Beste Negâr Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Anto ...

  • endorfin

    19.02.2009 - 15:46

    Halk arasında mutluluk hormonu veyahut doğal ağrı kesici, doğal uyuşturucu olarak bilinir.. lâkin, endorfin hormonu sadece ağrı hissini azaltması ve bir darbe, yaralanma sonucu acıyı ileten sinyalleri nötralize etmesi neticesinde hissedilen acıyı en aza indirgemesi dışında; uykusuzluk durumunda, depresyonlarda, stres, heyecan, sevinç ve dahi aşırı mutluluk hallerinde de salgılanan bir hormondur…

    aşık olunduğunda bol miktarda salgılanan hormondur, zirâ kalbi pek bir rahatlatan hormondur diye ezber edilmiştir.. vücut için gerekli ve dahi yararlıdır diye bilinir; periferik vasküler direnci düşürdüğünden kalbe iyi geldiği düşünülür lâkin bu yönü henüz ıspatlanmamıştır efendim.. tamam, endorfin hormonu sinir hücrelerini uyuşturarak ağrıyı, acıyı kamufle eder, sızıyı bertaraf eder lâkin kalbe iyi gelir denildiyse, bakmayınız efendim öyle de kalleş bir hormondur ki; yürek sızınızı dindirmek konusunda hiçbir işe yaramaz ;)

    yani efendim, sık sık aşık olmak yerine; siz, düzenli spor ve de her gün egzersiz yaparak, olumlu düşünerek, gülümseyerek endorfin üretiminizi fazlalaştırabilirsiniz…

  • başarı

    19.02.2009 - 15:42

    teferruatlarda gizlidir..

  • şu an ne dinliyorum

    19.02.2009 - 15:36

    bir kara kaşa, bir kara göze
    sad pâre oldu yüreğum
    bülbül-ü şeydâm yanar canum
    kan döker çeşm-i giryânum
    desem bî-vefâ bülbül
    ol güle canefşân aşık
    acep olur mu olmaz mu
    oy ölem ben

    efendim, âh-ü vâveylâ ilen

  • osteoporoz

    19.02.2009 - 15:35

    osteo: kemik
    poroz:delikli

    kemik erimesi diye bilinir.. osteoporoz, kemiğin gözeneklerinin artması sonucu kemiğin süngerleşmesi ve kırılganlığının artmasıdır.... bir başka ifade ile; gerekli kalsiyumun depolanmamasıdır..

  • ıhlamur

    19.02.2009 - 15:32

    efendim, tıbbi çayı en doğru şekilde hazırlanarak içilir ise soğuk algınlığına karşı oldukça etkilidir.. ve fakat halk arasında yanlış bilinen bir şey vardır.. şöyle ki; ıhlamur yeşil yaprakları ile beraber kaynatılarak içilir herkesçe.. oysa ıhlamur kaynatılmaz ve yeşil yaprakları değil sadece çiçeği kullanılmalıdır.. ıhlamur ağacı üzerindeki çiçekler alınıp kurutulur ve dövülmek sureti ile üzerine sıcak su eklenir ve biraz demlendikten sonra içilir.. yeşil yaprakları ile kaynatılan ıhlamur etkili değildir; ıhlamurdan beklenen fayda ve etken madde sadece çiçeğindedir..

    efendim, ıhlamur çiçeğinin ihtivâ ettiği yumuşatıcı etkisindeki madde sindirim sistemindeki bozukluklarında işe yarar ve ayrıca soğuk algınlığındaki tahrişi azaltır.. kokusundaki etken madde ise sakinleştiricidir.. terletici niteliğindeki etken madde ise vücudu ısıtmak sureti ile soğuk algınlığına iyi geldiğinden, şu soğuk geçen kış günlerinde vazgeçilmez nitelikte bir bitkidir..

    şimdi, beste derhal bir fincan hazırlar ve içer...

    şifâ ilen..

  • adaçayı

    19.02.2009 - 15:28

    çok güçlü antiseptik özelliği olmasından dolayı soğuk algınlığına iyi gelir, sindirimi kolaylaştırır ve ayrıca sakinleştirici özelliği vardır.. efendim kaynatmayınız, üzerine sıcak su ekleyip biraz demlendikten sonra süzüp içiniz..

  • çay ve sigara

    19.02.2009 - 15:25

    şuan biraz dinleniyorken fena olmazdı.. lâkin soğuk almışız.. hem, her çay içilmez efendim; ben çaya çay demem içinde bergamot ve kaçak çay yok ise...

    kalsın efendim kalsın, bitki çaylarına başvurmalı..

  • şu an ne dinliyorum

    16.02.2009 - 00:40

    hepsi tercihimdir, buyurunuz efendim;

    niye çattın kaşlarını - tülay özer

    niye çattın kaşlarını - sibel pamuk

    niye çattın kaşlarını - selda bağcan

    Niye çattın kaşlarını
    Bilmiyom yar suçlarımı
    Ölürsem ben saçlarını
    Yolma gayri yolma leyli leyli

    Ben yandım aşkın narına
    Meyletmem dünya malına
    Ölürsem ben mezarıma
    Gelme gayri gelme leyli leyli

    Bir garibim düştüm dile
    Gerçeklerde olmaz hile
    Zalımlar elinden bile
    Alma beni alma leyli leyli
    .....

    âh ilen..

  • aforizmalar

    16.02.2009 - 00:14

    Ey fânî, ne istediğini bil.. karamsar ve dalgın olma! .. unutma ki, karamsarlığın ve kararsızlığın verdiği dalgınlığa mülâkî olan kişi yaşayan müteharrik ölüden farksızdır... ey fânî, unutma ki; ne istediğini bilmeyen karamsarlar ve dahi kararsızlar hiçbir düşünceye mâlik olamayanlardır; fikirleri yoktur.. ey fânî, fikirler ateştir, fikrini içine hapseyleme; fikrini içinde örtüleyip söndürme! ! .. kararsızlık içte yaşanan bir muhalefet oyunudur, fikrini söylememek sanma ki gururdandır; bu ancak kalbin müdafaasıdır.. saklama fikrini ey fânî; kalbinin sana ceza vermesine engel ol! ! ..

    Bestenegâr-i azîmü’ş-şân

  • nahvet

    16.02.2009 - 00:11

    kibir, böbürlenme..

    efendim, nahvetfürûşlardan sakınıla der beste… zirâ, kibir kompleksli hâllerin tezâhürü neticesinde oluşan bir çeşit ruh hastalığı olup, tevazûdan bîhaber olan bu kişilerin tedaviyi reddetmekle beraber ve zaten tedavileri de mümkün olmaz..

    Mütevâziliği kendine şiâr edinenlere selâm ola…

  • anlatım bozukluğu

    16.02.2009 - 00:09

    efendim, terimi ‘yanlış bir hata yapmaktır’ şeklinde tanımlamak mantık hatası olup, aynı zamanda da terim ile müsemma bir anlatım bozukluğu ve yanlışlık içermektedir.. kısaca mantık ilkesine aykırı bir tanımlama olmasından mütevellit, tanımlayanın tehditine rağmen resmen ikâz ediyorum..

    ricâ ediyorum bir bknz: dayak yersem ağlarım, küser giderim:’(

  • sirişk i çeşm

    16.02.2009 - 00:02

    gözyaşı..

    pek zarif arz-ı endâm eden bir terim ve en güzel kullanıldığı yer işte burası, buyurunuz efendim;

    Çözülme zülfüne ey dil-rübâ dil bağlayanlardan
    Kaçınma âteş-i aşkınla bağrın dağlayanlardan
    Düşer mi ictinâb etmek seninçün ağlayanlardan
    Sirişk-i çeşmimin bak farkı var mı çağlayanlardan

    Gelüb vakt-i bahâr âlem safâ-yı gül-şen etdikde
    Nevâ-yı bülbülü gûş-i gül-i ra’nâ işitdikde
    Uyub ahbâba sen de seyr-i Sa’d-âbâd’a gitdikde
    Sirişk-i çeşmimin bak farkı var mı çağlayanlardan

    Senin bir reng-i zîbân var ki gül-berg-i izârında
    Bulunmaz gül-sitân-ı âlemin bâğ-ı bahârında
    Otur ihrâma ârâm et bir az havzın kenârında
    Sirişk-i çeşmimin bak farkı var mı çağlayanlardan

    Hevâ-yı perçeminle başka bir hâlet olur serde
    Yeni başdan misâl-i Vâsıf uğratdın beni derde
    Gamınla gerçi çokdan ağlarım ammâ bugünlerde
    Sirişk-i çeşmimin bak farkı var mı çağlayanlardan

    ENDERÛNÎ VÂSIF

  • bendegân

    15.02.2009 - 23:58

    kelime anlamı olarak kullar, köleler mânâsındadır ve fakat padişâhın şâhsi, özel hizmetlerini gören imtiyâzlı hizmetkârlarda (bendegânlar) böyle tabir edilirmiş..

  • hâmûşâne

    15.02.2009 - 23:55

    sessizce..

  • fecâyi

    15.02.2009 - 23:54

    belâlar, acıklı hâller, felâketler..

  • bîkeslik

    15.02.2009 - 23:53

    bîkes olma durumu.. kimsesizlik…

  • aforizmalar

    13.02.2009 - 02:29

    İnsan, mutsuzluğunu başka mutsuzluklarla beslemekten kaçar; gerçeğin acıtan yüzünü yok sayma eğilimindedir…

  • nedir antoloji

    13.02.2009 - 02:27

    Ne bir ses ne de haber
    Gelmiyor artık senden
    Öylece kalakaldım da deli hasretinle ben
    Bir yabancı selamı ile hüzünlere daldım
    Kendi ellerimle ben beni kederlere saldım
    Sonunda bir oyuncak kara sevda aldım senden
    Yani değişmedim hala öyle biraz çocuk kaldım

    Yok öyle el gibi durma gül biraz
    Sana gülmeler yaraşır
    Yok öyle güz gibi soğuk olma
    Güz ayrılık taşır

    zuhal olcay'dan dinlenmesini salık veririm..

    âh ü zâr ilen..

  • yol

    13.02.2009 - 02:10

    bir rafta iki eski kitap gibi durduk
    bezden ciltleri dokunmaya çağıran
    ama zaman geçmiş
    geçen zamana değer biçen terazi
    aynı kefeye koymuş bizi
    bu yepyeni, adresi bilinmez bir başlangıç, yol şimdi.

  • nedir antoloji

    09.02.2009 - 02:14

    aman efendim ‘nedirin sultanı’ olmakla mükâfatlandırılmışız pek muhterem fî-yakalı hazretleri tarafından.. zat-ı şahanelerine arz-ı şükraniyyet eylerim… lâkin kendi hâlimizde arz-ı endâm etmekteyiz nâçizâne nedir, ne değildir antoloji âleminde; arzû etmedik, beklemedikdi saçlarımıza ışıl ışıl taçlar takılmasını..

    efendim, zat-ı âlileri tarafından bilinçaltıma gizlice ve fakat bir o kadar da alenîyetle gönderilen mesajın bana verdiği yetkiye dayanarak ve kendi özgür ve hür irâdemle pek muhterem ‘fî-yakalı’ hazretlerini ‘nedir antoloji âleminin padişahı’ ilân ediyorum izniniz ilen..

    zat-ı âlilelerini nedir-i idâreyi muhâkeme etmeye, emelleri hâşıl eylemeye, idâre-i nedir antoloji milletine nüfûz kesbettirmeğe, haksızlıkları ortadan kaldırmaya, yaralara merhem sürmeye hukûku müsâvî tutmaya, her türlü imtiyazı lağv etmeye, nedir antoloji milletini hâkim etmeye, nedir antoloji âlemine itibar kazandırmaya, terk ve harabiyyetlerin önünü almaya, terimleri cümle içinde kullananları ihtara, üzerimize ve dahi yüzümüze çemkiren düşmanı hudutlarmızdan püskürtmeye, edilen hataları tashîhe lâzım olan ıslâhâtı icrâya davet ediyorum…
    ;)

    efendim bir tatlı huzur maksadı ilen, tatlı mukâlemelerde görüşmek dileği ilen…

    öperim bülbülümün, pardon padişahımın gözlerinden sevgi ilen...

    mütebessim yüzüm ilen ;)

  • tutunamayanlar

    07.02.2009 - 17:34

    cumhuriyet dönemi aydın tipolojisinin bütün sorunlarını sağlam irdeleyen önemli bir yapıttır..

    ve sürekli tartışılır hem yapıtın değeri hakkında, hem de yazarı hakkında... kimi için anlaşılası değildir, diğer taraftan hiç okumayanlar vardır, ama gene de yapıt hakkında da yazarı hakkında da kesin önyargılarla eleştiriler sunmaktan geri kalınmaz..

    mesela, james joyce bir çoklarına göre dünyanın bir numaralı edebiyatçısıdır.. 20. yüzyılın tartışma götürmeyecek biçimde en iyisi olarak tanımlanır..ulysess diye bir başyapıtı var, on kişiden biri bitirebilir ve kitabın tüm hazlarını hissedebilir denir...

    dolayısıyla ‘tutunamayanlar’ baz alınarak oğuz atay’a edebiyat tarihi ve kültürel eleştiri alanında biçilen payeyi tartışmak bana akıllıca gelmez.. kitabı anlaşılır bulmayan, anlamayan ve hatta tek bir satırını okumadan bu ülkede bir yazara küfretmeyi marifet sayan insanlar var... oğuz atay, bir kitabını okuduğum ve fakat tanımaya- anlamaya çalıştığım bir yazar.. tutunamayanlar ise kaç kez elime aldımsa bitiremediğim bir kitaptır... hiç olmazsa az çok yazarı tanımaya çalışmalı ve derdini anlamalı, saygı gösterilmeli diye düşünüyorum...

    cumhuriyet devrimi osmanlıyı yok sayarak piç bir toplumun oluşmasının temelini attı; bu bağlamda ahmet hamdi tanpınar ve oğuz atay bu toplumu kökleriyle yeniden birleştirmek adına önemli isimlerdir.. belki otuz yıl sonra bu listeye orhan pamuk da eklenecek ve bence eklensin, bu karanlık faşist ortam biraz dağılsın sakince değerlendirilsin bazı şeyler..

    döneme göre eleştirecek olursak siyasi komplolar, darbeler, hırsız siyasetçiler, birbirini yiyen aydınlar ve sürekli kompleks; batı kompleksi, arap kompleksi..

    hâl böyleyken, tanpınar saldırmadan suçlamadan arayışın simgesidir.. geçmişteki güzelliklerle yüzünü döndüğümüz batıdaki estetiği özümsem çabasının vücuda gelmiş halidir.. cumhuriyet her şeyi 1920 de başlatırken, o, osmanlıyı bir yaşama biçimi, bir kültürel zenginlik olarak önemser.. debussy ile ıtrî’yi birbirinin alternatifi olarak görmez..

    oğuz atay da silahların konuştuğu bir dönemde asıl sorunumuz bu değil arkadaşlar diyebilmiş bir adamdır.. yani, kavganın tarafı olmak yerine bu toplumun temel sorunlarını çözümleme çabasına girmiştir..

    vesselâm

  • sanat toplum icin midir sanat sanat icin midir

    07.02.2009 - 17:27

    toplum-sanat tartışması beyhûde bir tartışmadır..

    sanat, hem fena hâlde bireysel, hem fena hâlde toplumsal bir şeydir..
    çünkü insanı kendini anlatmaya iten temel güdü kişisel bir şeydir..

    beğeni ve bu beğenin etrafından şekillenen etmenlerse toplumsaldır..

    ama eğer sanata propaganda işlevi yükleyeceksen o başka bir şey olur..
    evet, belki iyi örnekleri de vardır.. ama şahsen tasvip etmediğim bir durum bu... ideoloji sanattan ayrılmaz, ama sanat ideolojinin esiri olmamalıdır..

    şairlerden örnek verecek olursak, galiba nazım hikmet bu işin dengesini sağlayanlara iyi bir örnek olabilir..

    bir taraftan kavgasını sürmüş, ama öte yandan insan olduğunu hiç unutmamış..

    ideolojinin esiri olsa: ' ve sana söylemek istediğim en güzel söz, henüz söylememiş olduğum sözdür'

    diye bir dize çıkar mı? ..

    ‘‘her gerçek sanat eserinde insan gerçekliğinin bireyselliğe ve toplumsallığa, özgüllüğe ve evrenselliğe bölünmesi sorunu ortaya çıkar, ama bu sorun yeniden yaratılmış olan bir birliğin sorunudur.. sanat insanı parçalanmış bir durumdan birleşmiş bir bütüne dönüştürebilir.. insanların gerçekleri anlamasını sağlar, onları dayanılır bir biçime sokmasında insana yardımcı olmakla kalmaz, gerçekleri daha insanca, insanlığa daha lâyık kılma kararlılığını da arttırır..’’ *

    sanatın kendisi bir toplum gerçeğidir.. sanatçı denen o üstün büyücü gereklidir topluma.. çürüyen bir toplumda, sanat doğru sözüyse, çürümeyi de yansıtmak zorundadır.. ve toplumsal görevinden kaçmadığı sürece, sanat dünyanın değişebileceğini göstermeli, değişmesine yardım etmelidir...

    * tırnak içi, ‘sanatın gerekliliği’ isimli kitaptan..

  • sanat

    07.02.2009 - 17:25

    ‘sanat insanın dünyayı tanıyıp değiştirebilmesi için gereklidir.. ama salt özünde taşıdığı büyü yüzünden de gereklidir sanat’...

    başkalarının bakışlarını, ruhlarını, yaşantılarını anlayamazsak kendi ruh halimizi anlatacak, anlamlandıracak derinliğe ulaşamayız.. sanat dediğin başkalarının damıttıklarının tadına varabilmek değil midir? ..

    bazan bir şey bizi iter, ama sonra oraya geri dönemeyiz; aslında dönüp doğru zamanda doğru tatlar alabilsek, kendimizi kocaman bir evrenin içinde buluruz.. kaçırdığımız şeylere hayıflanarak...

  • sû i zan

    07.02.2009 - 17:23

    kötü zan…zaten adı üstünde ‘zan’ vardır efendim… sanma, yani tahminlere ve ihtimallere dayanan menfî düşünme sanatıdır… efendim bu durumu yaşam felsefesi hâline getirenler olduğunu düşünecek olursak; bencesi-sencesi yok, bu, düpedüz psikolojik bir rahatsızlıktır, kişinin kalbine yerleşmiş bir virüstür.. ilacı ise antivirüs olarak gerek kalbe gerekse beyne hüsn-ü zan enjekte etmek, güzel ve iyi düşünmek adına iradeyi de zorlayarak dili buna alıştırmak…

Toplam 667 mesaj bulundu