Uzaktaki çıplak ve hüzünlü dallar, dokunuyor bana..Güneşsiz, ve ışıksız bir mevsimde,soğuk,ıslak ve cılızlaşmış dallar, bitmeyen bir öyküyü sallanıyorlar usulca.. Hep aynı yerde duruşumdan mıdır onları görmem, yoksa nereye baksam, bir hüzün bulacak olmamdan mı? Boyun eğişleri rüzgardan gibi gözükse de, daha ötelere,uzaklara uzanmak ister gibi..Ağzı, dili bağlananların çaresizliğiyle, son bir çare gibi uzatıyorlar kabuklu canlarını.. Ne bir kar, ışıyor yüzlerine, ne de yağmur,bir kere bile sıcak yağıyor..Yazsız iklimlerde, yazı beklediklerini, sadece ben bilebiliyorum.. İçime bir dil doğuruyorlar; içim haykırıyor, yapraklarınız, yeşiliniz, mutlu örtünüz, sizi çoktan bıraktı gitti, koptu tutunan damarlarınızdan..Sizin, sadık, üşüten bir yazgınız var bundan böyle, daima.. İyilik, ve sevgi, dünyada, felç olmuş duyguların, üstünü örtemez, örtse de ısıtamaz,iyileştiremez diye.. Baktığım yerden, yine bir sebep bulup, kahrediyorum kendime.. Ağaçların, ağladığını işitebiliyorum, ama kimini hiç işitmedim,diye..
Kalbimin seni söyleyen seslerini hiç susturamadım..Belki ellerimle kastetmem gerekli kendime.. Belki, seni duymamam ve sana söylememem için böyle yüzbinlerce kere,sonsuz uykulara dalmam gerek, hep seni yazdığım bu ellerle.. Ve ölürken de yine sensiz, yine bir başıma; sonu gelmeyen bir aşkın elinden geçmeliyim, Tanrının şefkatine sığınmak için.. Ve ummak, umud edebilmek için,kim bilir ne kadar daha beklerim.. Sanıp, Tanrının, bu sevgiyi ötelere seçtiğini,bir ayrıcalıklı gibi; ölümü seçerim..Ve sen benim hüzünlerimden, göz yaşlarımdan eğlenceler kurar, ben aşağı indikçe, yukarılara yükselirsin.. Belki ateşten sözlerini yeniden besleyip göğsüme, başını serin, koyarsın yastığına.
Çözüp her çeşit bağı, Kuruyor kendi bağlarını. * Aşk değil mi bizi zenginleştiren? Her mutluluktan üstün değil mi Mutluluğum, sen kollarımdayken? * İnanın bana, dünyada aşk ve tutkuya Yetenekli bir kalpten daha Saygıdeğer bir şey yoktur. * Emekle uzun sürede zor elde edileni Bir anda bağışlar aşk. * Sonunda doyuma ulaşmış aşkın o güzel etkisi: Ruhları usulca çözerken bedenleri birleştiren. * Her şey aşk için! Wolfgang von GOETHE
nsan kuş kanadında gelen yazı. insan arı su, insan ak süt. insan yemyeşil uzanan bahçe. insan kum, insan çakıl taşı. insan yiğit, insan dost, insan sevdalı. insan kancık, insan ödlek, insan hergele. insan kocaman, dağ gibi. insan parmak kadar, küçücük. insan alın teri, insan lokma, insan kan. insan solucan, insan sülük. insan kuş kanadında gelen yazı. insan gül fidanında yanan konca. insan umutların kapısı... iBRAHİM ABDÜLKADİR MERİÇBOYU
Romancılar da şairler de kağıt üzerine cümleler, kelimeler yazarlar ama yaptıkları iş arasında niteliksel bir fark vardır.
Yani romanla şiir arasındaki fark, birinin uzun ötekinin kısa ya da birinin kafiyesiz birinin kafiyeli oluşu gibi niceliksel bir alanla sınırlanamaz.Romancı anlatır, şair ise sezdirir.
Bir şair için her dize, dünyaya ve insana ait bir sırrın açıklanış halidir.
Bu yüzden kelimeler kutsaldır ve romanlarda olduğu gibi bol bol sarf edilmezler. Alıntı.
Kırılmış bir zamanın içinden geliyordu,eklemlerinden sallanan, çok ağrılı,çok acılı,ama güçlü bir tutamaç gibi, bir bağla, birazı kendi,birazı onun dünyasındaydı.. Düşlenen,ve istenen hayallerden değil,soğuklarda yola çıkan bir ayrılık katarının, isleri, dumanları arasındandı sanki, yaralı ve kaybedişine boyun eğmiş bir aslan gibi olan yürüyüşü. Dünyasını ikiye ayıran, tam o çizgide, hep o yansımasını görüyordu rüyalar aleminde.. Yönsüz, yersiz, ama asla kimsesiz olmayan o yere gözünü dikmiş,heybetli çaresiz.. Kimsenin, yokluklu varlığı,lanetlenmiş seven.. Hep aynı yere bakan, kayıp bir ruh.. Ve zaman, kırık tik takların içinde,bir çizginin bölünmüş iki yakasında asla unutmaya vurmuyordu..
Yollarıma çık yine, yeniden oynayalım o oyundan.. Ben anne olayım, sen baba, dokunmayı ilk defa öğrenir gibi, ilk heyecan gibi, ilk merakla... Mutlu kimyanı dök içime,ve yayıl... Sonra seril üzerime, hapset beni..Başımı göğsüne bastır, ve yine alnımdan sıcacık ve uzun, öp beni.. Sonra ayrılalım birbirimizden,çok özleyelim, özlemeyi duyumsamayı ilk defa öğrenir gibi.. Ben kollarına atılmak için, sen kollarına almak için, en fazla bir kaç gün bekleyelim, sabırsız.. Tatlı bir oyun bu, ne çıkar ki? Yeniden çocuk olsak, kayıtsız, cesur,hatta pervasız.. Yeniden al götür beni oraya, ya da seninle olacak herhangi bir yere,ben anne olayım, sen baba...
Bir şey kalmaz geride,hiçbir şey,Hiçiz biz. Biraz güneşte,biraz havada geciktiririz üzerimize çöken solunamaz karanlığı, küçük düşürülen,dayatma altındaki yeryüzünü. Üreyen,ertelenmiş cesetler, kararlaştırılmış yasalar,görülmüş heykeller, bitirilmiş methiyeler… Her bir şeyin kendi mezarı vardır.Bizlerin, bildik bir güneşin kan bağışladığı etin akşamı oluyorsa, onların neden olmasın? Öyküyüz biz,öyküler anlatan,başka hiç.
Anladım ki, bir gediği, başka hiçbir parça örtemez, iyileştiremez. Anladım ki, bütünün ne ise senin parçan da o.. Anladım ki başkalarını da seversin, istersin de ama, her insan sadece kendisidir, kapatamaz bir başka yokluğu.. Ve seni iyileştireceğini sandığın her güzel şey bile, yaranı zorlar, daha çok açar ve kanatır.. Sonra,bilemezsin, donuk, bir şokta gibi hissizleşirsin. Hiçbir çare, çare olmaz sana, ağlamak bile gelemez içinden.. Pişmanlık bile duymazsın, duyamazsın, öylesine törpülenmiştir tüm güzel duyguların. Tek bir şey verir sana o her şey.. Kaderini olgunlukla kabul etmeyi.. Aslında bütün deneyimlerin,seni dibe çekecek ataklardır sadece.. Anladım ki, yüreğini hiçbir şey ile değişmemelisin..Ta ki yüreğin artık o üzre çarpmayana kadar..
Düşen yapraklar gibi zaman Ömrümden sağanak sağanak hüzünle Beni en çok zaman acıttı Eski resimler yaktı gözlerimi mil mil Kaybedişle, yitirişti hep kol kola.. Ve sözler, ve şiirler Ağlayıp duran bir yaralı çocuk kalbimde Ve ağrılı ağrılı Bir taş oturmuş, bir ateş yanıyor..
Oysa neler sığdırabilirdik avucumuzdan kayıp giden anlara Beslediğimiz sevgilerle yaşamcıl.. Şimdi sesler şiirler okuyor kalbimde Duyuyorum Kalımım-ölümüm kelimeleri.. Hüzünlü bir insan sesi bürünmüş kelimelere Ve bir insan sevdalanıyor hüzne..
Baktığımda sana, aşkı ilk defa öğrenir gibi Kalbim hızla çarpıyor Çıplak ayaklarımla koşarcasına sana Ruhum arzusuna sevdalanıyor. Gözlerin o gri Işığını güneşten çalmış gözlerin Öyle hayat veren bir sıcaklık, kalbimde sımsıcak.. Yalvarırım gülümseme öyle Ölecek gibiyim Ben bilmezdim aşkı böyle diri,böyle gerçek.. Uğrunda ölümcül hayatlar sunuyor yüzün Seni öğrenmek dünyalardan öte..
Yeniden şiire duruyor yüreğim, yamaçlarda,bir ıssızlık ortasında ufuklara uzanan bir denize bakar gibi bir çiçek..Rüzgarlarından üşümüş yüksek tepelerin, kökleriyle tutunmuş toprağa dirençli bir ümitle; bir bebeğin annesinin memesinde, annesine bakar gözleri gibi, yaşamın güzel yanına sığınıyor..
Ah ne denli dingin ve gururla geçiyordu garip bir su akıntısı gibi bu terk edilmiş sessiz Cumalarda bu sıkıntılı evlerde benim yaşamım aaah ne denli dingin ve gururla geçiyordu…*
27.01.2014 - 14:56
Uzaktaki çıplak ve hüzünlü dallar, dokunuyor bana..Güneşsiz, ve ışıksız bir mevsimde,soğuk,ıslak ve cılızlaşmış dallar, bitmeyen bir öyküyü sallanıyorlar usulca.. Hep aynı yerde duruşumdan mıdır onları görmem, yoksa nereye baksam, bir hüzün bulacak olmamdan mı? Boyun eğişleri rüzgardan gibi gözükse de, daha ötelere,uzaklara uzanmak ister gibi..Ağzı, dili bağlananların çaresizliğiyle, son bir çare gibi uzatıyorlar kabuklu canlarını.. Ne bir kar, ışıyor yüzlerine, ne de yağmur,bir kere bile sıcak yağıyor..Yazsız iklimlerde, yazı beklediklerini, sadece ben bilebiliyorum.. İçime bir dil doğuruyorlar; içim haykırıyor, yapraklarınız, yeşiliniz, mutlu örtünüz, sizi çoktan bıraktı gitti, koptu tutunan damarlarınızdan..Sizin, sadık, üşüten bir yazgınız var bundan böyle, daima.. İyilik, ve sevgi, dünyada, felç olmuş duyguların, üstünü örtemez, örtse de ısıtamaz,iyileştiremez diye.. Baktığım yerden, yine bir sebep bulup, kahrediyorum kendime.. Ağaçların, ağladığını işitebiliyorum, ama kimini hiç işitmedim,diye..
16.01.2014 - 10:21
Kalbimin seni söyleyen seslerini hiç susturamadım..Belki ellerimle kastetmem gerekli kendime.. Belki, seni duymamam ve sana söylememem için böyle yüzbinlerce kere,sonsuz uykulara dalmam gerek, hep seni yazdığım bu ellerle..
Ve ölürken de yine sensiz, yine bir başıma; sonu gelmeyen bir aşkın elinden geçmeliyim, Tanrının şefkatine sığınmak için.. Ve ummak, umud edebilmek için,kim bilir ne kadar daha beklerim..
Sanıp, Tanrının, bu sevgiyi ötelere seçtiğini,bir ayrıcalıklı gibi; ölümü seçerim..Ve sen benim hüzünlerimden, göz yaşlarımdan eğlenceler kurar, ben aşağı indikçe, yukarılara yükselirsin.. Belki ateşten sözlerini yeniden besleyip göğsüme, başını serin, koyarsın yastığına.
14.01.2014 - 20:38
Benim sesimi taşlarca dinliyorsun
taşsın, hemen dinlediklerini unutuyorsun..
İlkbahar sağanağısın ve pencerenin uykusunu
dürtü darbeleriyle kaçırıyorsun..
Okşayışın yeşil dalı olan elimi
ölü yapraklarla seviştiriyorsun..
Şaraptan daha sapkınsın ve gözü
yalazlara oturtuyor, döndürüyorsun..
Ey kanımın bataklığının altın balığı
hoş olsun sarhoşluğun, beni içiyorsun..
Sen gün batımının mor derelerisin ve gündüzü
göğsüne bastırıyor, söndürüyorsun...
Gölgelerde oturdu senin Füruğ’un ve uçuklaştı
gölgelerle, onu neden karaya bürüyorsun?
Füruğ Ferruhzad / Gazel
05.01.2014 - 00:25
AŞK
Çünkü aşk, hissediyorum ki,
Çözüp her çeşit bağı,
Kuruyor kendi bağlarını.
*
Aşk değil mi bizi zenginleştiren?
Her mutluluktan üstün değil mi
Mutluluğum, sen kollarımdayken?
*
İnanın bana, dünyada aşk ve tutkuya
Yetenekli bir kalpten daha
Saygıdeğer bir şey yoktur.
*
Emekle uzun sürede zor elde edileni
Bir anda bağışlar aşk.
*
Sonunda doyuma ulaşmış aşkın o güzel etkisi:
Ruhları usulca çözerken bedenleri birleştiren.
*
Her şey aşk için!
Wolfgang von GOETHE
04.01.2014 - 23:03
Eminim ki, eğer kağıtları karalamasaydım, uzun zaman önce kendimi öldürmüş olurdum. Yazmak, olağanüstü bir tesellidir.E.M.CİORAN
27.12.2013 - 15:16
nsan kuş kanadında gelen yazı.
insan arı su, insan ak süt.
insan yemyeşil uzanan bahçe.
insan kum, insan çakıl taşı.
insan yiğit, insan dost, insan sevdalı.
insan kancık, insan ödlek, insan hergele.
insan kocaman, dağ gibi.
insan parmak kadar, küçücük.
insan alın teri, insan lokma, insan kan.
insan solucan, insan sülük.
insan kuş kanadında gelen yazı.
insan gül fidanında yanan konca.
insan umutların kapısı...
iBRAHİM ABDÜLKADİR MERİÇBOYU
26.12.2013 - 19:43
Romancılar da şairler de kağıt üzerine cümleler, kelimeler yazarlar ama yaptıkları iş arasında niteliksel bir fark vardır.
Yani romanla şiir arasındaki fark, birinin uzun ötekinin kısa ya da birinin kafiyesiz birinin kafiyeli oluşu gibi niceliksel bir alanla sınırlanamaz.Romancı anlatır, şair ise sezdirir.
Bir şair için her dize, dünyaya ve insana ait bir sırrın açıklanış halidir.
Bu yüzden kelimeler kutsaldır ve romanlarda olduğu gibi bol bol sarf edilmezler.
Alıntı.
12.12.2013 - 20:29
Kırılmış bir zamanın içinden geliyordu,eklemlerinden sallanan, çok ağrılı,çok acılı,ama güçlü bir tutamaç gibi, bir bağla, birazı kendi,birazı onun dünyasındaydı..
Düşlenen,ve istenen hayallerden değil,soğuklarda yola çıkan bir ayrılık katarının, isleri, dumanları arasındandı sanki, yaralı ve kaybedişine boyun eğmiş bir aslan gibi olan yürüyüşü.
Dünyasını ikiye ayıran, tam o çizgide, hep o yansımasını görüyordu rüyalar aleminde.. Yönsüz, yersiz, ama asla kimsesiz olmayan o yere gözünü dikmiş,heybetli çaresiz..
Kimsenin, yokluklu varlığı,lanetlenmiş seven.. Hep aynı yere bakan, kayıp bir ruh..
Ve zaman, kırık tik takların içinde,bir çizginin bölünmüş iki yakasında asla unutmaya vurmuyordu..
01.12.2013 - 09:48
Yollarıma çık yine, yeniden oynayalım o oyundan.. Ben anne olayım, sen baba, dokunmayı ilk defa öğrenir gibi, ilk heyecan gibi, ilk merakla...
Mutlu kimyanı dök içime,ve yayıl... Sonra seril üzerime, hapset beni..Başımı göğsüne bastır, ve yine alnımdan sıcacık ve uzun, öp beni..
Sonra ayrılalım birbirimizden,çok özleyelim, özlemeyi duyumsamayı ilk defa öğrenir gibi.. Ben kollarına atılmak için, sen kollarına almak için, en fazla bir kaç gün bekleyelim, sabırsız..
Tatlı bir oyun bu, ne çıkar ki? Yeniden çocuk olsak, kayıtsız, cesur,hatta pervasız.. Yeniden al götür beni oraya, ya da seninle olacak herhangi bir yere,ben anne olayım, sen baba...
30.11.2013 - 20:45
Bir şey kalmaz geride,hiçbir şey,Hiçiz biz.
Biraz güneşte,biraz havada geciktiririz
üzerimize çöken solunamaz karanlığı,
küçük düşürülen,dayatma altındaki yeryüzünü.
Üreyen,ertelenmiş cesetler,
kararlaştırılmış yasalar,görülmüş heykeller,
bitirilmiş methiyeler…
Her bir şeyin kendi mezarı vardır.Bizlerin,
bildik bir güneşin kan bağışladığı etin akşamı
oluyorsa,
onların neden olmasın?
Öyküyüz biz,öyküler anlatan,başka hiç.
F.Pessoa
29.11.2013 - 18:09
Anladım ki, bir gediği, başka hiçbir parça örtemez, iyileştiremez. Anladım ki, bütünün ne ise senin parçan da o..
Anladım ki başkalarını da seversin, istersin de ama, her insan sadece kendisidir, kapatamaz bir başka yokluğu..
Ve seni iyileştireceğini sandığın her güzel şey bile, yaranı zorlar, daha çok açar ve kanatır.. Sonra,bilemezsin, donuk, bir şokta gibi hissizleşirsin. Hiçbir çare, çare olmaz sana, ağlamak bile gelemez içinden.. Pişmanlık bile duymazsın, duyamazsın, öylesine törpülenmiştir tüm güzel duyguların. Tek bir şey verir sana o her şey.. Kaderini olgunlukla kabul etmeyi..
Aslında bütün deneyimlerin,seni dibe çekecek ataklardır sadece..
Anladım ki, yüreğini hiçbir şey ile değişmemelisin..Ta ki yüreğin artık o üzre çarpmayana kadar..
22.11.2013 - 10:42
Düşen yapraklar gibi zaman
Ömrümden sağanak sağanak hüzünle
Beni en çok zaman acıttı
Eski resimler yaktı gözlerimi mil mil
Kaybedişle, yitirişti hep kol kola..
Ve sözler, ve şiirler
Ağlayıp duran bir yaralı çocuk kalbimde
Ve ağrılı ağrılı
Bir taş oturmuş, bir ateş yanıyor..
Oysa neler sığdırabilirdik avucumuzdan kayıp giden anlara
Beslediğimiz sevgilerle yaşamcıl..
Şimdi sesler şiirler okuyor kalbimde
Duyuyorum
Kalımım-ölümüm kelimeleri..
Hüzünlü bir insan sesi bürünmüş kelimelere
Ve bir insan sevdalanıyor hüzne..
16.11.2013 - 09:21
Baktığımda sana, aşkı ilk defa öğrenir gibi
Kalbim hızla çarpıyor
Çıplak ayaklarımla koşarcasına sana
Ruhum arzusuna sevdalanıyor.
Gözlerin o gri
Işığını güneşten çalmış gözlerin
Öyle hayat veren bir sıcaklık, kalbimde sımsıcak..
Yalvarırım gülümseme öyle
Ölecek gibiyim
Ben bilmezdim aşkı böyle diri,böyle gerçek..
Uğrunda ölümcül hayatlar sunuyor yüzün
Seni öğrenmek dünyalardan öte..
14.11.2013 - 15:00
Yeniden şiire duruyor yüreğim, yamaçlarda,bir ıssızlık ortasında ufuklara uzanan bir denize bakar gibi bir çiçek..Rüzgarlarından üşümüş yüksek tepelerin, kökleriyle tutunmuş toprağa dirençli bir ümitle;
bir bebeğin annesinin memesinde, annesine bakar gözleri gibi, yaşamın güzel yanına sığınıyor..
12.11.2013 - 09:31
Bu şiirler, o resimler bile, sevmemi artırıyor. Herkesin sevmeleri sonra.. Herkes birini severken, ben mi sevmeyeceğim seni?
10.11.2013 - 13:55
“Dünya sevmek için çok küçük”*
Ah ne denli dingin ve gururla geçiyordu
garip bir su akıntısı gibi
bu terk edilmiş sessiz Cumalarda
bu sıkıntılı evlerde
benim yaşamım
aaah ne denli dingin ve gururla geçiyordu…*
Furuğ Ferruhzad
Toplam 40 mesaj bulundu