yerde, beyaz bir mum gibidir yaşlı bir yüzün güzelliği'-geçmiş olsun-diyorum-; alnımın teri yanağımdan süzülürken..
İçimizde ışıkları sönmüş bir evi aydın kılmanın sevinci..içimizde şifanın dokunan eli,atan nabzı,soluyan nefesi olabilmenin kıvancı.içimizde ölümle yaşam arasındaki yarışı,yaşam lehine finish-lemenin tarifsiz gönenci..içimizde ambulans penceresinden baktığımız hayata birini daha dahil etmeye sebeb oluşun iç huzuru..Yollara koyuluyoruz yine.Fabrika ışıklarının denizdeki rapsodisi....Körfez sularında ışıktan adacıklar..Bir balıkçı teknesi,gelmekte olan sabaha salınıyor,nazdar bir edayla....Suya güzelliğini düşürmüş dolunaya bakıyorum aşina gözlerle..
.05:15/16-35 acil istasyonundayız.muzaffer ama mütevazi bir ekip edasıyla..
İnsana dair yanımda bilge bir mutluluğu ayrımsıyorum..dudağım kıpırdıyor sessizce-Anne:bir hayat kurtardık bu gece-..
Al hilalli beyaz bir bayrak dalgalanıyor şimdi içimde..
25.09.2004/acil istasyonu..
kalbi erdemin
mavi şuleli dünyasının
hasretiyle çarpan
doruklarda bir
asil kardelen selamıyla
Sevgili Asil Kardelen'e... sevgi ve saygılarımla...
tüm hristiyan alemini karıştıran kutsal kase üzerine konuşlanmış çok güzel ve sürükleyici bir roman...
o kadar kafa karıştırmış ki hristiyan ilahiyat profesörleri şifrenin kırılması diye antitez bir kitap hazırlamak zorunda kalmışlar...
Başrolünde Tom Cruise ve Jamie Fox'un olduğu 'Collateral' tek bir gecede geçer. O tek gecede iki insanın hayatı bir daha geri dönülemez şekilde değişir.
Tekdüze bir hayatı 12 yıldır taksi şoförlüğü yaparak sürdüren Max (Jamie Foxx) 'in hayatı, sadece yanlış zamanda ve yanlış yerde bulunduğu için bir gece değişecektir.
Bu değişimin nedeni ise Vincent (Tom Cruise) adındaki kiralık katildir. Bölgedeki uyuşturucu trafiğini yöneten kartelin adamları, federal büyük jüri tarafından sorguya alınmak üzere olduklarını öğrenmişlerdir. Bu yüzden kendilerini cezaevine attıracak tanıkların belirlenip öldürülmesi için büyük bir operasyon başlatırlar.
Tanıkları öldürme operasyonunu başlatan kiralık katil Vincent, ilk iş olarak Max’i taksisiyle beraber rehin alır. Bu andan sonra 10 saat sürecek bir ölüm kalım maratonunun startı verilir. Oyunun son perdesi bu gece oynanacak, kiralık katil Vincent'ın Los Angeles'a gelmesiyle birlikte beş tanık teker teker öldürülecektir.
Bu ölüm kalım maratonunda Max ile Vincent'in kaderleri birbirlerine bağlanacaktır.
P.S.:
24 saatteki en küçük tesadüfün....(ilahi bir tesadüfün) ....insanın geleceğini ne derecede değiştirmeye muktedir olduğunu ispat eden güzel ve sürükleyici bir film...
Küçük bir mücevher kutusuydu kalbinin tüm güzelliklerini sığdırdığı.. Orada sevgi,ilgi ve şevkatlerini istifler..yumuşacık kırmızı kadifeler arasına kimsenin dokunup kıramayacağı şekilde saklardı…. Umarsız eller yorgunuydu…haşin ve gaddardı ...
şanlıurfa
22.10.2005 - 13:40iki kafadar yazın ingiltereye gitme planı yapmakta ve bu nedenle ingilizce pratiği yapmak için bütün boş vakitlerinde cnbc-e izlemekte ve bilimum duydukları şarkıları bile motomot çevirmeye çalışmaktadır...
bir gün urfa balıklıgöl restorant zincirlerinden birinde...
*fish lake ne demek selly?
-balık gölü...balıklı göl...urfa kebap sarayındayız senin bunu tahmin etmen gerekirdi güzelim...
*aaa...fish...balık...lake..göl...ama hiç duruma uyarlamak aklıma gelmemişti..
-aa..olmaz ama..ingiltereye gittiğimizde işimiz var o zaman senle...
*...:=(((
yıldız kayması
22.10.2005 - 13:32her yıldız kaydığında bir eşkiya ölürmüş...
marşandiz
22.10.2005 - 13:31grup marşandiz...
gülbeşeker
22.10.2005 - 13:29çalıkuşu...
şaşkın aşıklar
22.10.2005 - 13:25bir Sadri Alışık tiyatrosu eseri...'Şaşkın Aşıklar”
başrolde Sibel Turnagöl, Devrim Saltoğlu, Asuman Dabak,Şahnaz
Çakıralp, Ali Başarın oynadığı tipik bir komedya.
Bir burjuva evi, eşlerin birbirlerini aldatma girişimleri. Parça parça abartılı gülünç durumlarla sağlanan gelişme, falan... Sadece eğlendirmek amaçlı bir oyun. İnsan olarak kendi güçsüz yanlarına gülmeyi, kendi kendisiyle bir anlamda alay etmeyi kabul eden, ne var ki, kendi sınıfsal yapısının eleştirilmesine karşı duran burjuvazinin yüzeyde kalmış sanat beğenisini temsil eden bir oyun.
Can Kapyalı çevirmiş.
Örneğin Bernard’ı oynayan Devrim Saltoğlu’nun.2003’ü kasıp kavuran “Asmalı Konak”ın başarılı Seyhan Ağa’sı başrolde..Keza, aynı televizyon dizisinin Tamer Hamzaoğlu’su Ali Başar.Brigitte’de Şahnaz Çakıralp gene “aptal kız”ı oynuyor. Asuman Dabak, Anna rolünde “Tatlı Hayat” başlıklı televizyon dizisindeki Menekşe’den izler taşısa da, fiziksel öğesi durumunda olan mimiklerini, olayın bütünlüğünü aktarıcı bir etmen olarak, gene başarıyla kullanmakta. Seslendirme olayındaki ustalığı, yanıtlarında atikliği çok iyi.Sibel Turnagöl'ün performansı da gerçekten fena değildi...
vesselam....güzeldi...
yapboz
21.10.2005 - 20:38jig saw puzzle...
dişi kuş
21.10.2005 - 13:06*kuşlar bu kolleksiyona çok sevinecek
-hangi kuşlar
*dişi kuşlar...hani yuva yapıyor...onlar...
Bellona reklamındaki mavi gözlü afet-i devran italyanı oynayan kişinin adını bilen varsa bana ulaşsın lütfen..
Olamaz böyle hoş bir adam...reklamdan gözümü alamıyorum......:=))
tıp fakültesi
20.10.2005 - 23:48uyumadan önce tekrarlayıp durmak alışmak için....
^^tıp fakültesi tıp fakültesi tıp fakültesi tıp fakültesi tıp fakültesi tıp fakültesi^^
anne kucağından ayrılış
gurbet yalnızlığı
fevzi çakmak kız öğrenci yurdu
kalabalıktaki ilk yalnızlık
körüklü otobüs
parasızlık
finalsiz geçmek için içilen gece kahveleri
uykusuz geceler
70 üzeri ortalama tutturunca gururla yapılan bir ay fazladan yaz tatili
uzun saçlı,ispanyol paça pantolonlu, havalı, pırıl pırıl genç bir kız
tıp fakültesi
20.10.2005 - 23:41İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır
Okumaktan murat ne
Kişi Hak'kı bilmektir
Çün okudun bilmezsin
Ha bir kuru ekmektir
Okudum bildim deme
Çok taat kıldım deme
Eğer Hak bilmez isen
Abes yere gelmektir
Dört kitabın mânâsı
Bellidir bir elifte
Sen elifi bilmezsin
Bu nice okumaktır
Yiğirmi dokuz hece
Okursun uçtan uca
Sen elif dersin hoca
Mânâsı ne demektir
Yunus Emre der hoca
Gerekse bin var hacca
Hepisinden iyice
Bir gönüle girmektir
tıp fakültesi
20.10.2005 - 23:39Era / Ameno
seven
20.10.2005 - 23:35Seven sins...
yedi zaman uzaklıkta
yedi dağın büyücüsü
yedi gün yedi gece
deniz kabuğuna inci ektiler
yedi deniz kızı doğdu dünyaya
birbirinden güzel yedi kozada gizli
aşk erdem masumiyet
güzellik iyilik basiret
ve düşünceden beslenmiştiler
karada yürünmez
havada uçulmaz
ne yazık! çabuk örselendiler
tenha karanlık sulara sığınıp
sessizce gittiler
yedi zaman uzaklıkta
yedi dağın büyücüsü
kötülük ektiler bu kez
büyüdü ki hem ne büyüme!
hafta yedi gün
sırtlarında yedi günah*
yedi kat yükselip arşa
yedi’ler divanına geçtiler! ...
ne tuhaf!
ışığın yedi rengi
müziğin yedi notası gibiydiler...
…….
(*) Yedi Günah: Kibir, öfke, tembellik, kıskançlık, cimrilik-açgözlülük, şehvet, oburluk.....
aşk
20.10.2005 - 23:34Okyanusu izleyen...ona hasret...yıllar sonra kavuşmuş yaşlı bir balıkçının dinginliğindeyim...
Deniz kabuklarından...huzurun sesini duyuyorum...
Kulaklarımda mütemediyen bir şarkı...
Dudaklarımdaki gülümsemeye hakim olamadan mırıldanıyorum...
Farklı birşeyler var artık...dün...dünde kaldı...
^^Özlemim....gel artık....
Kurtar bu zavallı ruhumu zalimlerin elinden....
Elimden tut...ve mavi ummanlara götür beni....
Yeşil ormanlara götür...
Gökkuşaklarını göster bana....
Göster ki...
Artık üşümesin yüreğim....
Ağlamasın gözlerim.....
Varlığınla....can ver bana......
O kadar ki....
Ana rahmine dönen kalbimden...
Bir bebek doğsun dünyaya...
Ve o bebeğin adı....AŞK....olsun....^^
Eternal
Evren
20.10.2005 - 23:33Ne yapmam gerektiğini bilemez halde yürüyordum geleceğe...
Kafam altüst...
Yüreğimin pır pırlarına söz geçiremeyen beynim...
Arada yüzüme soğuk bir tas su çalıp beni kendime getirmeye çalışıyordu...
Bense...ecinnilerin büyüsü altında mantığını yitirmiş bir halde...
Avuçlarımda kalbim...
O'nun düşüncesinin kısır döngüsüne girmiştim....
Limbik sistemim iptal bir halde....adını yineliyordu.....adını.....adını....
Microcosmos...Macrocosmos....Cosmos.........
uykusuzluk
20.10.2005 - 23:31Seni görmek yetiyor
Uykusuz gecelerin hesabını
Gözlerimden sormaya.
Seninle Gece/M. Sultan Tosun
gözler
20.10.2005 - 23:29Gözlerim yanıyordu..
Ebruli kahverengi...çakmak çakmak bakmaya alışkın gözlerim...
Sönmekte olan bir mum alevini andırıyordu...
Düşünüyorum da...
Bir de sen olmasaydın...nasıl devam ederdim yaşama...
gözler
20.10.2005 - 23:28Gecenin nemi mi düşmüş gözlerine
Ne olur ıslak ıslak bakma öyle
Saçını dök sineme derdini söyle
Ne olur ıslak ıslak bakma öyle
Sürerim buluttan tarlaları
Yağmurlar ekerim göğün göğsüne
Güneşte demlerim senin çayını
Yüreğimden süzer öyle veririm
Ben feleğin şu çarkına çomak sokarım
Ben feleğin tekerine çomak sokarım
Yeter ki ıslak ıslak bakma öyle
gözler
20.10.2005 - 23:28Açardın,
Yalnızlığımda
Mavi ve yeşil
Açardın.
Keklik kanı, kınalı berrak
Yenerdim acıları kahpelikleri...
Gitmek
Gözlerinde gitmek sürgüne.
Yatmak
Gözlerinde yatmak zindanı
Gözlerin hani?
Canımın gizlisinde bir cani idin ki
Kan değil sevdamız akardı geceye,
Sıktıkça cellad
Kemendi...
sarışın
20.10.2005 - 23:13It’s late in the evening
She’s wondering what clothes to wear
She puts on her make up
And brushes her long blonde hair
And then she asks me
Do I look alright
And I say yes, you look wonderful tonight
We go a party
And everyone turns to see
This beautiful lady
That’s walking around with me
And then she asks me
Do you feel alright
And I say yes, I feel wonderful tonight
I feel wonderful
Because I see the love light in your eyes
And the wonder of it all
Is that you just don’t realize
How much I love you
It’s time to go home now
And I’ve got an aching head
So I give her the car keys
She helps me to bed
And then I tell her
As I turn out the light
I say my darling, you were wonderful tonight
Eric Clapton
bulmak
20.10.2005 - 23:11'O aranmakla bulunmaz; ama bulanlar yine de arayanlardır...'
Bayezid-i Bistami
önemli olan
20.10.2005 - 23:09Huzur ve Güven...
Dünyada en önemli...ve tek önemli...iki unsur....görebilene....
ramazan
20.10.2005 - 23:08^^Ramazanımız bütün islam alemine hayırlı olsun inşallah...^^
ramazanın ruhunu o kadar çok seviyorum ki...
ve benim için o kadar özel ve tüzel ki...
bir gün bile kaçırmadan tutmaya çalışırım genelde orucumu her yıl...zaten farz.
ama benim için özel oluşu şurdan kaynaklanıyor..
ramazanda oruç tuttuğum an...
gözümün önüne mekke geliyor nedense...
orada beyazlar içinde her dil ve ırktan milyonlarca insan gözümün önüne geliyor...
tüm dünya bir çatı altında birleşmiş...
ve ben tüm dünyayla...
dilini ve rengini bile bilmediğim ama müslüman oldukları için din kardeşim olan milyonlarca insanla birlikte ve aynı anda huşu ve sabır içinde oruç tutuyorum...
aldığım her nefeste Allah adı...
ve içimde yaptığım her işte bir dikkatlilik, sakınma ve günahtan kaçınma güdüsü...
nefsime hükmetme ve şeytanla savaş ilan etme...
ve her oruç açışta bir kazanmışlık hissi ve bir arınmışlık furyası....
içim içime sığmıyor...
hele sahur yemekleri...
ankara sokaklarına çıkıp çorbacı aramak temcit vakti...
her taraf açık....
ve sıcacık küncülü pide kuyruğuna girmek...iftar ve sahurda....
ramazanın bereketiyle yemek çeşitleriyle dolup dolup hiç boşalmayan yemek sofraları...
aile akraba ve yakın dostlarla paylaşılan upuzun masalardaki iftar yemekleri...
çok özledim çok...
ramazanı çok seviyorum..
Hoşgeldin ya şehri ramadan.....
yaşam
20.10.2005 - 23:07ANNE BAK YAŞAM VURUYOR KIYILARA...
Kıyısından dönülmüş ölümlerin,perdesi aralanmış yaşamların ilk şahitleriydik..Doğumların müjdecisi,ölümlerin kara habercisi..acıyan yerlerine dokunurduk hep yaşamın,aksayan,sancıyan yerlerine.Ak mintanlar içinde kanlı ellerimizle.Yenidoğan bir bebenin gözlerindeki o yaşam-ışıltısında da,ölümle randevulu birinin gözlerinin önünden geçen o film şeridinin son karesinde de biz...şifa serpiştirdiğimiz yaralarda açacak güllerdi bizim tesellimiz.iyiliğin beklentisizliğinde açmış esenliğin o beyaz gülü..ilklerin ve sonların sessiz ve sabırlı tanıklarıydık beyazlar içinde,şefkatli sinelerimizle...
Acil istasyonunda bir seher vakti..Sonbahar serinliğinin alveollerimde duyumsadığım bir acil nöbeti.İniltiler,anonslar,siren sesleri..kulak telsizde,gözlerim acil kapısında.komuta merkez bizi geçiyor telsizden.cevaplıyorum..iki dakika sonra ekip olarak hazırız.
04:47 16-35 çıkışımızı anonsluyoruz.
04:52 adresteyiz.Hasta yakınlarının çaresiz ve yalvaran bakışları arasında hastanın başındayız..Aldığı alkolün döndürdüğü başını,yuvarlandığı merdivenlere çarpmış 65 yaşlarında bir adam.Şuur yarıkapalı...oksipital bölgede kesi mevcut..
Oğul:babanın başını elleri arasına almış,gözlerine bakıyor..
-Noolur baba uzaklara bakma-diyor sanki.Kan sızıyor kafasından,belli ki bir-kaç saat önce yüreğinden sızan kanı durdurmak için rakı sürmüştü yarasına...
Kızı; sitemkar.-nereye baba,biricik kızının ben olduğum bir hayatı bırakıp,hangi limana yelken açıyorsun-dercesi.Soğukkanlılığımızı kuşanıp,Anlık bir inspeksiyon,semptom tesbiti...vital bulguları aldıktan sonra vakum sedye ile ambulansa transfer ediyoruz..hemen monitorize ediyoruz Cansel ablayla.nabız 40 larda..biz zamanla yarışıyoruz,hayat ölümle..ardından ciltaltı atropin enjekte ediyorum..ve respirasyonu sağlıyoruz..
04:59 1635 gemlik ssk dayız
Hızla indirip acile çekiyoruz hastayı.ssk personeli serum hazırlarken damaryolu açıyorum.elektrodları bağlıyorum.hayata akan o ırmağın önündeki tüm sedleri birbir dinamitleme telaşesinde ekibimiz.. göğsüne bakıyorum amcanın.yaşama dair bir iniş-çıkış arayan bakışlarla..bir zamanlar yaşamın çetin fırtınalarına direnmiş,zorlukları geri püskürtmüş,gögsüne..monitöre bakıyorum sonra kimbilir hangi acıların yurt edinip yavaşlattığı,hangi ölümsüz aşklar için bir zamanlar kafesini zorlayan bir kuş gibi delice çarpmış,kalbine bakıyorum..biricik sevdiceğinin,umutlarının,yadırgılarının,kırgınlıklarının saklı ülkesine,kalbine bakıyorum monitör ekranından..evet yükseliyor nabız.Göğsü; dalgaları yaşamın kıyılarına vuran bir deniz gibi gel-gitleniyor yeniden.hayatın ölümle girdiği o nefeskesmiş 5 dakikalık yarışı hayat kazanıyor.adamın hayat denen o yeşil bahçedeki solmuş karanfili ihya oluyor, eğilmiş başını göğe kaldırıyor yeniden.Cansel ablaya bakıyorum.bilge bir gülümseyişin aydınlığı var yüzünde benim yüzümede yayılıyor o zafer tebessümü.Hastane çalışanlarıyla hem görüşmek hem de görüşmemek üzre ayrılıyoruz.kapının önünde o birazdan hayata karışacak olan ırmağın öteki kollar..O suskun bekleyişi gülümseyerek selamlıyoruz.şükran pırıltılarıyla dolan üç bakıştan birinin gözlerine birikmiş yaş, içime damlıyor.teyzenin yüzündeki anlam bana joseph campbell in şu sözünü anımsatıyor.'Kutsal bir yerde, beyaz bir mum gibidir yaşlı bir yüzün güzelliği'-geçmiş olsun-diyorum-; alnımın teri yanağımdan süzülürken..
05:15/16-35 noktaya intikal ediyoruz.Devlet Hastanesindeki evimize..
İçimizde ışıkları sönmüş bir evi aydın kılmanın sevinci..içimizde şifanın dokunan eli,atan nabzı,soluyan nefesi olabilmenin kıvancı.içimizde ölümle yaşam arasındaki yarışı,yaşam lehine finish-lemenin tarifsiz gönenci..içimizde ambulans penceresinden baktığımız hayata birini daha dahil etmeye sebeb oluşun iç huzuru..Yollara koyuluyoruz yine.Fabrika ışıklarının denizdeki rapsodisi....Körfez sularında ışıktan adacıklar..Bir balıkçı teknesi,gelmekte olan sabaha salınıyor,nazdar bir edayla....Suya güzelliğini düşürmüş dolunaya bakıyorum aşina gözlerle..
.05:15/16-35 acil istasyonundayız.muzaffer ama mütevazi bir ekip edasıyla..
İnsana dair yanımda bilge bir mutluluğu ayrımsıyorum..dudağım kıpırdıyor sessizce-Anne:bir hayat kurtardık bu gece-..
Al hilalli beyaz bir bayrak dalgalanıyor şimdi içimde..
25.09.2004/acil istasyonu..
kalbi erdemin
mavi şuleli dünyasının
hasretiyle çarpan
doruklarda bir
asil kardelen selamıyla
Sevgili Asil Kardelen'e... sevgi ve saygılarımla...
Da Vinci Şifresi
20.10.2005 - 23:06tüm hristiyan alemini karıştıran kutsal kase üzerine konuşlanmış çok güzel ve sürükleyici bir roman...
o kadar kafa karıştırmış ki hristiyan ilahiyat profesörleri şifrenin kırılması diye antitez bir kitap hazırlamak zorunda kalmışlar...
collateral
20.10.2005 - 23:03Collateral/2004
Başrolünde Tom Cruise ve Jamie Fox'un olduğu 'Collateral' tek bir gecede geçer. O tek gecede iki insanın hayatı bir daha geri dönülemez şekilde değişir.
Tekdüze bir hayatı 12 yıldır taksi şoförlüğü yaparak sürdüren Max (Jamie Foxx) 'in hayatı, sadece yanlış zamanda ve yanlış yerde bulunduğu için bir gece değişecektir.
Bu değişimin nedeni ise Vincent (Tom Cruise) adındaki kiralık katildir. Bölgedeki uyuşturucu trafiğini yöneten kartelin adamları, federal büyük jüri tarafından sorguya alınmak üzere olduklarını öğrenmişlerdir. Bu yüzden kendilerini cezaevine attıracak tanıkların belirlenip öldürülmesi için büyük bir operasyon başlatırlar.
Tanıkları öldürme operasyonunu başlatan kiralık katil Vincent, ilk iş olarak Max’i taksisiyle beraber rehin alır. Bu andan sonra 10 saat sürecek bir ölüm kalım maratonunun startı verilir. Oyunun son perdesi bu gece oynanacak, kiralık katil Vincent'ın Los Angeles'a gelmesiyle birlikte beş tanık teker teker öldürülecektir.
Bu ölüm kalım maratonunda Max ile Vincent'in kaderleri birbirlerine bağlanacaktır.
P.S.:
24 saatteki en küçük tesadüfün....(ilahi bir tesadüfün) ....insanın geleceğini ne derecede değiştirmeye muktedir olduğunu ispat eden güzel ve sürükleyici bir film...
Toplam 2464 mesaj bulundu