Selin Sonsuz Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Ant ...

  • üç şey

    03.12.2006 - 11:15

    sevgi,
    şevkat,
    adalet....

  • madara

    03.12.2006 - 11:12

    Madara olmak da vardır..:=))

    Neden hala gelmedi
    Yoksa saatimi şaşırdı bu hıyar
    Gerçi hiç saati olmadı ama en azından birine sorar
    Cebimde bir lira desen yok
    Madara olduk meyhaneye
    Ah eşek kafam benim
    Nasıl da güvendim bu hergeleye
    Gelse balığa çıkacaktık
    Ne çekersek kızartıp
    Bir kilo rakıyla yutacaktık.

    'Ah Ulan Rıza' / Yusuf Hayaloğlu

  • ilk hata

    03.12.2006 - 11:10

    hayat bir hatalar zinciridir...
    tıpkı tecrübe denen olgunun yenilen kazıkların bir toplamı olması gibi.....

    her hata bir doğruyu getirir...

  • pınar altuğ

    03.12.2006 - 11:09

    zeki hatun...
    dişi kazanova...
    çağdaş kadının ilham alması gereken
    kafalardaki örümcek ağlarını ve pasları silen öncü...

  • sound of silence

    03.12.2006 - 11:03

    The Sound Of Silence

    Hello darkness, my old friend
    I've come to talk with you again
    Because a vision softly creeping
    Left its seeds while I was sleeping
    And the vision that was planted in my brain
    Still remains
    Within the sound of silence

    In restless dreams I walked alone
    Narrow streets of cobblestone
    'Neath the halo of a street lamp
    I turn my collar to the cold and damp
    When my eyes were stabbed by the flash of a neon light
    That split the night
    And touched the sound of silence

    And in the naked light I saw
    Ten thousand people maybe more
    People talking without speaking
    People hearing without listening
    People writing songs that voices never shared
    No one dared
    Disturb the sound of silence

    'Fools,' said I, 'you do not know
    Silence like a cancer grows
    Hear my words that I might teach you
    Take my arms that I might reach you'
    But my words like silent raindrops fell
    And echoed in the wells of silence

    And the people bowed and prayed
    To the neon god they made
    And the sign flashed out its warning
    In the words that it was forming
    And the sign said 'The words of the prophets are written on the subway walls
    And tenement halls
    And whispered in the sound of silence

    P. Simon, 1964

  • self control

    01.11.2006 - 23:36

    samantha fox'un da vardı öyle bir şarkısı sanırım

    you take my time
    you take my self control...ooooooooooo.....:=))

  • fazla söze gerek yok

    01.11.2006 - 23:33

    bir bakış yeter...

  • Hangi kapıyı çalsam evde yoklar

    01.11.2006 - 23:32

    ah..kalbim..
    ben senden çok çektim
    söyle nedir bu halin..
    valla sen delisin...delisin...:=))

  • doğmamış bebeye don biçmek

    01.11.2006 - 23:31

    çok severiz böyle şeyleri toplum olarak..

  • varis

    01.11.2006 - 23:30

    kronik venöz yetmezlik..

  • GAFFUR

    01.11.2006 - 23:29

    gaffur...
    ^^sen tanımlandırılamaz birşeysin^^....

    sanırım ona en yakışan tabir bu oldu...:=))

  • radyo tiyatrosu

    01.11.2006 - 23:28

    nostalji...

  • sebze

    01.11.2006 - 23:28

    sağlık....

  • doğum günü

    11.10.2006 - 23:15

    bugün...

  • aşk

    26.08.2006 - 13:02

    ***
    ben gecenin karanlıgında kutup yıldızını kaybetmiş bir denizciydim... sen benim fenerimsin..ve artık ne yöne gidecegimi cok iyi biliyorum...

  • aşk

    26.08.2006 - 12:52

    hani elfler hakkında bir masal anlatılır çoğu zaman
    her gökkuşağının altında bir hazine gizlendiği ve o hazineyi sevimli bir cinin(elfin) koruduğu söylenir..

    ben yağmurlara sevdalı uyanırım her yeni günde..
    gözlerim gökkuşaklarını arar çoğu zaman...
    en az toprak kokusunu sevdiğim kadar çok severim gökkuşaklarını...

    şimdi ise...
    gökkuşağım...sensin....

  • aşık olmak

    25.08.2006 - 00:32

    tabii ki..salaklık...:=))

  • ben

    25.08.2006 - 00:05

    Dostum…
    şaşırtmasın,
    uğratmasın hayal kırıklığına sözlerim
    cehennemin olurum yasak aşklarında
    cennetin olurum aşka susamışlığında
    ben çelişkilerin kadınıyım...

    sürmeli bakar dünyaya gözlerim
    kurşun gibi deler geçer sözlerim
    bozgunların, yenilgilerin
    ve hezimetlerin kadınıyım
    gün batımlarıyla oynaşır yatarım
    gece yarısında uyanır
    gitar ritmlerine raks ederek kalkarım...

    dalmayı hiç deneme sakın
    böyle bir kadının okyanusuna
    henüz uzanırken onun kıyılarına
    ve demir atarken limanlarına
    başlamadan biter tüm yolculuklarım...

    kırılmasın düşlerin
    çelişkili düşüncelerimden
    çünkü ben yüzeyselim, derinliğim oldukça şefkatli
    aynı zamanda esen rüzgarım
    ve yerden yere vuran boranım...

    kendine aşık bir kadınım
    hem erkeksi hem dişiyim
    dünyanın tüm kadınlarıyım
    melek kadar temiz
    şeytan kadar kötüyüm ben...

    ben bir çocuğum
    kendi içinde işkence görmüş bir kadınım
    inatçılık ve yaramazlık
    dişi dünyamdaki çocuğun yankıları
    ve
    benim yüzümdür
    bileziklerim, aynalarım
    söylediğim mahremlerim
    ve sırlarımdır...

    her yaşta mücadele veren kadınlar gibi
    yastığıma baş koyan kadınım
    rüya görürüm, düşlerim bazen
    ilahiler mırıldanır, dualar okurum
    şarkılar söylerim kimi zaman
    gülümserim bilinmeyenlere içimdeki kadınla
    onun beklediği ve hiç başlamayan yolculuğunda...

    işte böyle inatçı bir kadın bu
    hoşlanır oyuncak bebeğime bağırmaktan
    sınırlarımı zorlamaktan
    gözlerimin rengine alaylı gülmekten
    ve zaferini tüm dünyaya haykırmaktan...

    Dostum...
    her an, her zaman
    seni özleyen, seni arzulayan
    hasretini çeken
    düşlerinde seninle saraylar inşa eden
    bir an seninle
    öteki an sana karşı duran
    günlere ve kaderine meydan okuyan
    bu kadında ne bulursun ki
    ümitsiz ve imkansız bir aşk olur
    henüz başlamadan....

    bu kadın ki,
    sana en güzel giysileri giydirir
    gücünü Samson’dan alarak
    siyah saçlarını tıraş edip tarayarak
    sana gizemler, sırlar getirir
    yenilgiye uğramış, zafer kazanmış
    elinde bir püro ve
    peçelerle örtülmüş
    hem kötü tercihlerini
    ve yanlış seçimlerini
    sana anlatabilecek kadar cesur kalmış...

    şarkılar söyleyip yuhalanınca
    tereddüt etmeye bile zaman bulamadan
    kaçacaksın biliyorum!
    kendine çekip
    kalbini çalan bu kadından

    çelişkilerle dolu bir kadınım ben
    evet!
    aynı anda
    ateş ve buzla oynayan
    etrafı güneşle sarılmış bir kadın
    avuçlarında mehtap açan
    yıldızları tutan
    ...bir kadın...

    Dostum...
    şaşırtmasın sözlerim seni
    giyinen ve soyunan
    bir kadından daha ihtişamlı
    başka bir şey olamaz
    böyle bir kadına
    dünya gelse karşı duramaz
    ve şaşırmaktan kendini alamaz...

    Ve Sen...
    hep çamur ve kerpiçten bir adam olarak kalacaksın
    sözlerimin peşinden koşacaksın
    ve seni her teslim alışımın ardından
    şaşacaksın her an
    şaşıracaksın her zaman
    evet şaşacak... ve şaşıracaksın...

    her yağışımın ardından eriyecek
    ve her esintimden sonra yıkılacaksın...

    Abir Zaki/Woman of Contradiction
    Çeviri: Muammer Çelik

  • aşk

    24.08.2006 - 23:50

    Okyanusun med cezirinden arta kalan dalgalar çekilirken...
    Ruhumdaki sonsuz huzursuzlukla başbaşa bırakıyordu beni...

    Tarihin tekerrürlerini yaşamaktaki bıkkınlığım...
    Artık yeni yaşamların yüzüne kapatıyordu kapılarını umarsızca....

    Bense gitmek zorunda olduğum gelecek yolunda...
    Günahkar bir adem olarak yürümeye devam ediyordum...

    Gözlerimdeki ışıltıları öldürdüler anne...
    Maktulse....yıldızlı bir yaz gecesi....

    Eternalflame

  • aşk

    24.08.2006 - 23:48

    ^^Gel dedim...Buyuramadın...
    Anladım kalabalık başın...
    Anladım aşklara kapattın kalbini...

    Ama yaşanacak mavi günleri var ömrünün...
    Mavi sözlerim var...sana sakladığım...

    Elimi sana her uzatışımda...
    Sana tam dokunacakken..bir serap oluyorsun...

    O şevkat dolu sinende...bir aşklık yer var mı? .....^^....diye sordu...

    O kadar zordu ki cevap vermek..
    Ben ki en zor sınavda bile terlememiştim bugüne dek.....

    En zor cevapla karşılık vermek zorundaydım...acı vermemek ve acı çekmemek için...

    Sessizliğin sesiyle....

    Eternalflame

  • sen

    24.08.2006 - 23:47

    Sen
    Vaktinden çok sonra gelen...Sevdalı bir yağmur gibisin..Çisil çisil gözlerimden......

    Sen
    Çıldırmış şairlerin...Titreyen mısralarında...Bahsettiği o perisin..

    Pencereler önünde çürürken...Senden kalan çiçekler
    Hayalin gözlerimin önünde...Bize ağlıyorum.......

    Pencereler önünde çürürken...O güzelim yıllarım
    Hayalin gözlerimin önünde....Bize ağlıyorum...

    Güneş doğduğunda başka bir şehrin sabahında olacağım
    Her insanın bir öyküsü vardır ya...Benimki de böyle işte.....
    Bu sabah pencereden bak....Bu koca şehri sana bıraktım

    Başka bir şehrin sabahından....Başka bir dilde...

    Elveda....

  • kalabalık yalnızlıklar

    24.08.2006 - 23:44

    -^^Nasılsın...iyi misin? ^^...diye sordu..

    -^^Kendinden kaçmaktan yorgun düşmüş...sisler içindeki ürkek bir tavşandan farksız^^...diye cevap verdim...

    -^^Nasıl yani? ^^..dedi..

    -^^Kötü hissettiğin bir anda...bana bunu sen söylemiştin...şimdi tam da o mooddayım^^...dedim...

    -^^Ne güzel demişim^^...dedi...ukalalıktan uzak tatlı bir edayla...^^Ama sen öyle olma...kalbinin sıcaklığı ile bütün buzdağlarını eriten yorulmaz bir albatros olmak yakışır sana^^....dedi...

    -^^Mum sadece etrafını aydınlatırmış....kendine faydası yokmuş^^...diyesim geldi.....

    Dudaklarıma takılı kaldı kelimeler....Diyemedim....

    Flame

  • saat

    24.08.2006 - 23:41

    Saat dört yoksun
    Saat beş, yok
    Altı, yedi, ertesi gün
    Daha ertesi

    Kitap okurum
    İçinde sen varsın

    Şarkı dinlerim
    İçinde sen

    Oturdum ekmeğimi yerim
    Karşımda sen oturursun

    Çalışırım,
    Karşımda sen

    En güzel deniz,
    Henüz gidilmemiş olandır
    En güzel çocuk
    Henüz büyümedi
    En güzel günlerimiz
    Henüz yaşamadıklarımız
    Ve sana söylemek istediğim
    En güzel söz
    Henüz söylememiş olduğum sözdür

    ^^O şimdi ne yapıyor?
    Şu anda şimdi, şimdi, şimdi

    Evde mi, sokakta mı?
    Çalışıyor mu, uzanmış mı, ayakta mı?

    Kolunu kaldırmış olabilir mi, hey gülüm
    Beyaz kalın bileğini nasıl da çırçıplak eder bu hareketi

    O şimdi ne yapıyor
    Şu anda şimdi, şimdi, şimdi

    Belki dizinde bir kedi yavrusu var, okşuyor
    Belki de yürüyordur, adımını atmak üzeredir
    Her kara günümde onu bana
    Tıpış tıpış getiren sevgili
    Canımın içi ayaklar

    Ve ne düşünüyor, beni mi?
    Yoksa ne bileyim
    Fasulyenin neden
    Bir türlü pişmediğini mi?

    Yahut insanların çoğunun neden böyle
    Bedbaht olduğunu mu?

    O şimdi ne düşünüyor
    Şu anda şimdi, şimdi ^^

    Saat dört yoksun
    Saat beş, yok
    Altı, yedi, ertesi gün
    Daha ertesi...

    Ve belki kimbilir...

  • yüreğim

    24.08.2006 - 23:38

    Yüreğimin büklümleri hep birbirine yapışmaya çalışırlar; ben de yüreğimi açmak için büklümleri hep yeniden çekip koparmak zorunda kalırım.

    Wittgenstein

Toplam 2464 mesaj bulundu