arabesk ifâde, acının ya olağanüstü dramatik bir dille, ya da çok süslü kelime oyunlarıyla dile getirilmesidir; şuna benziyor, sade bir elbise giymişsiniz, altına da kırmızı ayakkabı ve rengarenk bir çorap gibi…
şarkılarda melânkolik ifâdeler kullanılır biliriz… fakat, melânkolik ifâdelerin günümüz şairlerinin şiirlerde de kullanmaya başladıklarını görüyoruz… edebî değeri olmayan, kişisel içsel duygulanımların acı, sitem, feryât-figân şeklinde arabesk ifâdelerle süslenmesiyle oluşturulan dizeler alt alta getirilip şiir diye sunuluyor… bu tür şiirleri duygusal ve güzel bulanlar olsa da şiire gönül vermiş, nitelikli ve yetkin şiirden anlayan kişilerin öznel bir değerlendirme yapabilmesi hasebiyle sezgilerini de kullanarak ‘‘iyi, kötü’’ olduğunun vargısına daha iyi varabiliyor…
çalakalem yazılmış, mânâsız, arabesk bir ifâde dikkatimi çeker meselâ:
efendim, yine reiting yapması gereken bir terim diye düşünüyorum… bu konuda Nusret Orhan bey amca’dan ve sevgili fî-yakalı’dan itiraflarını, değerli katılımlarını bekliyorum ve resmen yardım istiyorum :) … zirâ kerâmet bende değil, onlarda; hangi terime yazsalar o terim en çok yorum yazılan terimler listesinde liste başı oluyor ;)
erkek kullanıcılar gelsin ve hangi alışkanlıklarından asla vazgeçemediklerini itiraf etsinler…
bayan kullanıcılarda erkekleri hangi alışkanlıklarından vazgeçiremediklerini yazsınlar…
efendim her şey dökülsün ortaya, hiçbir şey gizli kalmasın ;)
ilk madde benden gelsin... efendim, erkeklere sevmediği bir yemeği dünyanın en eşsiz tadında da yapsanız ona beğendiremezsiniz… yemek alışkanlıkları asla değişmiyor…
alıştıkları giyim tarzlarını değiştirmiyorlar bir de ;)
sanırım, benim çok kullandığım bir terim… şöyle ki; yanılabilme olasılığını vurgulamak maksatlı değil de daha çok ukâlalık yapmama adına bilmişliği bertaraf etmek için ifâdeyi biraz olsun yumuşatmak amaçlı, kibarlık belâsından kullandığımı düşünüyorum… yâni sanırım ;)
korkarım ki, neredeyse anneannem yaşıtında olan bu hanımefendi benimle aynı yaşta görünecek bundan on yıl kadar sonra; zirâ, zamanı tersine yaşıyor zat-i âlileri… öyle ya da böyle hâlâ çok güzel olmayı ve genç kalmayı başarabilmiştir vesselâm...
kostas mourselas ‘ ın 2000 yılında yayımlandığında, tüm dünyada 5 ay boyunca liste başı olmuş yapıtı…
e-kitap okumuş olmak için okunursa kitap, aşağıdaki yorumlarda gördüğümüz gibi, cinsel içerikli bir kitaptı diye yorumlamak mümkün… yazarı tanımakla, yazarın dilini algılamakla doğrudan alâkalı yapıtı anlamak ve yazarın çizdiği resmi görebilmek… şöyle ki; romancı, roman sanatını bir bakış açısıyla yorumlar, o doğrultuda yazar…
haliyle betimlemeler yapılırken;
- sözcüklerle resimler çizilir…
- çizdiğin resme nereden baktığın önemli…
- bir bakış açın vardır dünyaya; kimisi toz pembe görür, romantik olur; kimisi gerçeği olduğu gibi görür, realist olur…
uzun zaman oldu okuyalı, okunulası bir kitap… bir grup eski yunanistanlı solcunun, davaları sona erdikten sonraki dönemlerinde hayata bakış açılarını veriyor, bir dönem düzeni yerle bir etmek isteyen bir grup insan sonra başka bir hayata dönüyor ve fırtınalı aşklar yaşıyorlar; buradaki başarısızlıkları, hüzünleri, dramları vs. anlatan bir kitaptı…
yemek yerken, kiloluların suçluluk duymamak adına söylediği bir yalandan ibâret bu :)
çok sağlıklı bir fikir değildir bu... bedeniyle barışık olmak, kendiyle barışık olmak anlaşılır da; kilolarıyla barışık olmak pek sağlıklı bir düşünce değil... dengeli yiyelim, dengeli düşünelim ;)
Ben üzerime aldım bu, ihtar özelliği taşıyan yoklamanızı Nusret Orhan bey amca ve görünmek istedim :)
Ben buradayım Nusret Orhan bey amca; ama bazıları tembellik ediyor… hem muhalif, hem tembel, hem de mızıkçılık ediyorlar; çok şikâyetçiyim ben de bu durumdan :)
Siz bu yoklamayı ve uyarıyı hep yapın efendim, kendimize getirin bizi...
Varolun, sağolun; siz hep olun Nusret Orhan bey amca…
efendim, aslında bu türküyü bu başlık altına yazmaya gönlüm râzı değil… sürekli olarak bu türkünün sözlerinin saçmalığı tartışılır… aslında yöresel bir türküdür ve türküde geçen bazı kelimeler farklı anlamlarda kullanılarak gayette eğlendirici bir hiciv özelliği taşımaktadır ve dahi oldukça hareketli, ritmik bir türküdür… ‘‘ manda yuva yapmış söğüt dalına’’…
Manda yuva yapmış söğüt dalına aman aman
Yavrusunu sinek kapmış gördün mü
Amanin yandım.
Amanin amanin amanin yandım
Tiridine tiridine tiridine bandım
Bedavamı sandın para vedim aldım
Sabahlayin erken çifte giderken aman aman
Öküzüm torbadan düştü gördün mü
Amanin yandım
Sabah ezanını okurken-aman aman
Müezzin minareden uçtu gördünmü
Amanin yandım
hadi manda söğüt dalına yuva yapıyor da yavrusunu sinek kapar mı hiç, demeyin; elbette kapar..
manda söğüt dalına yuva yapıyor, yavrusunu da sinek kapıyor; tamam, bunları da geçtik, ya hû öküzü de torbadan düşmüş adamın; peki, öküz torbadan nasıl düşer, demeyin; elbette düşer….
Bunların hepsi olabiliyorsa, pek tâbii müezzin’de minareden uçabilir öyle değil mi ;)
Pek tâbii efendim, gayet tâbii efendim; inceleyelim mi :)
efendim araştırdık, öğrendik; yine çok önemli bir araştırmamla daha tarihi yanılgıları çürüterek halkın hizmetine sunuyorum sonucu; her şey halka hizmet için, ilim için, bilim için, sanat için; bilelim-öğrenelim; buyurunuz efendim, bu kısımdan sonrası iktibâsen :)
***
Tosya bilindiği gibi pirinci ile ünlüdür.çeltik tarlalarının sürülmesinde kullanılan Manda yazın sıcağında göletlere yatarak az kıllı olan derisini hem serinletmek hem sineklerden korumak amacıyla çamura bular. Bunun içinde göletlerin ve çeltik tarlalarının kenarlarında bulunan ve dalları da suyun içine kadar uzanan salkım söğütlerin dalları üzerine,gölgesine yatar.İşte mandanın söğüt dalına yuva yapması budur. Yavrusunu Sinek Kapması da yavrunun sinek tarafından ısırılmasıdır.çünkü yörede kapmak sözü ısırmak anlamındadır. 'Köpek kapar' gibi.
Ayrıca “cız tutmak” diye bir deyim vardır. Bir tür sineğin hayvanların kuyruk altlarına girip ısırması ile oluşan ve hayvanı delirten oradan oraya sıçratan bir olaydır.
Ardından “gördünmü” sözcüğü ile türküye devam edip akıl almaz olayların olduğunu vurgulayıp alay etmektedir.
İkinci kıtadaki “Öküzün torbadan düşmesi ise: Öküzlerin hem yemlenmesi, ekine zarar vermemesi hemde zaman kazanmak için boyunlarına takılan yem torbasının öküzün boynundan çıması ve öküzün yemeden içmeden kesilmesi anlamını taşır.
Üçüncü kıtadaki müezzinin minareden uçması da erenlere karışması ermesi anlamındadır.
Bağlantı bölümünde de tirit yemeğini emeği karşılığı hak ettiğini anlatıyor. Tirit: kuru ekmekleri sıcak su ile ıslatılarak yapılan bir yöre yemeğidir.durumu iyi olanlar et suyu soğan ve kıymada ilave edebilirler.
Türkü baştan sona içinde doğruları anlatan fakat ilk bakışta anlamsız gibi görünen
Bir ifade taşımaktadır. Ozanın ince zekası hiciv sanatının çok güzel bir örneğini sunmuştur. Özellikle farklı anlam taşıyan kelimeler seçilmiş; kendine yapılan haksızlığa onlarla alay ederek “eğlenerek” dalga geçerek cevap verilmiştir.
Ayrıca Türkü melodik açıdan da çok zengindir. Hoş ritmik bir yapısı vardır.Bu nedenle üç kuşak Halk Müziği sanatçıları tarafından Repertuarlarına alınmışlar ve kasetlere okumuşlardır. Zehra Bilir, Belkıs Akkale ve Kubat bu sanatçılara örnektir…
hazır başlamışken devam edelim… bir de, intizar adlı bir şarkı vardır, çok da sevilir… ama gelin görün ki, adı üstünde intizar isimli şarkının sözleri oldukça sadist olmakla birlikte, baştan sona bedduadır… böyle biri ile aşk yaşayıp, o aşkın bitimi söz konusu olduğunda, şu sözle karşılaşmak muhtemel: ‘ya benimsin, ya toprağın’ … korkudan gel de ayrıl bu sadistten ;)
Buyurunuz efendim;
sakın bir söz söyleme, yüzüme bakma sakın
sesini duyan olur, sana göz koyan olur.
düşmanımdır seni kim bulursa cana yakın
annen bile okşasa, benim bağrım taş olur.
dilerim tanrı’dan ki sana açık kucaklar
bir daha kapanmadan kara toprakla dolsun
anmasınlar adını; candan anan dudaklar
sana benim gözümle bakan gözler kör olsun
indim derelere bilmem nerelerine
canim kurban olsun candan sevenlere’’
bu sanat eserinin başkada bir sözü yoktur zaten…
İbrahim tatlıses ve mahsun kırmızıgül gibi eşsiz, aziz sanatçılar (?) tarafından söylendiği için, beğenenler ve dahi dinlerken eğlenenler olduğundan saçma sapan sözler kamufle olmuştur; sanat dünyasındaki pek değerli yerini de hâlâ koruyarak günümüze kadar gelen nadir sanat eserlerindendir…
Bkz: diğer bir sanat eseri olan ‘dam üstünde un eler’ şarkısını da bazı haklı kaygılarımdan dolayı yazmaya cesaret edemedim; buyursun onu da bir başka cesaretli sanat sever yazsın…
hitler olmak için; sıradışı bir zekaya, akıl dışı bir irâdeye, deli cesaretine, sapık bir ruh hâline, önünü göremeyen kör birine ve kimseyi duymayan sağır birine ihtiyaç vardır… Hitler olmak, tüm bu özelliklerin bir bünyede somutlaşmasıdır…
vesselâm..
faşizm, diri bir ağacın içten içe kurt gibi kemirilmesidir… sermaye sınıfının devlet, ordu, polis istihbarat örgütlerini kullanarak geniş halk kitleleri üzerinde yarattığı korku ve terördür; temel argümanı milliyetçi propagandadır; siyasal bunalım çerçevesinde bu siyasal bunalımın özel bir durumuyla, hegemonya bunalımına götüren tehlikeli bir denge bunalımıdır…
kalp kırıklığı
13.04.2009 - 23:57elde var, 'hüsrân'...
Arabesk bir Şarkıda Güzel Duracak Kelime
10.04.2009 - 23:53arabesk ifâde, acının ya olağanüstü dramatik bir dille, ya da çok süslü kelime oyunlarıyla dile getirilmesidir; şuna benziyor, sade bir elbise giymişsiniz, altına da kırmızı ayakkabı ve rengarenk bir çorap gibi…
şarkılarda melânkolik ifâdeler kullanılır biliriz… fakat, melânkolik ifâdelerin günümüz şairlerinin şiirlerde de kullanmaya başladıklarını görüyoruz… edebî değeri olmayan, kişisel içsel duygulanımların acı, sitem, feryât-figân şeklinde arabesk ifâdelerle süslenmesiyle oluşturulan dizeler alt alta getirilip şiir diye sunuluyor… bu tür şiirleri duygusal ve güzel bulanlar olsa da şiire gönül vermiş, nitelikli ve yetkin şiirden anlayan kişilerin öznel bir değerlendirme yapabilmesi hasebiyle sezgilerini de kullanarak ‘‘iyi, kötü’’ olduğunun vargısına daha iyi varabiliyor…
çalakalem yazılmış, mânâsız, arabesk bir ifâde dikkatimi çeker meselâ:
bkz: hüzünbaz sevişmeler…
erkeklerin sıradışı alışkanlıkları
10.04.2009 - 23:48efendim, yine reiting yapması gereken bir terim diye düşünüyorum… bu konuda Nusret Orhan bey amca’dan ve sevgili fî-yakalı’dan itiraflarını, değerli katılımlarını bekliyorum ve resmen yardım istiyorum :) … zirâ kerâmet bende değil, onlarda; hangi terime yazsalar o terim en çok yorum yazılan terimler listesinde liste başı oluyor ;)
takip ilen hayranlık ilen ;)
saygı ve de sevgi ilen…
erkeklerin sıradışı alışkanlıkları
10.04.2009 - 23:47bence burası bir itiraf sayfası olsun :)
erkek kullanıcılar gelsin ve hangi alışkanlıklarından asla vazgeçemediklerini itiraf etsinler…
bayan kullanıcılarda erkekleri hangi alışkanlıklarından vazgeçiremediklerini yazsınlar…
efendim her şey dökülsün ortaya, hiçbir şey gizli kalmasın ;)
ilk madde benden gelsin... efendim, erkeklere sevmediği bir yemeği dünyanın en eşsiz tadında da yapsanız ona beğendiremezsiniz… yemek alışkanlıkları asla değişmiyor…
alıştıkları giyim tarzlarını değiştirmiyorlar bir de ;)
adalet ağaoğlu
10.04.2009 - 23:42Öykü, tiyatro yazını ve roman alanlarında başarılı eserler vermiş, üç alanda birden çizgi üstü olabilmiş bir yazar…
saçma şarkı sözleri
10.04.2009 - 23:38terim coşmuş, herkesler dertliymiş saçma sözlü şarkıların sanat adı altında bizlere sunulması husûsunda ;)
yaşasın sanat severlerin müttefikliği :)
özlem
10.04.2009 - 23:31ayrı kalmışlığın açtığı hasretin azabı…
öyle ki, kalbi sızlatan ve dahi kalbe sığmayacak kadar uçsuz bucaksızdır…
sadettin teksoy
10.04.2009 - 23:28sahi, en son kutuplarda namaz kılarken kâbe'yi arıyordu; buldu mu acaba? ...
sanırım
10.04.2009 - 23:21sanırım, benim çok kullandığım bir terim… şöyle ki; yanılabilme olasılığını vurgulamak maksatlı değil de daha çok ukâlalık yapmama adına bilmişliği bertaraf etmek için ifâdeyi biraz olsun yumuşatmak amaçlı, kibarlık belâsından kullandığımı düşünüyorum… yâni sanırım ;)
semiramis pekkan
10.04.2009 - 23:19semiramis pekkan'ın çok güzel yorumladığını düşündüğüm bir şarkı: 'bana yalan söylediler'...
ajda pekkan
10.04.2009 - 23:15korkarım ki, neredeyse anneannem yaşıtında olan bu hanımefendi benimle aynı yaşta görünecek bundan on yıl kadar sonra; zirâ, zamanı tersine yaşıyor zat-i âlileri… öyle ya da böyle hâlâ çok güzel olmayı ve genç kalmayı başarabilmiştir vesselâm...
sevilmek için kazanmak gerek
10.04.2009 - 23:13neden? ..
bir yarış mı mevzû bahis...
yanlış ifâde edilmiş, ne mânâsız bir deyiş...
aşkın rengi
04.04.2009 - 16:56fî-yakalı ;)
profil resmimden hayâl ilen mi, ilham ilen mi ;)
aşkın rengi olmaz, sevgi ilen ;)
Dolaşan Yumaktan Örülmüş Hayatlar
04.04.2009 - 16:40bir ilmek kaçırmak her şeyi söke söke çözer...
bkz: söz öbeği..
Kızıla Boyalı Saçlar
04.04.2009 - 16:29kostas mourselas ‘ ın 2000 yılında yayımlandığında, tüm dünyada 5 ay boyunca liste başı olmuş yapıtı…
e-kitap okumuş olmak için okunursa kitap, aşağıdaki yorumlarda gördüğümüz gibi, cinsel içerikli bir kitaptı diye yorumlamak mümkün… yazarı tanımakla, yazarın dilini algılamakla doğrudan alâkalı yapıtı anlamak ve yazarın çizdiği resmi görebilmek… şöyle ki; romancı, roman sanatını bir bakış açısıyla yorumlar, o doğrultuda yazar…
haliyle betimlemeler yapılırken;
- sözcüklerle resimler çizilir…
- çizdiğin resme nereden baktığın önemli…
- bir bakış açın vardır dünyaya; kimisi toz pembe görür, romantik olur; kimisi gerçeği olduğu gibi görür, realist olur…
uzun zaman oldu okuyalı, okunulası bir kitap… bir grup eski yunanistanlı solcunun, davaları sona erdikten sonraki dönemlerinde hayata bakış açılarını veriyor, bir dönem düzeni yerle bir etmek isteyen bir grup insan sonra başka bir hayata dönüyor ve fırtınalı aşklar yaşıyorlar; buradaki başarısızlıkları, hüzünleri, dramları vs. anlatan bir kitaptı…
kilolarıyla barışık olmak
04.04.2009 - 16:26yemek yerken, kiloluların suçluluk duymamak adına söylediği bir yalandan ibâret bu :)
çok sağlıklı bir fikir değildir bu... bedeniyle barışık olmak, kendiyle barışık olmak anlaşılır da; kilolarıyla barışık olmak pek sağlıklı bir düşünce değil... dengeli yiyelim, dengeli düşünelim ;)
Hayal kırıklığı
04.04.2009 - 16:11ayazın sığıntı çerkezliğinde yanılmış olmak...
hayata yeniden başlamak
04.04.2009 - 16:08geçmişi, geçmişte bırakmak…
kırık dökük de olsa parıldayan bir kalple beraber çocukluğu, yaşanmayan ve düşlere sığmayan bir çocukluğu büyütmek içinde…
temkinli dost gülümseyişleriyle yaşamak...
sabahları pencereden odaya sızan yeni bir günün ilk ışığıyla uyanarak, hayata gülümsemek….
antoloji.com
03.04.2009 - 01:30Ben üzerime aldım bu, ihtar özelliği taşıyan yoklamanızı Nusret Orhan bey amca ve görünmek istedim :)
Ben buradayım Nusret Orhan bey amca; ama bazıları tembellik ediyor… hem muhalif, hem tembel, hem de mızıkçılık ediyorlar; çok şikâyetçiyim ben de bu durumdan :)
Siz bu yoklamayı ve uyarıyı hep yapın efendim, kendimize getirin bizi...
Varolun, sağolun; siz hep olun Nusret Orhan bey amca…
saçma şarkı sözleri
01.04.2009 - 23:29efendim, aslında bu türküyü bu başlık altına yazmaya gönlüm râzı değil… sürekli olarak bu türkünün sözlerinin saçmalığı tartışılır… aslında yöresel bir türküdür ve türküde geçen bazı kelimeler farklı anlamlarda kullanılarak gayette eğlendirici bir hiciv özelliği taşımaktadır ve dahi oldukça hareketli, ritmik bir türküdür… ‘‘ manda yuva yapmış söğüt dalına’’…
Manda yuva yapmış söğüt dalına aman aman
Yavrusunu sinek kapmış gördün mü
Amanin yandım.
Amanin amanin amanin yandım
Tiridine tiridine tiridine bandım
Bedavamı sandın para vedim aldım
Sabahlayin erken çifte giderken aman aman
Öküzüm torbadan düştü gördün mü
Amanin yandım
Sabah ezanını okurken-aman aman
Müezzin minareden uçtu gördünmü
Amanin yandım
Efendim, manda söğüt dalına yuva yapar mı hiç, demeyin; elbette yapar…
hadi manda söğüt dalına yuva yapıyor da yavrusunu sinek kapar mı hiç, demeyin; elbette kapar..
manda söğüt dalına yuva yapıyor, yavrusunu da sinek kapıyor; tamam, bunları da geçtik, ya hû öküzü de torbadan düşmüş adamın; peki, öküz torbadan nasıl düşer, demeyin; elbette düşer….
Bunların hepsi olabiliyorsa, pek tâbii müezzin’de minareden uçabilir öyle değil mi ;)
Pek tâbii efendim, gayet tâbii efendim; inceleyelim mi :)
efendim araştırdık, öğrendik; yine çok önemli bir araştırmamla daha tarihi yanılgıları çürüterek halkın hizmetine sunuyorum sonucu; her şey halka hizmet için, ilim için, bilim için, sanat için; bilelim-öğrenelim; buyurunuz efendim, bu kısımdan sonrası iktibâsen :)
***
Tosya bilindiği gibi pirinci ile ünlüdür.çeltik tarlalarının sürülmesinde kullanılan Manda yazın sıcağında göletlere yatarak az kıllı olan derisini hem serinletmek hem sineklerden korumak amacıyla çamura bular. Bunun içinde göletlerin ve çeltik tarlalarının kenarlarında bulunan ve dalları da suyun içine kadar uzanan salkım söğütlerin dalları üzerine,gölgesine yatar.İşte mandanın söğüt dalına yuva yapması budur. Yavrusunu Sinek Kapması da yavrunun sinek tarafından ısırılmasıdır.çünkü yörede kapmak sözü ısırmak anlamındadır. 'Köpek kapar' gibi.
Ayrıca “cız tutmak” diye bir deyim vardır. Bir tür sineğin hayvanların kuyruk altlarına girip ısırması ile oluşan ve hayvanı delirten oradan oraya sıçratan bir olaydır.
Ardından “gördünmü” sözcüğü ile türküye devam edip akıl almaz olayların olduğunu vurgulayıp alay etmektedir.
İkinci kıtadaki “Öküzün torbadan düşmesi ise: Öküzlerin hem yemlenmesi, ekine zarar vermemesi hemde zaman kazanmak için boyunlarına takılan yem torbasının öküzün boynundan çıması ve öküzün yemeden içmeden kesilmesi anlamını taşır.
Üçüncü kıtadaki müezzinin minareden uçması da erenlere karışması ermesi anlamındadır.
Bağlantı bölümünde de tirit yemeğini emeği karşılığı hak ettiğini anlatıyor. Tirit: kuru ekmekleri sıcak su ile ıslatılarak yapılan bir yöre yemeğidir.durumu iyi olanlar et suyu soğan ve kıymada ilave edebilirler.
Türkü baştan sona içinde doğruları anlatan fakat ilk bakışta anlamsız gibi görünen
Bir ifade taşımaktadır. Ozanın ince zekası hiciv sanatının çok güzel bir örneğini sunmuştur. Özellikle farklı anlam taşıyan kelimeler seçilmiş; kendine yapılan haksızlığa onlarla alay ederek “eğlenerek” dalga geçerek cevap verilmiştir.
Ayrıca Türkü melodik açıdan da çok zengindir. Hoş ritmik bir yapısı vardır.Bu nedenle üç kuşak Halk Müziği sanatçıları tarafından Repertuarlarına alınmışlar ve kasetlere okumuşlardır. Zehra Bilir, Belkıs Akkale ve Kubat bu sanatçılara örnektir…
saçma şarkı sözleri
01.04.2009 - 23:22hazır başlamışken devam edelim… bir de, intizar adlı bir şarkı vardır, çok da sevilir… ama gelin görün ki, adı üstünde intizar isimli şarkının sözleri oldukça sadist olmakla birlikte, baştan sona bedduadır… böyle biri ile aşk yaşayıp, o aşkın bitimi söz konusu olduğunda, şu sözle karşılaşmak muhtemel: ‘ya benimsin, ya toprağın’ … korkudan gel de ayrıl bu sadistten ;)
Buyurunuz efendim;
sakın bir söz söyleme, yüzüme bakma sakın
sesini duyan olur, sana göz koyan olur.
düşmanımdır seni kim bulursa cana yakın
annen bile okşasa, benim bağrım taş olur.
dilerim tanrı’dan ki sana açık kucaklar
bir daha kapanmadan kara toprakla dolsun
anmasınlar adını; candan anan dudaklar
sana benim gözümle bakan gözler kör olsun
saçma şarkı sözleri
01.04.2009 - 23:19‘‘indim derelere bilmem nerelerine
kaytan bıyıklarımı sürsem nerelerine
indim derelere bilmem nerelerine
canim kurban olsun candan sevenlere’’
bu sanat eserinin başkada bir sözü yoktur zaten…
İbrahim tatlıses ve mahsun kırmızıgül gibi eşsiz, aziz sanatçılar (?) tarafından söylendiği için, beğenenler ve dahi dinlerken eğlenenler olduğundan saçma sapan sözler kamufle olmuştur; sanat dünyasındaki pek değerli yerini de hâlâ koruyarak günümüze kadar gelen nadir sanat eserlerindendir…
Bkz: diğer bir sanat eseri olan ‘dam üstünde un eler’ şarkısını da bazı haklı kaygılarımdan dolayı yazmaya cesaret edemedim; buyursun onu da bir başka cesaretli sanat sever yazsın…
adolf hitler
01.04.2009 - 23:15hitler olmak için; sıradışı bir zekaya, akıl dışı bir irâdeye, deli cesaretine, sapık bir ruh hâline, önünü göremeyen kör birine ve kimseyi duymayan sağır birine ihtiyaç vardır… Hitler olmak, tüm bu özelliklerin bir bünyede somutlaşmasıdır…
vesselâm..
faşizm
01.04.2009 - 23:14faşizm, diri bir ağacın içten içe kurt gibi kemirilmesidir… sermaye sınıfının devlet, ordu, polis istihbarat örgütlerini kullanarak geniş halk kitleleri üzerinde yarattığı korku ve terördür; temel argümanı milliyetçi propagandadır; siyasal bunalım çerçevesinde bu siyasal bunalımın özel bir durumuyla, hegemonya bunalımına götüren tehlikeli bir denge bunalımıdır…
Toplam 667 mesaj bulundu