Raki devrilmis masalarda yoklugun
Veya benden önce kalkip gitmisligin
Gece boyu dolandigim barlarda
Sarhoslara tekrarladigim adin
Balikçi kahvesinde, çorbacida, kenarlarda
zeki demirkubuz imzalı iki filmde oynadıktan sonra keşfedildi bence,itiraf ve 3.sayfa da iki başrolü vardı..zeki'nin sineması oyunculuğuna çok şey kattı.yasakçı bir anlayışa sahip olmaması da aranılan aktris yaptı onu...ama ben ilk olarak aşk ve gurur dizisinde nejat işler le oynarken tanımıştım..daha sonra tekrar nejat la,benim çok sevdiğim türk filmlerinden mustafa hakkında herşey de oynadı ve filmografisini geliştirdi.
Ben rock'n roll işine kurtulmek için girdim. Bu kendimi iyi hissetmemi sağladı. Lisedeki günlerimden birini anımsıyorum... Güzel bir bahar günüydü, camdan dışarı bakıyordum ve şunu farkettim; Eğer avukat olursam, bütün gün rahatsız bir şekilde oturacak, suratımda garip, yalak bir gülümseme, boynumda kızarıklık yapan sıkı bir kravat olacak, nefret ettiğim insanlarla konuşacaktım. Müzisyen olursam bunların hiç biri olmayacaktı. Bende istediğim yolda gittim ve özgürüm.
Eğer bir şarkının içinde iğrençlik yoksa, söylemeye bile değmez.
Rock'n 'roll'cu olmak için harika bir yöntem keşfetmiştim. Önce beni ebeveynlerimin giydirmesini kestim, sonrada duygusuz bir orospu çocuğu gibi davranmaya başladım.
İlke olarak s..'imin doğrultusunda giderim. Özgürlüğümü son noktaya kadar zorlarım. Ama aileme ve dostlarıma karşı yumusağımdır. Buna rağmen başkalarına kimi zaman piçlik ederim. Kendileri için çalıştığım insanlar dostlarım değildir. Buna rağmen dinleyicilerim farklıdır, neyim varsa onlara veriyorum. Ben rock'n roll içindeyim. Rock' n roll, alayı günlük yaşamın parçası gibi taşır... Aşağılayacak çok şey var ve ben bunu seviyorum.
İyi yoldaysam gidebildiğim kadar hız yaparım. Kafamı yorarım, düşünmeden edemem... Ne kadar çok düşünürsem okadar gereksinmem çıkar. Bana heyacan veren bir kitaptaki düşüncedir ya da daha önce hiç yapmadığım bir şeyi ve hiç görmediğim bir yere gitmektir. Oraya gerçekten gidip, oralı olacak mıyım? .. Tıpkı bu biçimde haritayı açıp, bir yeri örneğin İtalya'yı işaretlerim. Ardından şöyle bir düşünürüm, 'Evet, işte burası geldiğim yer' ya da 'İşte benim yerim'... Ve bir süre sonra kendimi oraya doğru yolda bulurum.
Rock'n roll'un içindeyim. Rock'n rol, sınırlanmıştır. Rock'n roll'u sınırlayan; insanların ona bakışıdır. Dışa ve öteye nasıl zorlanabileceğini görmüyorlar. Oysa herşeyi ve daha çoğunu kapsayabilir. Aynı ufak kırıntılara ve parçalara çekip indiriliyor her daim. Başladığımda müziğimi bu Allahın belası rock'nroll seyircisine sunuyordum. Rock'n roll'un nasıl olması gerektiği konusunda tek düşünceye sahiptiler. Chicago ile biten düşünceye. Beni dinlediler ve lanet ettiler, 'Bu Nedir! ' diye haykıdılar. Yani bir hayli şikayetçiydiler. İşte o zaman onlara birşeylar fırlatmak zorunda kaldım ve bu her bişeyi başlattı. Onların orada öylece oturmalarına izin veremezdim, bu çok önemliydi işte.
Ben çocukken Rolling Stones müziğine bayılırdım... Özellikle de gitarlı bölümlere. Müzik hakkında en yararlı bilgileri onların albüm kapaklarında yeralan şarkı sözlerini inceleyerek ögrendim. Benim ilahım da Keith Richards'dı. Çünkü o hep tutarlı oldu. Böyle pek insan bulamazsınız. Ayrıca solo albümleri Rolling Stones'ın diğer elemanlarınınkinden daha iyidir. Rolling Stones çuvalla para kazanan bir topluluk olarak görülebilir ama Keith Richards'ın o işlerin dışında olduğunu anlamak zor değildir.
Yaşın ilerlemeye başladığında gençken geçirdiğin zamanın ne müthiş olduğunu anlamaya başlarsın. Bu bana sık sık olur. Gençken daha mutlusundur. Yeni çalışmaları beğenmez olursun, eskilerin havasını taşımadığını düşünürsün.....iggy pop
geriye kalan sadece toz artıklarıydı,yazlnız bir ülkenin çığlıklarıydı.olması gerekenden hep uzak,hep kanayan kaşlardı.hiç yaz olmadı burda ama yağmurda yağmadı,havanın burnu hep karaydı,
günler hep siyahtı...o.u
Tüm zamanların hiç kuşkusuz en büyük şarkıcılarından biri. Esas ismi Farokh Bulsara'dır. 5 Eylül 1946 Tanzanya doğumlu vokalist 13 yaşındayken ailesiyle İngiltere'ye taşındı ve o günden itibaren İngiltere müzik sahnesi hiç eskisi gibi olmadı! 1971'de Brian May, Roger Taylor ve John Deacon ile efsanevi grup Queen'i kuran Freddie glam rock tarzındaki kostümleriyle ve muhteşem sesiyle dikkatleri çekmişti. İlk defa bir rock şarkıcısı bir opera sanatçısıyla yarışabilecek ihtişamlı bir sese sahipti. Her albümde ve her şarkıda vokalini farklı biçimlerde kullanmasını bilen Freddie aynı zamanda eşi bulunmaz bir besteci ve şarkı sözü yazarıydı. Rock tarihinin en önemli şarkılarından biri olan Bohemian Rhapsody ve birçok Queen klasiğine imza atan Freddie 24 Kasım 1991'de AIDS hastalığına yenildi ve ardında birçok klasik albüm bırakarak aramızdan ayrıldı. Queen'in rekor rıkan tüm konserlerinin esas nedeni Freddie Mercury ve onun sahnedeki kimliğiydi. Gerçek hayatında son derece utangaç olan Freddie sahnede tam bir şovmendi. Mikrofonu tutuşu bile başlı başına bir olaydı. Günümüzdeki birçok vokaliste ilham perisi olan Freddie Mercury'in eşcinselliği de çok konuşuldu ama esas olan müziğiydi. Bu yüzden hala Show Must Go On'ın piyano tuşunu duyduğumuzda içimizden parça kopar ve onu özleriz.
blue jean...
Eğer mitolojik tanrılar rock müziği diriltmek ve dünyayı kurtarmak için yeryüzüne bir melek gönderdilerse bu kesinlikle Mick Jagger olmalı. The Beatles'ın iyi çocuk imajına karşıtlıkla fütursuzca bir kötü çocuk imajıyla dünyaya düşen Rolling Stones'un mimarı, yapay rock yıldızlarının panzehiri, rock'n'roll'un gerçek büyükbabası Mick Jagger. Şu yaşında hala daha zıpkın delikanlılar gibi oraya buraya koşturan, sımsıkı albümler yapan Jagger orck dünyasının IQ'su eny üksek yıldızı. Rolling Stones'u sponsorlu ilk müzik grubu yapan ve böylece müziğe ticaretle ilgili kavramlar kazandıran, Microsoft'a bestesini satan ilk o oldu. Ama Jagger'ın daha ölümcül özellikleri de var. Mesela cinsler arasındaki sert geçişleri yıkan ilk seks sembolü o oldu. Rolling Stones'un yeniyetmelik dönemlerinde gözüne sürme çekip dudağını kıpkırmızı boyamış, sahneye feminen giysilerle çıkmıştı. Bugün Brian Molko'yu, Ville Valo'yu katıp uzaktan hayranlık duyduğumuz 'beautiful boys in eyeliner' (sürmeli güzel erkekler) ekolünün Iggy Pop ve New York Dolls'dan önceki lideri oydu. Kendisi gibi has rock'n'roll ikonu olan Marianne Faithfull ile yaşadığı 'çalkantılı' ilişki ve Liv Tyler'ın annesi Bebe Buell'i keşfeden ikinci rock yıldızı olması (ilk Todd Rundgren) 1960'lardan bu yana güncelliğini kaybetmeyen bir kavram kattı meşhurların dünyasına: Groupie. 1985'te 'She's The Boss' albümüyle solo kariyerini başlatan Jagger aynı zamanda müzik tarihinin en sakat düetlerinden birine imza atmıştır David Bowie ile. Ve müzik ansiklopedilerinin kıyısında köşesinde kalmış bir bilgi: Beastie Boys'u ilk keşfeden Mick Jagger olmuştur. Babamız yaşındadır ama hala içimiz gider günümüz frontman'lerine nasıl poz verileceğini öğreten gençlik fotoğraflarına baktıkça.
blue jean..
Amerika'nın Ohio yöresinde Brian Warner olarak vaftiz edilen genç adam, müzik gazeteciliğinden vazgeçip ahbabı Scott Mitchell ile ilk grubunu kurduğunda Hristiyanlığın en yaygın söylencelerinden biri gerçeğe dönüyordu: Deccal dünyaya indi. Scott Mitchell'ın Daisy Berkowitz ve Brian Warner'ın da Marilyn Manson isimlerini aldıkları dönemde Amerika Birleşik Devletleri büyük rehavet içindeydi. Amerikan toplumundaki sukuneti bozmayan, artık sıradan sayılan cinayet, tecavüz, kitle katliamı gibi dramatik vukuatlar karşısında sözüm ona aktivistlerin bile sessiz kalışı hayret uyandırıyordu. Geçmişin muhalif rocker'ları çoktan Hollywood tepelerine yerleşmiş ve paraya para denmeyen bir yaşam biçiminin keyfini sürer olmuşlardı. Marilyn Manson'ın ilk çıkışı böyle bir dönemde gerçekleşti. 'Antichrist Superstar'ın ilk notalarının duyulmasıyla birlikte, suya sabuna dokunmayan, bırakın dünyanın geri kalan kısmında yaşanan vahşeti, kendi içlerindeki sapkınlığa bile dur demeye gücü olmayan Amerikan toplumu, tarihinde gördüğü en büyük tacize maruz kalıyordu. Seksten, uyuşturuculardan ve alternatif dinlerden bahseden Marilyn Manson bir anda en büyük toplum düşmanı haline gelmişti. Şöyle düşünün, iyi ve kötü sonradan öğrenilen kavramlardır. Bu kavramları bize öğreten yüce(!) müessese ise toplumun ta kendisidir. Ve toplum kendi kirli çamaşırları ortaya dökülmesin diye bütün kavramları olduğu gibi bu ikisini de çarpıtır. Mükemmel görsel tasarımı, gülümsemeyi zor beceren yüz hatları, ünlü 'alınan kaburgalar' efsanesi ve en nihayetinde insanları en büyük korkularıyla yüzleştiren müziğiyle Marilyn Manson, işte o toplumun yanlışlarını yüzüne vurmak için yeryüzüne gönderilmiş doğrucu bir melektir. Eğer inanmıyorsanız geçen on yılda şu yaşlı gezegende neler olup bittiğini bir hatırlayın ve şu sorumuza yanıt bulmaya çalışın: Çocuklara karşı işlenen suçlara, aile içi şiddete, çarpık eğitim sistemine, Amerika'nın savaş yanlısı politikasına, iyice cıvıklaşan televizyonlara, iki çift lafı bir araya getiremeyen yeni yıldızcıklara, NATO'nun yanlış kararlarına, köktendincilere en büyük ve en sıkı tepkiyi kim gösterdi?
blue jean...
evet sanatçı ama cinsel tercihi aklıma geldiğinde,hiçbir muhalif yanım olmasa da,söylediği şarkılarla tezat bi durum oluşturduğunu düşünürüm hep...evet saçma...ama böyle
başlı başına önemli bişe sayılabilecek kadar güzel bişe aslında..olaya iyimser tarafından bakarsan tabi...seni yormayan,hayatını zorlaştırmayan,germeyen,sıkmayan ve seni anlayabileceğini gösterebilen,o anlama sahip olan...
hayir ya simdiki programi da baya guzel biseye benziyo..ya da bu hatun ne yapsa oluyo.yoksa ben mi fazla seviyorum ne....
hayallerimin kadini bu ya...bayiliyorum sana...
Böylece bir kere daha boynunlayiz sayili yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye
Lâleli'den dünyaya dogru giden bir tramvaydayiz
Birden nasil oluyor sen yüregimi elliyorsun
Ama nasil oluyor sen yüregimi eller ellemez
Sevismek bir kere daha yürürlüge giriyor
Bütün kara parçalarinda
Afrika dahil
Aydinca düsünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayi bildigin kadar
Sayin Tanriya kalirsa seninle yatmak günah, daha neler
Bosunaymis gibi bunca uzamasi saçlarinin
Ben böyle canli saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayri bir kalp çarpiyor
Bütün kara parçalari için
Afrika dahil
Senin bir havan var beni asil saran o
Onunla daha bir degere biniyor soluk almak
Sabahlari aciktigi için hakli
Gününü kurtardi diye güzel
Birçok çiçek adlari gibi güzel
En taninmis kirmizilarla açan
Bütün kara parçalarinda
Afrika dahil
Birlikte misralar düsürüyoruz ama iyi ama kötü
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse degerlendiremez
Bir misra daha söylesek sanki her sey düzelecek
Iki adim daha atmiyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kursuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan aksama kadar kursuna diziyorlar
Bütün kara parçalarinda
Afrika dahil
Burda senin cesaretinden laf açmanin tam da sirasi
Kalanalik caddelerde hürlügün sarkisina katilirkenki
Padisah gibi cesaretti o, alimli degme kadinda yok
Aklima kadeh tutuslarin geliyor
Çiçek Pasajinda aksamüstleri
Asil yoksulluk ondan sonra basliyor
Bütün kara parçalarinda
Afrika hariç degil
catch me if you can den sonra oyunculuğunu bir daha gözden geçirdiğim,sonunda martin scorsese ile ile iki film birden çevirince tamam dedim iadam olmaya başladı..bikeresinde new york çetelerinin setinde,sete 10 dk geç gelmiş.ve scorsese çaycısına kadar herkesten özür dilemesini istemiş,o da okay demiş tabi..
sunay akın
09.04.2005 - 17:15Bilerek mi yanina
almadin giderken
basinin yastikta
biraktigi
cukuru
Guveniyordum
oysa ben sevgimize
vapur iskelesi
ya da tren istasyonundaki
saatin dogrulugu kadar
Beni senin gibi
bir de annem terketmisti
ki gobegimde durur
onun yoklugundan
bana kalan
cukur
.
Sunay Akin
.
yusuf hayaloğlu
09.04.2005 - 17:12Pencereden baktigimda görüyorum
Senin yüzün incir yapraginda
Senin ürkekligin duvar üstünde yürüyen
Bir kedinin kivrakliginda
Aynada dururken görüyorum
Kirmizi öpüsün sol yanagimda
Disimi firçalarken senin agzin
Serin sularin berrakliginda
Raki devrilmis masalarda yoklugun
Veya benden önce kalkip gitmisligin
Gece boyu dolandigim barlarda
Sarhoslara tekrarladigim adin
Balikçi kahvesinde, çorbacida, kenarlarda
Dökülmek istemiyorum hayir! ..
Çingene çiçekçiler habire yaltaklandiginda
Bilmedigim sorularin açtigi çukuru
Yalanlarla doldurmak istemiyorum
Seni kaybettim galiba
Iki tasin arasinda kaldim
Bu, benim hatam degildi
Seni ben çook geç tanidim
Derin acilar bahçivani
Yüregime ne ektin böyle...
Ask korkagini bagislar mi?
Söyle...
Aramak ne kötü herkeste seni
Her gözde bulup yanilmak seni
Ah turuncu rüyalar güzeli
Hem kendini yok ettin
Hem beni
Baska ne acitabilir içimi
Yasim kirki devirmisken
Seni böyle patavatsizca sevmisken
Ve, tam aynayi günese çevirmisken
Baska ne...
Seni vefasiz asklara birakiyorum
Yüzümü kirilan bardaklarda ara
Düsünme ben ne olurum
Sanirim bi daha onarilmaz
Incinen gururum
başak köklükaya
09.04.2005 - 17:04zeki demirkubuz imzalı iki filmde oynadıktan sonra keşfedildi bence,itiraf ve 3.sayfa da iki başrolü vardı..zeki'nin sineması oyunculuğuna çok şey kattı.yasakçı bir anlayışa sahip olmaması da aranılan aktris yaptı onu...ama ben ilk olarak aşk ve gurur dizisinde nejat işler le oynarken tanımıştım..daha sonra tekrar nejat la,benim çok sevdiğim türk filmlerinden mustafa hakkında herşey de oynadı ve filmografisini geliştirdi.
imge
07.04.2005 - 18:48Oryantalizm, 19. yüzyılda Doğu'nun cinselliğinin imgesel işgaliydi. Bugün işgal, sado-mazo aşamasına ulaştı...
iggy pop
07.04.2005 - 18:43Ben rock'n roll işine kurtulmek için girdim. Bu kendimi iyi hissetmemi sağladı. Lisedeki günlerimden birini anımsıyorum... Güzel bir bahar günüydü, camdan dışarı bakıyordum ve şunu farkettim; Eğer avukat olursam, bütün gün rahatsız bir şekilde oturacak, suratımda garip, yalak bir gülümseme, boynumda kızarıklık yapan sıkı bir kravat olacak, nefret ettiğim insanlarla konuşacaktım. Müzisyen olursam bunların hiç biri olmayacaktı. Bende istediğim yolda gittim ve özgürüm.
Eğer bir şarkının içinde iğrençlik yoksa, söylemeye bile değmez.
Rock'n 'roll'cu olmak için harika bir yöntem keşfetmiştim. Önce beni ebeveynlerimin giydirmesini kestim, sonrada duygusuz bir orospu çocuğu gibi davranmaya başladım.
İlke olarak s..'imin doğrultusunda giderim. Özgürlüğümü son noktaya kadar zorlarım. Ama aileme ve dostlarıma karşı yumusağımdır. Buna rağmen başkalarına kimi zaman piçlik ederim. Kendileri için çalıştığım insanlar dostlarım değildir. Buna rağmen dinleyicilerim farklıdır, neyim varsa onlara veriyorum. Ben rock'n roll içindeyim. Rock' n roll, alayı günlük yaşamın parçası gibi taşır... Aşağılayacak çok şey var ve ben bunu seviyorum.
İyi yoldaysam gidebildiğim kadar hız yaparım. Kafamı yorarım, düşünmeden edemem... Ne kadar çok düşünürsem okadar gereksinmem çıkar. Bana heyacan veren bir kitaptaki düşüncedir ya da daha önce hiç yapmadığım bir şeyi ve hiç görmediğim bir yere gitmektir. Oraya gerçekten gidip, oralı olacak mıyım? .. Tıpkı bu biçimde haritayı açıp, bir yeri örneğin İtalya'yı işaretlerim. Ardından şöyle bir düşünürüm, 'Evet, işte burası geldiğim yer' ya da 'İşte benim yerim'... Ve bir süre sonra kendimi oraya doğru yolda bulurum.
Rock'n roll'un içindeyim. Rock'n rol, sınırlanmıştır. Rock'n roll'u sınırlayan; insanların ona bakışıdır. Dışa ve öteye nasıl zorlanabileceğini görmüyorlar. Oysa herşeyi ve daha çoğunu kapsayabilir. Aynı ufak kırıntılara ve parçalara çekip indiriliyor her daim. Başladığımda müziğimi bu Allahın belası rock'nroll seyircisine sunuyordum. Rock'n roll'un nasıl olması gerektiği konusunda tek düşünceye sahiptiler. Chicago ile biten düşünceye. Beni dinlediler ve lanet ettiler, 'Bu Nedir! ' diye haykıdılar. Yani bir hayli şikayetçiydiler. İşte o zaman onlara birşeylar fırlatmak zorunda kaldım ve bu her bişeyi başlattı. Onların orada öylece oturmalarına izin veremezdim, bu çok önemliydi işte.
Ben çocukken Rolling Stones müziğine bayılırdım... Özellikle de gitarlı bölümlere. Müzik hakkında en yararlı bilgileri onların albüm kapaklarında yeralan şarkı sözlerini inceleyerek ögrendim. Benim ilahım da Keith Richards'dı. Çünkü o hep tutarlı oldu. Böyle pek insan bulamazsınız. Ayrıca solo albümleri Rolling Stones'ın diğer elemanlarınınkinden daha iyidir. Rolling Stones çuvalla para kazanan bir topluluk olarak görülebilir ama Keith Richards'ın o işlerin dışında olduğunu anlamak zor değildir.
Yaşın ilerlemeye başladığında gençken geçirdiğin zamanın ne müthiş olduğunu anlamaya başlarsın. Bu bana sık sık olur. Gençken daha mutlusundur. Yeni çalışmaları beğenmez olursun, eskilerin havasını taşımadığını düşünürsün.....iggy pop
aile
07.04.2005 - 18:42sonuçta..
aile olarak,,
filmlerde de,hayatta da
paylaşabileceğimiz hiçbişey yoktu...
olamazdı da...
olmadı da zaten..
baba
07.04.2005 - 18:40şu hayatta en çok babamı sevdim ben...
günlerin köpüğü
07.04.2005 - 18:38geriye kalan sadece toz artıklarıydı,yazlnız bir ülkenin çığlıklarıydı.olması gerekenden hep uzak,hep kanayan kaşlardı.hiç yaz olmadı burda ama yağmurda yağmadı,havanın burnu hep karaydı,
günler hep siyahtı...o.u
freddie mercury
07.04.2005 - 18:35Tüm zamanların hiç kuşkusuz en büyük şarkıcılarından biri. Esas ismi Farokh Bulsara'dır. 5 Eylül 1946 Tanzanya doğumlu vokalist 13 yaşındayken ailesiyle İngiltere'ye taşındı ve o günden itibaren İngiltere müzik sahnesi hiç eskisi gibi olmadı! 1971'de Brian May, Roger Taylor ve John Deacon ile efsanevi grup Queen'i kuran Freddie glam rock tarzındaki kostümleriyle ve muhteşem sesiyle dikkatleri çekmişti. İlk defa bir rock şarkıcısı bir opera sanatçısıyla yarışabilecek ihtişamlı bir sese sahipti. Her albümde ve her şarkıda vokalini farklı biçimlerde kullanmasını bilen Freddie aynı zamanda eşi bulunmaz bir besteci ve şarkı sözü yazarıydı. Rock tarihinin en önemli şarkılarından biri olan Bohemian Rhapsody ve birçok Queen klasiğine imza atan Freddie 24 Kasım 1991'de AIDS hastalığına yenildi ve ardında birçok klasik albüm bırakarak aramızdan ayrıldı. Queen'in rekor rıkan tüm konserlerinin esas nedeni Freddie Mercury ve onun sahnedeki kimliğiydi. Gerçek hayatında son derece utangaç olan Freddie sahnede tam bir şovmendi. Mikrofonu tutuşu bile başlı başına bir olaydı. Günümüzdeki birçok vokaliste ilham perisi olan Freddie Mercury'in eşcinselliği de çok konuşuldu ama esas olan müziğiydi. Bu yüzden hala Show Must Go On'ın piyano tuşunu duyduğumuzda içimizden parça kopar ve onu özleriz.
blue jean...
Rolling Stones
07.04.2005 - 18:33Eğer mitolojik tanrılar rock müziği diriltmek ve dünyayı kurtarmak için yeryüzüne bir melek gönderdilerse bu kesinlikle Mick Jagger olmalı. The Beatles'ın iyi çocuk imajına karşıtlıkla fütursuzca bir kötü çocuk imajıyla dünyaya düşen Rolling Stones'un mimarı, yapay rock yıldızlarının panzehiri, rock'n'roll'un gerçek büyükbabası Mick Jagger. Şu yaşında hala daha zıpkın delikanlılar gibi oraya buraya koşturan, sımsıkı albümler yapan Jagger orck dünyasının IQ'su eny üksek yıldızı. Rolling Stones'u sponsorlu ilk müzik grubu yapan ve böylece müziğe ticaretle ilgili kavramlar kazandıran, Microsoft'a bestesini satan ilk o oldu. Ama Jagger'ın daha ölümcül özellikleri de var. Mesela cinsler arasındaki sert geçişleri yıkan ilk seks sembolü o oldu. Rolling Stones'un yeniyetmelik dönemlerinde gözüne sürme çekip dudağını kıpkırmızı boyamış, sahneye feminen giysilerle çıkmıştı. Bugün Brian Molko'yu, Ville Valo'yu katıp uzaktan hayranlık duyduğumuz 'beautiful boys in eyeliner' (sürmeli güzel erkekler) ekolünün Iggy Pop ve New York Dolls'dan önceki lideri oydu. Kendisi gibi has rock'n'roll ikonu olan Marianne Faithfull ile yaşadığı 'çalkantılı' ilişki ve Liv Tyler'ın annesi Bebe Buell'i keşfeden ikinci rock yıldızı olması (ilk Todd Rundgren) 1960'lardan bu yana güncelliğini kaybetmeyen bir kavram kattı meşhurların dünyasına: Groupie. 1985'te 'She's The Boss' albümüyle solo kariyerini başlatan Jagger aynı zamanda müzik tarihinin en sakat düetlerinden birine imza atmıştır David Bowie ile. Ve müzik ansiklopedilerinin kıyısında köşesinde kalmış bir bilgi: Beastie Boys'u ilk keşfeden Mick Jagger olmuştur. Babamız yaşındadır ama hala içimiz gider günümüz frontman'lerine nasıl poz verileceğini öğreten gençlik fotoğraflarına baktıkça.
blue jean..
marilyn manson
07.04.2005 - 18:32Amerika'nın Ohio yöresinde Brian Warner olarak vaftiz edilen genç adam, müzik gazeteciliğinden vazgeçip ahbabı Scott Mitchell ile ilk grubunu kurduğunda Hristiyanlığın en yaygın söylencelerinden biri gerçeğe dönüyordu: Deccal dünyaya indi. Scott Mitchell'ın Daisy Berkowitz ve Brian Warner'ın da Marilyn Manson isimlerini aldıkları dönemde Amerika Birleşik Devletleri büyük rehavet içindeydi. Amerikan toplumundaki sukuneti bozmayan, artık sıradan sayılan cinayet, tecavüz, kitle katliamı gibi dramatik vukuatlar karşısında sözüm ona aktivistlerin bile sessiz kalışı hayret uyandırıyordu. Geçmişin muhalif rocker'ları çoktan Hollywood tepelerine yerleşmiş ve paraya para denmeyen bir yaşam biçiminin keyfini sürer olmuşlardı. Marilyn Manson'ın ilk çıkışı böyle bir dönemde gerçekleşti. 'Antichrist Superstar'ın ilk notalarının duyulmasıyla birlikte, suya sabuna dokunmayan, bırakın dünyanın geri kalan kısmında yaşanan vahşeti, kendi içlerindeki sapkınlığa bile dur demeye gücü olmayan Amerikan toplumu, tarihinde gördüğü en büyük tacize maruz kalıyordu. Seksten, uyuşturuculardan ve alternatif dinlerden bahseden Marilyn Manson bir anda en büyük toplum düşmanı haline gelmişti. Şöyle düşünün, iyi ve kötü sonradan öğrenilen kavramlardır. Bu kavramları bize öğreten yüce(!) müessese ise toplumun ta kendisidir. Ve toplum kendi kirli çamaşırları ortaya dökülmesin diye bütün kavramları olduğu gibi bu ikisini de çarpıtır. Mükemmel görsel tasarımı, gülümsemeyi zor beceren yüz hatları, ünlü 'alınan kaburgalar' efsanesi ve en nihayetinde insanları en büyük korkularıyla yüzleştiren müziğiyle Marilyn Manson, işte o toplumun yanlışlarını yüzüne vurmak için yeryüzüne gönderilmiş doğrucu bir melektir. Eğer inanmıyorsanız geçen on yılda şu yaşlı gezegende neler olup bittiğini bir hatırlayın ve şu sorumuza yanıt bulmaya çalışın: Çocuklara karşı işlenen suçlara, aile içi şiddete, çarpık eğitim sistemine, Amerika'nın savaş yanlısı politikasına, iyice cıvıklaşan televizyonlara, iki çift lafı bir araya getiremeyen yeni yıldızcıklara, NATO'nun yanlış kararlarına, köktendincilere en büyük ve en sıkı tepkiyi kim gösterdi?
blue jean...
doğru
07.04.2005 - 18:06Yalan söylüyorum, ama inan, doğru.
yalan
07.04.2005 - 18:06Yalan söylüyorum, ama inan, doğru.
zeki müren
07.04.2005 - 17:58evet sanatçı ama cinsel tercihi aklıma geldiğinde,hiçbir muhalif yanım olmasa da,söylediği şarkılarla tezat bi durum oluşturduğunu düşünürüm hep...evet saçma...ama böyle
ben
07.04.2005 - 17:52en nihayeti..olağandır....
deliliğe övgü
07.04.2005 - 17:47sarmadı beni...
yalan da olsa
07.04.2005 - 17:45yalan da olsa mutluyuz
ya bu bize yetiyor....
kürt müziği
07.04.2005 - 17:37herşeyi kategorize etmeyi neden severiz bilmiyorum...
kolay arkadaş
07.04.2005 - 17:36başlı başına önemli bişe sayılabilecek kadar güzel bişe aslında..olaya iyimser tarafından bakarsan tabi...seni yormayan,hayatını zorlaştırmayan,germeyen,sıkmayan ve seni anlayabileceğini gösterebilen,o anlama sahip olan...
yılmaz odabaşı
07.04.2005 - 17:32ilk olarak eylül defterlerini okumuştum,sonra hakikaten sevdim bu adamı,şiir sevmeme rağmen,anlattıkları,bilgisi,bakışı ipe sapa yarar şeylerdi...
yılmaz odabaşı
07.04.2005 - 17:31ne diyarbakır anladı beni ne de sen
oysa ne çok sevdim ikinizi de bilsen...
Sevim Gözay
05.04.2005 - 10:35hayir ya simdiki programi da baya guzel biseye benziyo..ya da bu hatun ne yapsa oluyo.yoksa ben mi fazla seviyorum ne....
hayallerimin kadini bu ya...bayiliyorum sana...
cemal süreya
05.04.2005 - 10:29Böylece bir kere daha boynunlayiz sayili yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye
Lâleli'den dünyaya dogru giden bir tramvaydayiz
Birden nasil oluyor sen yüregimi elliyorsun
Ama nasil oluyor sen yüregimi eller ellemez
Sevismek bir kere daha yürürlüge giriyor
Bütün kara parçalarinda
Afrika dahil
Aydinca düsünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayi bildigin kadar
Sayin Tanriya kalirsa seninle yatmak günah, daha neler
Bosunaymis gibi bunca uzamasi saçlarinin
Ben böyle canli saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayri bir kalp çarpiyor
Bütün kara parçalari için
Afrika dahil
Senin bir havan var beni asil saran o
Onunla daha bir degere biniyor soluk almak
Sabahlari aciktigi için hakli
Gününü kurtardi diye güzel
Birçok çiçek adlari gibi güzel
En taninmis kirmizilarla açan
Bütün kara parçalarinda
Afrika dahil
Birlikte misralar düsürüyoruz ama iyi ama kötü
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse degerlendiremez
Bir misra daha söylesek sanki her sey düzelecek
Iki adim daha atmiyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kursuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan aksama kadar kursuna diziyorlar
Bütün kara parçalarinda
Afrika dahil
Burda senin cesaretinden laf açmanin tam da sirasi
Kalanalik caddelerde hürlügün sarkisina katilirkenki
Padisah gibi cesaretti o, alimli degme kadinda yok
Aklima kadeh tutuslarin geliyor
Çiçek Pasajinda aksamüstleri
Asil yoksulluk ondan sonra basliyor
Bütün kara parçalarinda
Afrika hariç degil
Leonardo Di Caprio
01.04.2005 - 21:46catch me if you can den sonra oyunculuğunu bir daha gözden geçirdiğim,sonunda martin scorsese ile ile iki film birden çevirince tamam dedim iadam olmaya başladı..bikeresinde new york çetelerinin setinde,sete 10 dk geç gelmiş.ve scorsese çaycısına kadar herkesten özür dilemesini istemiş,o da okay demiş tabi..
Toplam 672 mesaj bulundu