Taş yerinde ağırdır. Herkes dursun durduğu yerde. Gezip görmek için gidin tabi ama taşı toprağı altın deyip de göç etmeyin oraya. Artık İstanbul'un altınları çamur oldu....
Hayatımda Nurten isminde tanıdığım tek bir bayan var, Allah da ondan razı olsun. Öğrencilik yıllarımızda az mı karnımızı doyurdun, az mı senden borç para aldık abla, buradan bize yaptığın iyilikleri anlatmakla bitiremem. Cankat'ta bende hiç unutmadık yaptıklarını...Aslen Bandırmalı olan, O zamanlar Merzifon'un bir köyünde hemşirelik yapan, şuan Ankarada yanılmıyorsam. Bizden bir sene sonra Merzifon Meslek Yüksekokulu'na ikinci öğretimle kaydını yaptırmıştı. Melek gibi insan derizya, bizim Nurten ablamızda melek gibi bir insandı. Saygıyla anıyorum ablacım seni...
İnsanlarda da görülebilen ama daha çok kedi, köpek gibi hayvanlarda oluşan bir tür deri hastalığı.
Benim sık kullandığım kelimelerden biri.
Bir de uyuşuk, miskin, yılışık insanlar için kullanılan bir kelime.
Bir çıkış yolu, bir ışık mutlaka vardır. O çıkış yoluna ya da ışığa ulaşmanız için biraz daha çabalamanız gerekir yahut biraz daha zamana ihtiyacınız vardır sadece bu. Allah, bir kuluna hiç bir zaman dermansız dert vermez. Ve hiç bir kulunada taşıyamayacağı kadar yük yüklemez... Böyle bir yer yok...
Bir üniversite mezunu olarak ben bile yaptım. Ben bile diyorum, sakın kimse yanlış anlamasın küçümsediğimden değil, hiç anlamadığım bir işti çünkü. İlk zamanlar zoruma gitmedi değil, kendime diyordumki, senelerce okudun okudun sonunda çoban oldun. Bunun için mi, ders çalışmak için günlerce uykusuz kaldın, bir sürü masraf yaptın..vb. Ama sonra yavaş yavaş alışmaya başladım. Hatta sevdim bile bu mesleği. Yalnız sonra anladımki hayvancılık para kazandırmıyor, baktımki karnımı doyuramayacağım sattım hayvanlarımı. Hemde ağlaya ağlaya. Nurhayat'ımı, Nurgül'ümü, Aynur'umu, Binnur'umu,Sonnur'umu,İlknur'umu....vb. Şimdi bir şirkette Yönetici sekreteri olarak çalışıyorum hatta bununla da yetinmeyip ikinci bir işte de çalışıyorum. Ama her geçen gün anlıyorumki, (herkesten özür dilerim) hayvanlarla uğraşmak insanlarla uğraşmaktan daha kolay. Ve çobanlar, sakın onlarla alay etmeyin. Onlar gerçekten binbir emek ederek birşeyler yapmaya çalışıyorlar. Ve ne yazıkki emeklerinin karşılığınıda alamıyorlar bir türlü..
Valla ben hala çaya bisküvide batırırım, kurabiyede batırırım hatta ve hatta üzerine margarin sürdüğüm ekmeğide batırırım. Çocukluktan kalma bir alışkanlık. Haa üzerine margarin sürdüğünüz ekmek dilimciklerini de batırmanızı tavsiye ederim. Margarin, çayın sıcaklığıyla eriyince; bardağın içinde yuvarlak yuvarlak yağ halkacıkları oluşuyor. Onları izlemek de ayrı bir zevk..Tabi herkesin midesi kaldırmayabilir.
Çivi çakmaya yarayan bir alet. Ama benden size bir tavsiye, parmağınıza vurmamaya çok dikkat edin. Tırnağınız morarır (çünkü genelde hep tırnağa denk gelir) ve sonunda atar. Zamanla bu atılan tırnağın yenisi çıkar ama parmağınıza vurduğunuz zaman ve bunu takip eden birkaç gün acısı dayanılmaz olur....
O kadar güzel şeyler yazılmışki, bir Çanakkale'li olarak ayrıca gurur duydum.
Onlar bizim için canlarını verdiler, çok şey borçluyuz onlara. Lütfen arkadaşlar, özellikle son zamanlarda birlik ve beraberliğe çok ihtiyacımız var. Tek yürek olabilmemiz için böyle savaşların yeniden yaşanması mı gerekiyor? . BİZ HEPİMİZ KARDEŞİZ...
Ben: -Öhö öhö öhöö.
Annem:-İç sen daha o zıkkımı (Sigarayı)
Ben: -Yok anne sigaradan değil akşam üşütmüşüm
Annem: -Sigaranada hiç toz kondurmazsın. Yazık değil mi ciğerlerine.
Ben: -Ü-şüt-mü-şüm annee.
Peşimi bir türlü bırakmıyor. Bir dönem bu ağrılar yüzünden okulumu bile bırakma noktasına gelmiştim ama alıştım artık. Hatta ağrımadığı zamanlarda, kendisine biraz sitem ediyorum, beni bugün yalnız bıraktın diye...
Çay sigara, çay sigara mide mi dayanır kardeşim....Sabah gözünü aç sigara, gece yatmadan hadi son bir sigara, günde bilmem kaç bardak çay o ne yapsın. Fazla bile dayandı. En büyük nedenide stres olsa gerek...
bekle beni istanbul
04.11.2007 - 23:31Taş yerinde ağırdır. Herkes dursun durduğu yerde. Gezip görmek için gidin tabi ama taşı toprağı altın deyip de göç etmeyin oraya. Artık İstanbul'un altınları çamur oldu....
Hülya Polat
04.11.2007 - 23:23Ben ha o taraftayım,
yık yık yık yık yık kendini
bu yana yık kendini bu yana....
hemşire
04.11.2007 - 23:21Nurten Abla...
Hayat Bilgisi
04.11.2007 - 23:10Afet GÜÇVERİR öğrencilerinin deyimiyle Doğal Afet. Ne varsa eskilerde var dedirten sanatçılarımızdan Perran KUTMAN.....
hayal kurmak
04.11.2007 - 23:01Bedava nasıl olsa kur kurabildiğin kadar....
hakan
04.11.2007 - 22:55Eski dost düşman olmaz, severim kendisini yinede.....
nurten
04.11.2007 - 22:53Hayatımda Nurten isminde tanıdığım tek bir bayan var, Allah da ondan razı olsun. Öğrencilik yıllarımızda az mı karnımızı doyurdun, az mı senden borç para aldık abla, buradan bize yaptığın iyilikleri anlatmakla bitiremem. Cankat'ta bende hiç unutmadık yaptıklarını...Aslen Bandırmalı olan, O zamanlar Merzifon'un bir köyünde hemşirelik yapan, şuan Ankarada yanılmıyorsam. Bizden bir sene sonra Merzifon Meslek Yüksekokulu'na ikinci öğretimle kaydını yaptırmıştı. Melek gibi insan derizya, bizim Nurten ablamızda melek gibi bir insandı. Saygıyla anıyorum ablacım seni...
ne iş olsa yaparım
04.11.2007 - 22:30...önce çalışmaya başlarım, baktımki sarmadı sonra da kaçar giderim anlamında olbilir mi? .
Uyuz
04.11.2007 - 22:18İnsanlarda da görülebilen ama daha çok kedi, köpek gibi hayvanlarda oluşan bir tür deri hastalığı.
Benim sık kullandığım kelimelerden biri.
Bir de uyuşuk, miskin, yılışık insanlar için kullanılan bir kelime.
umudun bittiği yer
04.11.2007 - 22:06Bir çıkış yolu, bir ışık mutlaka vardır. O çıkış yoluna ya da ışığa ulaşmanız için biraz daha çabalamanız gerekir yahut biraz daha zamana ihtiyacınız vardır sadece bu. Allah, bir kuluna hiç bir zaman dermansız dert vermez. Ve hiç bir kulunada taşıyamayacağı kadar yük yüklemez... Böyle bir yer yok...
Uçan Daire
04.11.2007 - 21:54Ya bunların uçan üçgeni, karesi, dikdörtgeni yok mudur? neden hep daire? Uzaylılara inanmadığım için onların dairelerine de inanmıyorum.
yalan
04.11.2007 - 21:51Şan, şöhret,para, pul....ve malesef günümüzde arkadaşlıklar, dostluklar, kardeşlikler.....
çorba
03.11.2007 - 23:31Etle aram hiç iyi değildir ama şimdi şööyle bol sirkeli bir sade (Suyundan) işkembe çorbası oluvesede yiyivesem.
çocukluğumuzun çizgi filmleri
03.11.2007 - 23:26TRT 1'de her pazar günleri yayınalanan Uçan Kaz çizgi filmini bir türlü unutamam. Hemen ardındanda Voltran.
Pembe Panter, Değerli, Red Kid.
çoban
03.11.2007 - 23:12Bir üniversite mezunu olarak ben bile yaptım. Ben bile diyorum, sakın kimse yanlış anlamasın küçümsediğimden değil, hiç anlamadığım bir işti çünkü. İlk zamanlar zoruma gitmedi değil, kendime diyordumki, senelerce okudun okudun sonunda çoban oldun. Bunun için mi, ders çalışmak için günlerce uykusuz kaldın, bir sürü masraf yaptın..vb. Ama sonra yavaş yavaş alışmaya başladım. Hatta sevdim bile bu mesleği. Yalnız sonra anladımki hayvancılık para kazandırmıyor, baktımki karnımı doyuramayacağım sattım hayvanlarımı. Hemde ağlaya ağlaya. Nurhayat'ımı, Nurgül'ümü, Aynur'umu, Binnur'umu,Sonnur'umu,İlknur'umu....vb. Şimdi bir şirkette Yönetici sekreteri olarak çalışıyorum hatta bununla da yetinmeyip ikinci bir işte de çalışıyorum. Ama her geçen gün anlıyorumki, (herkesten özür dilerim) hayvanlarla uğraşmak insanlarla uğraşmaktan daha kolay. Ve çobanlar, sakın onlarla alay etmeyin. Onlar gerçekten binbir emek ederek birşeyler yapmaya çalışıyorlar. Ve ne yazıkki emeklerinin karşılığınıda alamıyorlar bir türlü..
çevre ne der?
03.11.2007 - 22:47Ey insanoğlu siz görürsünüz, intikamım acı olcak....
çelişkili atasözleri
03.11.2007 - 22:46Takdir ile yazılan, tedbir ile bozulmaz.
Tedbirde kusur eder, Takdire kabahat bulur.
Söz gümüşse, sükut altındır.
İnsanlar konuşa konuşa...
çaya bisküvi batırmak
03.11.2007 - 22:42Valla ben hala çaya bisküvide batırırım, kurabiyede batırırım hatta ve hatta üzerine margarin sürdüğüm ekmeğide batırırım. Çocukluktan kalma bir alışkanlık. Haa üzerine margarin sürdüğünüz ekmek dilimciklerini de batırmanızı tavsiye ederim. Margarin, çayın sıcaklığıyla eriyince; bardağın içinde yuvarlak yuvarlak yağ halkacıkları oluşuyor. Onları izlemek de ayrı bir zevk..Tabi herkesin midesi kaldırmayabilir.
çekiç
03.11.2007 - 22:35Çivi çakmaya yarayan bir alet. Ama benden size bir tavsiye, parmağınıza vurmamaya çok dikkat edin. Tırnağınız morarır (çünkü genelde hep tırnağa denk gelir) ve sonunda atar. Zamanla bu atılan tırnağın yenisi çıkar ama parmağınıza vurduğunuz zaman ve bunu takip eden birkaç gün acısı dayanılmaz olur....
çanakkale şehitleri
03.11.2007 - 22:25O kadar güzel şeyler yazılmışki, bir Çanakkale'li olarak ayrıca gurur duydum.
Onlar bizim için canlarını verdiler, çok şey borçluyuz onlara. Lütfen arkadaşlar, özellikle son zamanlarda birlik ve beraberliğe çok ihtiyacımız var. Tek yürek olabilmemiz için böyle savaşların yeniden yaşanması mı gerekiyor? . BİZ HEPİMİZ KARDEŞİZ...
öksürmek
03.11.2007 - 21:58Ben: -Öhö öhö öhöö.
Annem:-İç sen daha o zıkkımı (Sigarayı)
Ben: -Yok anne sigaradan değil akşam üşütmüşüm
Annem: -Sigaranada hiç toz kondurmazsın. Yazık değil mi ciğerlerine.
Ben: -Ü-şüt-mü-şüm annee.
fındıklı
03.11.2007 - 21:51Gelibolu'nun bir köyü. Eski ismiyle Şeytanköy. İsmini nerden almıştır bilmem ama ne fındığı vardır ne de şeytanı....
mide ağrısı
03.11.2007 - 14:45Peşimi bir türlü bırakmıyor. Bir dönem bu ağrılar yüzünden okulumu bile bırakma noktasına gelmiştim ama alıştım artık. Hatta ağrımadığı zamanlarda, kendisine biraz sitem ediyorum, beni bugün yalnız bıraktın diye...
Çay sigara, çay sigara mide mi dayanır kardeşim....Sabah gözünü aç sigara, gece yatmadan hadi son bir sigara, günde bilmem kaç bardak çay o ne yapsın. Fazla bile dayandı. En büyük nedenide stres olsa gerek...
Mısır
03.11.2007 - 14:36Bir de dünya gözüyle ölmeden gidip görmeyi istediğim ülkelerin en ilk sırasında yer alır. Ya da sadece piramitleri görmem bile yeterli...
Toplam 476 mesaj bulundu