Efendim, zembillî hikmet efendi’den bir bahis nakledeceğim izniniz ilen…
Vakta ki,ferrarisini satan bilgeden ferrariyi satın alanların ekseriyetlen hanım doğum ve cinekoloji ilim dalı tahsil edenler idir. Bu pek müstesna meslektaşlarım vazifelerini hakkîylen yapan insan gürûhundan idir. Haliylen ziyadesiyle kazanmayı mübah gördüğümüz müstesna şahsiyyetler piyangodan vü ganyan-ı attan ikramiyye kazanandan sonra en çok kazananlar idir mübarek vatanımızda… Hak teâla gelirlerini artıra, geçimlerini kolaylaştıra…
Efendim muhtemeldir ki ferrarilerine LPG taktırmayanlar da bu mübarek insanlar ola…
Saygı ilen…
Sulukulelizâde Ahmet Mithat mûsûkî ile söyleşi… Buyurdu ki:
Gacilerim şoparlarım talebelerim... İmdi biraznan yöresel takılabilirim
Bugünkü ders-i musukimizde bendenizin gözümün nuru, evimin gururu “darbuka”dan bais edeceğiz inşaalla…darbukamızı ilk yapanın Afrika’n memleketlerinde yaşayan izencilerden bir zat-ı mübarek olduğunu düşünmekteyim.el’asıl bendeniz den güneşten yana biraz kavruk biraznan da esmerim…
Erneyse dersimize dönelim darbukanın eyisi geçi derisinden yapılır. Gerilir bakılır “düm-tek” sesini aeng ilen veriyorsa ne alâ. Sonrasında maalleye çıkılır, sokaklar dolaşılırkene peşine takılan insan adedince darbukamız derecelendirilir. Darbukanın en eyisi peşine tüm maalleyi dökenidir. Başından üstünden para saçılanı ise ziyadesiyle makbûldur. Demektir ki emi çalan maaretli emi darbuka eyi seslidir.
Velasılı şu besteyi talim edelim talebelerim şoparlarım gacilerim…
Bir\dal-da\i-ki\ki-raz\bir-i\al\bir-i\be-yaz
Düm\düm-tek\düm-tek\düm-tek\düm-tek\düm\düm-tek\düm-tek
Sal-la-sa-na\sal-la-sa-na\men-di-li-ni\ak-şam\ol-du\gön-der-se-ne\sev-di-gi-mi
Düm-düm-tek-tek\düm-düm-tek-tek\düm-düm-düm-tek\düm-tek\düm-tek-düm-tek\düm-tek-tek-düm
Eywalla…
Bugünlük dersimizi bitirdik efendim
Adi kalın sağlıcakla…
Efendim…
Yokluğumuzda tarûmâr edilmiş literatûr-î tıbbîmiz…
Ney ise hemen geldiğimizi belli edelim...
Efendim; hipokondriyazis hastalığına tutulmuş kişidir. Bu muayyen insan grubu elinde hastalıklarının emmârelerini bir bir not ettikleri bir liste ilen dolaşırlar. Evvelinde ziyadesiylen tabibe gidip şîfa aradıklarından devâsa bir dosya yığarlar önümüze. “yarım tabib candan; yarım hoca imândan” düstûrundan hareketlen efendim bendeniz hipokondriyazisin hipertroidiylen karışmayacağına eminim bi-iznillah. Şöyle ki bir nabza bakılır 120 ve üzeri sayılır ise, nabza bakılır iken dokunulan deri nemli ve ısıcak ise,ve ölçülen basınc-ı kanımızın sistolik ve dahi diastolik arasındaki farkı ziyadesiylen fazla ise gudde-yi tiroitde büyüme hasıl olmamış ise fuzûlî TFT bakmaya ve devlet-i aliyyenin sırtına binmeye ve hastayı da bindirmeye gerk yoktur efendi… kaçınıla… sakınıla…
Saygı ilen…
zembillî hikmet efendi
kadınların kendisine hayran olduğuna inandıım
bütün erkeklerin tek rakibi olduunu düşündüüm yemekçi efendi...
hakkını yememek lazım sempatik, sevimli ayrıca şişman deil.
'Eyvah ner yer, ne yar kaldı!
Gönlüm dolu ah-ü zar kaldı.
Şimdi buradaydı, gitti elden,
Gitti ebed'e gelip ezel'den
Ben gittim o haksar kaldı;
Bir kuşede tarmar kaldı
Baki o enis-i dilden, eyvah,
Beyrutta bir mezar kaldı.'
efendim üstad zembillî hikmet efendi buyuruyor ki...
moron diye bir tıbbî lafız henüz peyda olmamıştır.amma velakin moron moron ortalıkda dolaşan müsvedde-i ulemanın münasip bir dayak sonrasında en az 10 adedinin derlenip toplandığı kalabalıktır,yığındır.efendim akıllı olanın ırak olması mükellefiyeti mevcuttur.hasılı moron katliamı ise vacibidir...naçizane bir tavsiyyemiz olacak efendi:evvel us,ahir tekdir; moronların idrakinden şüphe edilmez hakkı direk kötektir ila ahir...
zembillî hikmet efendi
Oğul, altın bileziğe tamah edip medresede dirsek çürütüp molla olmak, nalbantların yanında it gibi çalışıp at tamircisi olmak hevesiyle yüce Allah'ın sana emânet ettiği vücûdu zaif kılma! Oğul, bil ki insanoğlu altın bilezik sâhibi oldukta altın bilekli olmamaklığın yeisine düşer.
Sulukulelizâde Ahmet Mithat mûsûkî ile söyleşi…
İmdi, telli çalgılardan saz ve bağlamadan bahsedeceğiz inşalla dersimiz itibariyle. Âşıklarımızın elinden düşürmediği atıştıkları, ozanlarımızın yanık sesine şeâdet eden tellerin sapına bağlandığı bir alettir bağlama. Bağlamanın elektrik bağlananına da saz denir zikreylemiş idik. Mair parmaklariyle sazın telleri üzerinde tezene oynatana ise ne denir evladlarım?
Evet, “sazan”denir ki bunların sanat musikisine gönül verenine ise “sazende” denir.
Talebelerim… sazanlarımızın aşıklarımızın aşık atışmalarımızın en güzel örneği arzu ile Kamber atışmasıdır. Ne azindir, ne târâjiktir bu öykü cümleniz bilirsiniz.Arzu ile Kamber kardeş gibin büyürken Arzu aşık olur ağabeyine. Anladığınız gibin Arzu sarımtırak bir kızdır. Kamber ise neredeyse benim kadar yakışıklıdır. Tamininiz üzre saz kamberindir. Kamber söyledikçe Arzu sazı elinden çekip alır biraz o söyler,biraz kamber. İkisi de birbirini pâyeler. Ortalık düğün yeri gibin olur. Ve yine anladığınız gibin “kambersiz düğün olmaz”lafz-ı şerifi de buradan gelmektedir.
Talebelerim bir türküyle tatbik eyleyelim dersimizi:
“sal-la \yarim \mendilini\,çok özledim \güzel ellerini
dııın-gıır\ dıngır\dın-dın-dın-gır\dın-dın-dın-gır\dın-dın-dın-gır-gır
adi \yine \söyle \sevdiğimi \erkezi \kıskandır…”
dın-gır\dın-gır\dın-dın\dın-gır-gıır\dın-dın-gıır\dıın-gıır-dıngır
……………………………………………………………………..
akşamlık talimimiz bu kadardı sabîler
oşkalınız…
bana kırmızı birşeyi çağrıştırıyor. yemeklere konur hani... evet evet salça...
bir de kuzenim babannesine kızdığında 'tat karısı' diye bağırırdı:s
eski türkçemizde düşman, yaban anlamına geldiğini daha sonra keşfettim.
keşfetmeden önce de 'cadı karı' gibi bi anlama geldiğini düşünürdüm. o yüzden veledi 'bağa bak olm ağzına biber sürerim' şeklinde tehdit ederdim
bir bölümü çöller altında bir bölümü göller altında kalıyor kimi zaman ülkemin.(ehl-i keyif olduğumdan -tebama hiç danışmadan tabii ki-çölleri ve gölleri birlikte ya da ayrı ayrı çağırabiliyorum)
çöl basmasını çok seviyorum ayda bir kez mutlaka ülkeme çölbastı getiriyorum.zira çölü çağırınca promosyon olarak mecnûn da geliyor.zat-ı şahanem onu izlerken çok mütebessim oluyor.
tahtımı gölbastı istediğimde göle getirtiyorum.göle kadar beni yaz, kış, ilkbahar, sonbahar eyaletlerinden, daha dün annelerinin kucağındayken tutup saçlarından sürükleyerek Lâbidimo'ya (sarayım) kapattığım kızlar taşıyor.
yaz'ın kulakları kiraz tartan kızı sağında ilkbahar'ın pembe yanaklı çimen gözlü kızı ise solunda oluyor tahterevanın.kış ve sonbahar ise gözümün görmediği herhangi biryerde olabilirler.
nihâyet göle vardığımızda bizi yunuslar gibi suda sıçrayan gölkızları karşılıyor.birbirinden güzel tabii.dilber dudağı yapılsın diye dudaklarını koparttırdığım yaşı artık 18 i geçip yaşlı kadınlar kervanına katılmış olan Perâyeye dönüp külbastıları istiyorum.
külbastıları gölde oynaşan gölkızlarına atıp memnun ediyorum.tahtıma oturup beni göl içinde bütün gün gezdirmelerini istiyorum.
Oğul, güneşin yakıcılığına, rüzgârın savuruculuğuna, selin sürükleyiciliğine sabret! Hayatın basit cilvelerine göğüs ger, eger ki kuyuya atılan yusuf gibi, sessizce tenhâda acı çeken eyyûb gibi, nimetlerle sınanan süleyman gibi umduğuna nâil olmak dilersen...
efendim beşerüstü hasletlerimizi bir yana tevazu ilen koyarsak geriye stresimiz gerginliğimiz gibi gayet beşeri hasletlerimiz kalıyor.tahminiz üzre onu da nedire emanet edip gitmedeyiz...
'geçimsizim bugünlerde,kimsesizim bu yerlerde,değersizim bu ellerde...'diyerekten içimizi dağlayaraktan ve tüm izimleri peşi sıra sürükleyerekten geçip gidivermekte candan hatun...saygı ilen selamlarım...
hasılı mevzumuza dönelim...efendim bugün kime değinsek hangi mikrobu elekten sopadan geçirsek veyahut da kimin tavuğunu kümesten sürdürsek diye kara kara düşünüp siz hayranlarıma çaktırmamaya çalışırken....bugün hikmetimiz terkeyledi bizi...pek mi dokundurduk iğnemizi...mesnevi den halimize şöyle bir hikmet yaraşır:eşekten şeker esirgenmez amma eşek yaradılışı bakımından otu beğenir...
saygı ilen...
efendim söylemedn geçemeyeceğim nedendir niyedir bunu fizanlı necip kadar zembilli hikmet efendi de bilmektedir; insan bu final dönemlerinde daha bir düşüyor kitapların içine kitap dediysem ders dışı kitapların efendim...değil mi
es-selam...
atv dizileri
23.12.2008 - 22:59avrupa yakası
elveda rumeli
hatırla sevgili
zorla tutturulmaya çalışılan diğerleri...
aforizmalar
22.12.2008 - 23:08Ey oğul,
Babam yaşına geldin ise intâret denen icad-i iblîsden uzak durasın, eğer ki durmaz isen saçını başını yolup yoldurmayasın…
Fizanlı Necip
Ferrari'sini Satan Bilge
22.12.2008 - 21:58Efendim, zembillî hikmet efendi’den bir bahis nakledeceğim izniniz ilen…
Vakta ki,ferrarisini satan bilgeden ferrariyi satın alanların ekseriyetlen hanım doğum ve cinekoloji ilim dalı tahsil edenler idir. Bu pek müstesna meslektaşlarım vazifelerini hakkîylen yapan insan gürûhundan idir. Haliylen ziyadesiyle kazanmayı mübah gördüğümüz müstesna şahsiyyetler piyangodan vü ganyan-ı attan ikramiyye kazanandan sonra en çok kazananlar idir mübarek vatanımızda… Hak teâla gelirlerini artıra, geçimlerini kolaylaştıra…
Efendim muhtemeldir ki ferrarilerine LPG taktırmayanlar da bu mübarek insanlar ola…
Saygı ilen…
söyleşi
22.12.2008 - 21:42Sulukulelizâde Ahmet Mithat mûsûkî ile söyleşi… Buyurdu ki:
Gacilerim şoparlarım talebelerim... İmdi biraznan yöresel takılabilirim
Bugünkü ders-i musukimizde bendenizin gözümün nuru, evimin gururu “darbuka”dan bais edeceğiz inşaalla…darbukamızı ilk yapanın Afrika’n memleketlerinde yaşayan izencilerden bir zat-ı mübarek olduğunu düşünmekteyim.el’asıl bendeniz den güneşten yana biraz kavruk biraznan da esmerim…
Erneyse dersimize dönelim darbukanın eyisi geçi derisinden yapılır. Gerilir bakılır “düm-tek” sesini aeng ilen veriyorsa ne alâ. Sonrasında maalleye çıkılır, sokaklar dolaşılırkene peşine takılan insan adedince darbukamız derecelendirilir. Darbukanın en eyisi peşine tüm maalleyi dökenidir. Başından üstünden para saçılanı ise ziyadesiyle makbûldur. Demektir ki emi çalan maaretli emi darbuka eyi seslidir.
Velasılı şu besteyi talim edelim talebelerim şoparlarım gacilerim…
Bir\dal-da\i-ki\ki-raz\bir-i\al\bir-i\be-yaz
Düm\düm-tek\düm-tek\düm-tek\düm-tek\düm\düm-tek\düm-tek
Sal-la-sa-na\sal-la-sa-na\men-di-li-ni\ak-şam\ol-du\gön-der-se-ne\sev-di-gi-mi
Düm-düm-tek-tek\düm-düm-tek-tek\düm-düm-düm-tek\düm-tek\düm-tek-düm-tek\düm-tek-tek-düm
Eywalla…
Bugünlük dersimizi bitirdik efendim
Adi kalın sağlıcakla…
HİPOKONDİRİYAK
22.12.2008 - 21:16Efendim…
Yokluğumuzda tarûmâr edilmiş literatûr-î tıbbîmiz…
Ney ise hemen geldiğimizi belli edelim...
Efendim; hipokondriyazis hastalığına tutulmuş kişidir. Bu muayyen insan grubu elinde hastalıklarının emmârelerini bir bir not ettikleri bir liste ilen dolaşırlar. Evvelinde ziyadesiylen tabibe gidip şîfa aradıklarından devâsa bir dosya yığarlar önümüze. “yarım tabib candan; yarım hoca imândan” düstûrundan hareketlen efendim bendeniz hipokondriyazisin hipertroidiylen karışmayacağına eminim bi-iznillah. Şöyle ki bir nabza bakılır 120 ve üzeri sayılır ise, nabza bakılır iken dokunulan deri nemli ve ısıcak ise,ve ölçülen basınc-ı kanımızın sistolik ve dahi diastolik arasındaki farkı ziyadesiylen fazla ise gudde-yi tiroitde büyüme hasıl olmamış ise fuzûlî TFT bakmaya ve devlet-i aliyyenin sırtına binmeye ve hastayı da bindirmeye gerk yoktur efendi… kaçınıla… sakınıla…
Saygı ilen…
zembillî hikmet efendi
Oktay Usta
22.12.2008 - 09:35kadınların kendisine hayran olduğuna inandıım
bütün erkeklerin tek rakibi olduunu düşündüüm yemekçi efendi...
hakkını yememek lazım sempatik, sevimli ayrıca şişman deil.
pena
22.12.2008 - 09:28Güzeldir pek tabii fakat ben sazıma şirk koşmak istemem.Parmaklarımla bulurum nağmemi.
bknz:tezene
bknz:mızrap
istanbul
22.12.2008 - 09:23Yeni bir aşka dönüştün sanırım
bilmiyorum sana mı içindekine mi aşığım
irfan
22.12.2008 - 09:21Gerçekleri, düşünerek, aklederek, keşfederek,esinlenerek bilmektir. Allah vergisidir. Varsa vardır, yoksa yoktur.
İrfanın zıddı inkardır.
istanbul
22.12.2008 - 09:06'hep halkının etvarı pesendide vü makbul
derler ki biraz dilberi bi-mihr ü vefadır'
Ağıt
22.12.2008 - 09:01'Eyvah ner yer, ne yar kaldı!
Gönlüm dolu ah-ü zar kaldı.
Şimdi buradaydı, gitti elden,
Gitti ebed'e gelip ezel'den
Ben gittim o haksar kaldı;
Bir kuşede tarmar kaldı
Baki o enis-i dilden, eyvah,
Beyrutta bir mezar kaldı.'
aldanmak
22.12.2008 - 08:57'İnan Haluk ezeli bir şifadır aldanmak'
Moron
20.12.2008 - 21:48efendim üstad zembillî hikmet efendi buyuruyor ki...
moron diye bir tıbbî lafız henüz peyda olmamıştır.amma velakin moron moron ortalıkda dolaşan müsvedde-i ulemanın münasip bir dayak sonrasında en az 10 adedinin derlenip toplandığı kalabalıktır,yığındır.efendim akıllı olanın ırak olması mükellefiyeti mevcuttur.hasılı moron katliamı ise vacibidir...naçizane bir tavsiyyemiz olacak efendi:evvel us,ahir tekdir; moronların idrakinden şüphe edilmez hakkı direk kötektir ila ahir...
zembillî hikmet efendi
aforizmalar
20.12.2008 - 21:37Oğul, altın bileziğe tamah edip medresede dirsek çürütüp molla olmak, nalbantların yanında it gibi çalışıp at tamircisi olmak hevesiyle yüce Allah'ın sana emânet ettiği vücûdu zaif kılma! Oğul, bil ki insanoğlu altın bilezik sâhibi oldukta altın bilekli olmamaklığın yeisine düşer.
Fizanlı Necip
a.g.e:cilt 3. bâb 13 sf. 103
söyleşi
20.12.2008 - 21:27Sulukulelizâde Ahmet Mithat mûsûkî ile söyleşi…
İmdi, telli çalgılardan saz ve bağlamadan bahsedeceğiz inşalla dersimiz itibariyle. Âşıklarımızın elinden düşürmediği atıştıkları, ozanlarımızın yanık sesine şeâdet eden tellerin sapına bağlandığı bir alettir bağlama. Bağlamanın elektrik bağlananına da saz denir zikreylemiş idik. Mair parmaklariyle sazın telleri üzerinde tezene oynatana ise ne denir evladlarım?
Evet, “sazan”denir ki bunların sanat musikisine gönül verenine ise “sazende” denir.
Talebelerim… sazanlarımızın aşıklarımızın aşık atışmalarımızın en güzel örneği arzu ile Kamber atışmasıdır. Ne azindir, ne târâjiktir bu öykü cümleniz bilirsiniz.Arzu ile Kamber kardeş gibin büyürken Arzu aşık olur ağabeyine. Anladığınız gibin Arzu sarımtırak bir kızdır. Kamber ise neredeyse benim kadar yakışıklıdır. Tamininiz üzre saz kamberindir. Kamber söyledikçe Arzu sazı elinden çekip alır biraz o söyler,biraz kamber. İkisi de birbirini pâyeler. Ortalık düğün yeri gibin olur. Ve yine anladığınız gibin “kambersiz düğün olmaz”lafz-ı şerifi de buradan gelmektedir.
Talebelerim bir türküyle tatbik eyleyelim dersimizi:
“sal-la \yarim \mendilini\,çok özledim \güzel ellerini
dııın-gıır\ dıngır\dın-dın-dın-gır\dın-dın-dın-gır\dın-dın-dın-gır-gır
adi \yine \söyle \sevdiğimi \erkezi \kıskandır…”
dın-gır\dın-gır\dın-dın\dın-gır-gıır\dın-dın-gıır\dıın-gıır-dıngır
……………………………………………………………………..
akşamlık talimimiz bu kadardı sabîler
oşkalınız…
lüks
20.12.2008 - 21:15Başta dünyaya gelmek olmak üzere her şey bir lüks'müş. Öyle diyor pavese...
aforizmalar
20.12.2008 - 21:12Ey oğul! Atı altından olanın tahtı gümüşten olur, atı gümüşten olanın bahtı cümbüşten olur. Bahtı cümbüşten olanın derisi kömüşten olur.
Fizanlı Necip
dipnot:
f'ârazî, cilt 2 sf:234
tat
20.12.2008 - 20:56bana kırmızı birşeyi çağrıştırıyor. yemeklere konur hani... evet evet salça...
bir de kuzenim babannesine kızdığında 'tat karısı' diye bağırırdı:s
eski türkçemizde düşman, yaban anlamına geldiğini daha sonra keşfettim.
keşfetmeden önce de 'cadı karı' gibi bi anlama geldiğini düşünürdüm. o yüzden veledi 'bağa bak olm ağzına biber sürerim' şeklinde tehdit ederdim
aldatmayan erkek
20.12.2008 - 20:40Aldatmayan bir kadını hak eden erkektir.
aforizmalar
19.12.2008 - 17:14Ey oğul,ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz; karga kuşuna keklik takılmaz.Yani ki alemde her bir şey dengi dengine.Haddini bil,olmadı deyu depinme!
Fizanlı Necip
hayal
18.12.2008 - 20:15bir bölümü çöller altında bir bölümü göller altında kalıyor kimi zaman ülkemin.(ehl-i keyif olduğumdan -tebama hiç danışmadan tabii ki-çölleri ve gölleri birlikte ya da ayrı ayrı çağırabiliyorum)
çöl basmasını çok seviyorum ayda bir kez mutlaka ülkeme çölbastı getiriyorum.zira çölü çağırınca promosyon olarak mecnûn da geliyor.zat-ı şahanem onu izlerken çok mütebessim oluyor.
tahtımı gölbastı istediğimde göle getirtiyorum.göle kadar beni yaz, kış, ilkbahar, sonbahar eyaletlerinden, daha dün annelerinin kucağındayken tutup saçlarından sürükleyerek Lâbidimo'ya (sarayım) kapattığım kızlar taşıyor.
yaz'ın kulakları kiraz tartan kızı sağında ilkbahar'ın pembe yanaklı çimen gözlü kızı ise solunda oluyor tahterevanın.kış ve sonbahar ise gözümün görmediği herhangi biryerde olabilirler.
nihâyet göle vardığımızda bizi yunuslar gibi suda sıçrayan gölkızları karşılıyor.birbirinden güzel tabii.dilber dudağı yapılsın diye dudaklarını koparttırdığım yaşı artık 18 i geçip yaşlı kadınlar kervanına katılmış olan Perâyeye dönüp külbastıları istiyorum.
külbastıları gölde oynaşan gölkızlarına atıp memnun ediyorum.tahtıma oturup beni göl içinde bütün gün gezdirmelerini istiyorum.
zavallı
18.12.2008 - 19:54Bknz: Tezgâhtar Nebahat
aforizmalar
18.12.2008 - 10:06Oğul, güneşin yakıcılığına, rüzgârın savuruculuğuna, selin sürükleyiciliğine sabret! Hayatın basit cilvelerine göğüs ger, eger ki kuyuya atılan yusuf gibi, sessizce tenhâda acı çeken eyyûb gibi, nimetlerle sınanan süleyman gibi umduğuna nâil olmak dilersen...
stres
17.12.2008 - 21:04efendim beşerüstü hasletlerimizi bir yana tevazu ilen koyarsak geriye stresimiz gerginliğimiz gibi gayet beşeri hasletlerimiz kalıyor.tahminiz üzre onu da nedire emanet edip gitmedeyiz...
'geçimsizim bugünlerde,kimsesizim bu yerlerde,değersizim bu ellerde...'diyerekten içimizi dağlayaraktan ve tüm izimleri peşi sıra sürükleyerekten geçip gidivermekte candan hatun...saygı ilen selamlarım...
hasılı mevzumuza dönelim...efendim bugün kime değinsek hangi mikrobu elekten sopadan geçirsek veyahut da kimin tavuğunu kümesten sürdürsek diye kara kara düşünüp siz hayranlarıma çaktırmamaya çalışırken....bugün hikmetimiz terkeyledi bizi...pek mi dokundurduk iğnemizi...mesnevi den halimize şöyle bir hikmet yaraşır:eşekten şeker esirgenmez amma eşek yaradılışı bakımından otu beğenir...
saygı ilen...
efendim söylemedn geçemeyeceğim nedendir niyedir bunu fizanlı necip kadar zembilli hikmet efendi de bilmektedir; insan bu final dönemlerinde daha bir düşüyor kitapların içine kitap dediysem ders dışı kitapların efendim...değil mi
es-selam...
Toplam 1020 mesaj bulundu