Turna kuşu,
Gökyüzünde
Evren’in,
İnsan ise
Yeryüzünde
Turna'nın dansını
Yapageldi
Evren semah döndü,
Turna semah döndü,
İnsan semah döndü.
Birgün
Bakıp gökyüzüne
Yıldız dolu Evren’i
ve
Bir başka gün
Semâyı
Boz bir duman gibi kaplayan
Kül renkli turnaları
Farketti insan.
Denirki,
Ateş en koyu dumanını
İlk yanışı
Ve
Sönüşünde verir
Peki
Yanan mı yoksa
Sönen ateşten mi
Çıkıyordu bu duman
Evren’i,
Gök Tanrı,
Gök Tanrı’yı
Turna
Belledi
Ve
İzlemeye koyuldu onu
İnsan
Mavi gökyüzünde
Ahenkli kanat vuruşu,
Düzenli V uçusuyla giden
Turna katarına bakıp,
V’nin bir kolunu Evren,
Öbürünü
Turna, diye düşündü,
Üçüncü kol olup
Katılmak istedi
V uçuşuna
En güzel varlık olarak
Gördü,
Allı turna,
Telli turna dedi,
En alımlı
Genç kızları
Ona benzetti,
Mutluluk
Bolluk,
Barış ve bereket
Getirsin diye
Gelinlerin başına telini taktı.
Hayran kaldı sesine,
En kutsal deyişlerinde
Hazreti Şah’a avaz yaptı
En derin aşk türkülerinde
Uçurdu onu
Sevdalandı
Aşık oldu Turna’ya
Turna
Gâh gökyüzüne çıktı
Gâh indi yeryüzüne.
O insanı
İnsan onu seyreyledi.
Gökten haber getirip
Haber götürdü,
Mevsimler
Onunla geldi
Onunla gitti
Ve
Göçtü turna gibi
Diyardan diyara
Birgün
Egince başını toprağa
Bir buğday tanesini gördü
İnsan.
Örtüp üstünü toprakla
Buğdayın
Seyrine daldı onun.
Gün dogdu, güneş çıktı
Uyandı toprak
Filizlendi buğday tanesi
Gece oldu,
Ay doğdu
Buğday
Boş ve dik duran bir başak oldu
Gündüz, güneş Gece, ay
Kırk gün Kırk gece
Doldurdular boş başağı durmadan
Kırk gün sonra
Başak doldu
Ve eğdi dik başını
Kâmil oldu.
Tamam,
Zamanıdır,
Dedi İnsan
Ve gönlü
Turnaya,
Evrene
Gökteki V'ye varmak
İstedi artık
Turnaların gökyüzünde
Dans ettikleri birgün
Toplandı,
Biraraya geldi
İnsanlar
Nimri’de
Ve
Ağbaba’ya çıktılar
Ulu bir dağın tepesinde,
Ağbaba’da
Gök Tanrı’ya yaklaştılar
Koca Dede
Ve
Çevredeki
Yedi dağın zirvesindekilere
Selam gönderildi.
Tek tek öpüldü,
Üçer kez
Ağbaba’nın ulu meşe ağaçları
Biri Evren
Biri Turna
Biri İnsan için
Kutsal ateş
Bereketli toprak
Aziz su
Ve
Esen yel hakkı aşkına
Ağacın dibindeki
Kırmızı topraktan
Bir parça götürüldü ağızlara
Ve
Oturuldu ulu meşe ağacının dibine
Ağbaba’da
Kutsal meşe ağacının gölgesinde
Cem kuruldu,
Ocak’ta ateş yakıldı.
Aldı sazı içlerinden en ulu’su
Ve dokundu
Teker teker tellerine
Üç telli sazın.
Usuldan usul
Bir deme tutturdu
Turnalar için
Doğruldu oturduğu yerden
Teline ilk dokunulan can,
Göçe kalkan işareti
İçgüdüyle veren
İlk kanadı çırpan
İlk turna kuşu gibi
Uçuş başladı
Diğer canlar kalktılar
Dönüş başladı
Gene içlerinden biri
Hesireyip gitti ocağa doğru
Soktu ellerini ateşe
Bir avuç kor alıp
Katıldı diğerlerine
Ve
Turna için
Cümle semah başladı
Dönerken
Ağbaba’nın zirvesinde
Ayaklarının altından
Uzaklaştı toprak insanın
Gökyüzünde dönen turna
Durdurdu kendi dansını
İndi ulu meşe ağacının
Dalına kondu.
Seyreyledi bir süre
Serden geçişi,
Tutamayıp kendini,
Karışınca dönenlere
Ağbaba'nın tepesinde
Gökle yerin
İnsanla Turnanın
İlk semahı başladı
Dönen can ve canandı
Dönen Turna ile İnsandı.
Derken
İnsanın bir elini
Yakaladı Turna,
Diğer elini Evren'e uzattı insan
Çekip yükseltti Evren,
Ağbaba’dan
Gökyüzüne
İnsanı ve Turnayı
Çıktılar
Göğün yedinci katına
Tutunca V’nin iki ucunu
İnsan,
V Uçuşu
Üç kol olup,
Buluştu,
Müthiş boşlukta
Evren, Turna ve İnsan.
Üçlü
Bir oldu
Pir oldu
Uçtu
Binlerce yıl
Evren Turna'ya
Turna İnsana
Gerdi kanatlarını,
Göz kulak olundu
Gök kubbe altındaki
Canlı, cansıza
Ve
Seyreyledi yukarıdan
Yeryüzünde olup biteni
Üçlü
Işık kavga veriyordu
Karabasanla,
Yeniyor ve yeniliyordu
Ama
Çözemiyordu
Kendini
Ve
Kördügümü yerdeki insan,
Gene birgün
Kavagaların hiç görülmemişine
Tanık oluyordu üçlü.
Deliorman,
Karaburun
Ve
Aydın'in türk köylüleri,
Sakız'lı rumlar
Manisa'nin yahudi esnafı
Yani Bedrettin'in Anadolu yiğitleri,
Kardeşlik,
Eşitlik
Deyip
Dikilmişlerdi
Sultan Mehmet'in karşısına
Cenk olundu.
İki kez kaybetsede
Sultan,
Üçüncü cenkte
Çelebi Murat'a Yenildi İnsan,
Erken açılan
On sekiz bin karanfil
Koparılıp sökülürken
Kökünden
Halk,
Karaburun'da
Börklüce Mustafa'ya
'İriş Dede Sultan',
Aydın'da
Torlak Kemal'e'İriş', diyordu
Çelebi Murat
Yeni bir dünya isteyen
On sekizbin yiğidin
Başına kıyıyordu.
Ve
Serez'in esnaf çarşısında
Ulu bir çınar devriliyordu
Rumeli Erenlerinin piri,
Simavna Kadısı Oğlu
Şeyh Bedreddin
Dar ağacına
Yürüyordu.
Uçuş yeter dedi
İnsan
İzin isteyip,
Ayrıldı üçlünün bir parçasından
Evren ve Turna geldi insanın arkasından
İndiler hep beraber
Ağbaba'ya
İrişmek için
Karaburun'a
Aydın'a
Ve
Serez'e
İnsan,
Börklüce'yi
Karaburun'da
Evren,
Torlak'ı Aydın'da
Turna
Bedreddin'i
Deliorman'da
Dede Sultan
Erenlerine teslim eyledi
Ve
Sonra
Dönüldü
Bir gece vakti
Bedreddin'in Varidat'ı ile
Ağbaba'ya
Ay dehşetli iriydi o gece,
Ve
Peşine takıp getirince
Yıldızları
Ağbaba'nın
Gök kubbesine
Gün gibi aydınlandı yeryüzü
Ve
Nimri
Uyanıp uykusundan
Çıkıp karşıladı
Evren, Turna ve Insan'ı
Ağbaba'da
Oturuldu
Bir kez daha
Ulu meşe ağacının dibine
Bir Turna okudu
Bir Evren
Bir insan
Bedrettin'in Varidat'ını
Ulu meşe ağacının altında
Bittiğinde okunması kitabın,
Ağbaba'ya yedi turna kuşu kondu
Yedi turna
Alıp Varidatı'nı
Bedreddin'in
Çevredeki,
Yedi dağın tepesine
Götürdü.
Orada'da okundu Varidat
Sonra
Her dağa 21 turna kuşu daha kondu
Ve
Alıp
Uçurdular
Yedi düvele
Bu tepelerden
Bedreddin'i
Evren ve Turna,
V uçusuna geçtiler
Yeniden,
İnsan ise koptu üçlüden
Ve
Kaldı Ağbaba'da
Varidat ile,
Az zaman,
Uz zaman
Derken
Unutmayı denedi
Turna'yı ve Evren'i
İnsan
Zorladı kendini
Ve
Kaybetti bir parça belleğini
Evren ile Turna ise
Bırakmayıp Insanı
Hep döndüler
Başı üstünde Ağbaba'nın
Unutsa da
Evren'i ve Turna'yı
İnsan
Türküsünden silemedi
Semahından geçemedi
Ve
O yalnız dönüş
Devam etti Ağbaba’da,
Edeceğe de benzer
Tâ ki, insan
Yeryüzünde
Kördüğümü çözene,
Belleğini
Yeniden bulana,
Dönüp dönüp yakalayana dek
Evren'i
Turnayı
Ve
Kendini
Yani üçlüyü
Çıkmak için tekrar
Yedinci katına gök kubbenin
Nimri’den
Ağbaba’dan
Ağaçların arasında sarı bir istasyon binası..
Hemen yanında çiçekler,yetecek kadar sebze olan bir bahçe..
Bahçe de çocuklar ve bir kadın..
İşte o kadının kır saçlı, bezgin yüzlü kocası
(bakınız: kadın, çocuk, esin, ağaç, çiçek, koca, adın, çocuklar, istasyon, kadı)
delilirikler
04.05.2006 - 18:23Birhan KESKİN'in ilk kitabı gibi anımsıyorum..
bjk
04.05.2006 - 18:21Fenerbahçeli olarak kutlamak düşer bana...
Kupanız hayırlı olsun..BJK'lı arkadaşlar
turta
04.05.2006 - 17:56Elmalı turtaaaa....ne de çok severim
allı turna
04.05.2006 - 17:49TURNA KUŞU
Turna kuşu,
Gökyüzünde
Evren’in,
İnsan ise
Yeryüzünde
Turna'nın dansını
Yapageldi
Evren semah döndü,
Turna semah döndü,
İnsan semah döndü.
Birgün
Bakıp gökyüzüne
Yıldız dolu Evren’i
ve
Bir başka gün
Semâyı
Boz bir duman gibi kaplayan
Kül renkli turnaları
Farketti insan.
Denirki,
Ateş en koyu dumanını
İlk yanışı
Ve
Sönüşünde verir
Peki
Yanan mı yoksa
Sönen ateşten mi
Çıkıyordu bu duman
Evren’i,
Gök Tanrı,
Gök Tanrı’yı
Turna
Belledi
Ve
İzlemeye koyuldu onu
İnsan
Mavi gökyüzünde
Ahenkli kanat vuruşu,
Düzenli V uçusuyla giden
Turna katarına bakıp,
V’nin bir kolunu Evren,
Öbürünü
Turna, diye düşündü,
Üçüncü kol olup
Katılmak istedi
V uçuşuna
Büyüdü
Gönlünde
Turna sevdası
Kilimine
Oyasına
Beşiğine,
Nakışlayıp,
Türküsünde uçurdu onu.
En güzel varlık olarak
Gördü,
Allı turna,
Telli turna dedi,
En alımlı
Genç kızları
Ona benzetti,
Mutluluk
Bolluk,
Barış ve bereket
Getirsin diye
Gelinlerin başına telini taktı.
Hayran kaldı sesine,
En kutsal deyişlerinde
Hazreti Şah’a avaz yaptı
En derin aşk türkülerinde
Uçurdu onu
Sevdalandı
Aşık oldu Turna’ya
Turna
Gâh gökyüzüne çıktı
Gâh indi yeryüzüne.
O insanı
İnsan onu seyreyledi.
Gökten haber getirip
Haber götürdü,
Mevsimler
Onunla geldi
Onunla gitti
Ve
Göçtü turna gibi
Diyardan diyara
Birgün
Egince başını toprağa
Bir buğday tanesini gördü
İnsan.
Örtüp üstünü toprakla
Buğdayın
Seyrine daldı onun.
Gün dogdu, güneş çıktı
Uyandı toprak
Filizlendi buğday tanesi
Gece oldu,
Ay doğdu
Buğday
Boş ve dik duran bir başak oldu
Gündüz, güneş Gece, ay
Kırk gün Kırk gece
Doldurdular boş başağı durmadan
Kırk gün sonra
Başak doldu
Ve eğdi dik başını
Kâmil oldu.
Tamam,
Zamanıdır,
Dedi İnsan
Ve gönlü
Turnaya,
Evrene
Gökteki V'ye varmak
İstedi artık
Turnaların gökyüzünde
Dans ettikleri birgün
Toplandı,
Biraraya geldi
İnsanlar
Nimri’de
Ve
Ağbaba’ya çıktılar
Ulu bir dağın tepesinde,
Ağbaba’da
Gök Tanrı’ya yaklaştılar
Koca Dede
Ve
Çevredeki
Yedi dağın zirvesindekilere
Selam gönderildi.
Tek tek öpüldü,
Üçer kez
Ağbaba’nın ulu meşe ağaçları
Biri Evren
Biri Turna
Biri İnsan için
Kutsal ateş
Bereketli toprak
Aziz su
Ve
Esen yel hakkı aşkına
Ağacın dibindeki
Kırmızı topraktan
Bir parça götürüldü ağızlara
Ve
Oturuldu ulu meşe ağacının dibine
Ağbaba’da
Kutsal meşe ağacının gölgesinde
Cem kuruldu,
Ocak’ta ateş yakıldı.
Aldı sazı içlerinden en ulu’su
Ve dokundu
Teker teker tellerine
Üç telli sazın.
Usuldan usul
Bir deme tutturdu
Turnalar için
Doğruldu oturduğu yerden
Teline ilk dokunulan can,
Göçe kalkan işareti
İçgüdüyle veren
İlk kanadı çırpan
İlk turna kuşu gibi
Uçuş başladı
Diğer canlar kalktılar
Dönüş başladı
Gene içlerinden biri
Hesireyip gitti ocağa doğru
Soktu ellerini ateşe
Bir avuç kor alıp
Katıldı diğerlerine
Ve
Turna için
Cümle semah başladı
Dönerken
Ağbaba’nın zirvesinde
Ayaklarının altından
Uzaklaştı toprak insanın
Gökyüzünde dönen turna
Durdurdu kendi dansını
İndi ulu meşe ağacının
Dalına kondu.
Seyreyledi bir süre
Serden geçişi,
Tutamayıp kendini,
Karışınca dönenlere
Ağbaba'nın tepesinde
Gökle yerin
İnsanla Turnanın
İlk semahı başladı
Dönen can ve canandı
Dönen Turna ile İnsandı.
Derken
İnsanın bir elini
Yakaladı Turna,
Diğer elini Evren'e uzattı insan
Çekip yükseltti Evren,
Ağbaba’dan
Gökyüzüne
İnsanı ve Turnayı
Çıktılar
Göğün yedinci katına
Tutunca V’nin iki ucunu
İnsan,
V Uçuşu
Üç kol olup,
Buluştu,
Müthiş boşlukta
Evren, Turna ve İnsan.
Üçlü
Bir oldu
Pir oldu
Uçtu
Binlerce yıl
Evren Turna'ya
Turna İnsana
Gerdi kanatlarını,
Göz kulak olundu
Gök kubbe altındaki
Canlı, cansıza
Ve
Seyreyledi yukarıdan
Yeryüzünde olup biteni
Üçlü
Işık kavga veriyordu
Karabasanla,
Yeniyor ve yeniliyordu
Ama
Çözemiyordu
Kendini
Ve
Kördügümü yerdeki insan,
Gene birgün
Kavagaların hiç görülmemişine
Tanık oluyordu üçlü.
Deliorman,
Karaburun
Ve
Aydın'in türk köylüleri,
Sakız'lı rumlar
Manisa'nin yahudi esnafı
Yani Bedrettin'in Anadolu yiğitleri,
Kardeşlik,
Eşitlik
Deyip
Dikilmişlerdi
Sultan Mehmet'in karşısına
Cenk olundu.
İki kez kaybetsede
Sultan,
Üçüncü cenkte
Çelebi Murat'a Yenildi İnsan,
Erken açılan
On sekiz bin karanfil
Koparılıp sökülürken
Kökünden
Halk,
Karaburun'da
Börklüce Mustafa'ya
'İriş Dede Sultan',
Aydın'da
Torlak Kemal'e'İriş', diyordu
Çelebi Murat
Yeni bir dünya isteyen
On sekizbin yiğidin
Başına kıyıyordu.
Ve
Serez'in esnaf çarşısında
Ulu bir çınar devriliyordu
Rumeli Erenlerinin piri,
Simavna Kadısı Oğlu
Şeyh Bedreddin
Dar ağacına
Yürüyordu.
Uçuş yeter dedi
İnsan
İzin isteyip,
Ayrıldı üçlünün bir parçasından
Evren ve Turna geldi insanın arkasından
İndiler hep beraber
Ağbaba'ya
İrişmek için
Karaburun'a
Aydın'a
Ve
Serez'e
İnsan,
Börklüce'yi
Karaburun'da
Evren,
Torlak'ı Aydın'da
Turna
Bedreddin'i
Deliorman'da
Dede Sultan
Erenlerine teslim eyledi
Ve
Sonra
Dönüldü
Bir gece vakti
Bedreddin'in Varidat'ı ile
Ağbaba'ya
Ay dehşetli iriydi o gece,
Ve
Peşine takıp getirince
Yıldızları
Ağbaba'nın
Gök kubbesine
Gün gibi aydınlandı yeryüzü
Ve
Nimri
Uyanıp uykusundan
Çıkıp karşıladı
Evren, Turna ve Insan'ı
Ağbaba'da
Oturuldu
Bir kez daha
Ulu meşe ağacının dibine
Bir Turna okudu
Bir Evren
Bir insan
Bedrettin'in Varidat'ını
Ulu meşe ağacının altında
Bittiğinde okunması kitabın,
Ağbaba'ya yedi turna kuşu kondu
Yedi turna
Alıp Varidatı'nı
Bedreddin'in
Çevredeki,
Yedi dağın tepesine
Götürdü.
Orada'da okundu Varidat
Sonra
Her dağa 21 turna kuşu daha kondu
Ve
Alıp
Uçurdular
Yedi düvele
Bu tepelerden
Bedreddin'i
Evren ve Turna,
V uçusuna geçtiler
Yeniden,
İnsan ise koptu üçlüden
Ve
Kaldı Ağbaba'da
Varidat ile,
Az zaman,
Uz zaman
Derken
Unutmayı denedi
Turna'yı ve Evren'i
İnsan
Zorladı kendini
Ve
Kaybetti bir parça belleğini
Evren ile Turna ise
Bırakmayıp Insanı
Hep döndüler
Başı üstünde Ağbaba'nın
Unutsa da
Evren'i ve Turna'yı
İnsan
Türküsünden silemedi
Semahından geçemedi
Ve
O yalnız dönüş
Devam etti Ağbaba’da,
Edeceğe de benzer
Tâ ki, insan
Yeryüzünde
Kördüğümü çözene,
Belleğini
Yeniden bulana,
Dönüp dönüp yakalayana dek
Evren'i
Turnayı
Ve
Kendini
Yani üçlüyü
Çıkmak için tekrar
Yedinci katına gök kubbenin
Nimri’den
Ağbaba’dan
Kenan Öztürk
Paris, 16 mayıs 2005
istasyon şefi
04.05.2006 - 17:42Ağaçların arasında sarı bir istasyon binası..
Hemen yanında çiçekler,yetecek kadar sebze olan bir bahçe..
Bahçe de çocuklar ve bir kadın..
İşte o kadının kır saçlı, bezgin yüzlü kocası
(bakınız: kadın, çocuk, esin, ağaç, çiçek, koca, adın, çocuklar, istasyon, kadı)
dünya
04.05.2006 - 17:35Her şeye rağmen yaşanılan, yaşanılası yer
hayırlı işler
03.05.2006 - 21:13Bazen pek de hayırlı olmaz...........
deneme
03.05.2006 - 21:12Ankara'da / Bahçelievler'deki lise
papatya
03.05.2006 - 20:25Doğanın en neşeli, en sevimli çocuklarından biri....
aslan sütü
02.05.2006 - 20:49Mezesi de,sohbeti de iyi olmalı ki..
Boşa gitmesin değil mi? ama :))
mızmız
02.05.2006 - 20:47Offff! ! ! ! ! ! Hiç çekilmezler
sarı güller
02.05.2006 - 20:47Hüzün..derin bir sızı
kendini aşma
02.05.2006 - 20:45Sonu yok evet..ancak kendini aşmak isteyen için
Haber makinası
02.05.2006 - 00:44:))))
mazi
02.05.2006 - 00:43Geçmiş...
Pasiflora
02.05.2006 - 00:33Bitkisel sakinleştirici..
Haber makinası
02.05.2006 - 00:30Sadece bayanlar mı? :))))))))))))))))))))))))))))
hamiyet
02.05.2006 - 00:24YÜCESES...
kendini aşma
02.05.2006 - 00:23Sonu yok ki! ! ................
kale arkası
02.05.2006 - 00:22Futbolun fedakar ve cefakar seyircilerinin oturduğu yer..
matrak
02.05.2006 - 00:19Komik,eğlenceli....
29 nisan trabzonspor fenerbahce maçı
02.05.2006 - 00:19Trabzon taraftarlarının hazırladıkları Fenerbahçe tabutunu
tekmelemeleri..o an gözlerindeki öfke,kin hırs ürkütücü idi..
SPOR BU OLMAMALI....
huysuz
02.05.2006 - 00:16Kaprisli..ayrıntılarla uğraşayım derken bütünü göremeyen..
hep bir umut vardır
02.05.2006 - 00:06Hep bir umut vardır...Hep de olmalıdır..
Toplam 1237 mesaj bulundu