Sen kal, ben gidiyorum
Anladım senden vazgeçmeliyim
Yıllar yılı kandırdım kendimi
Sandım ki masal yaşayacağız
Başımı omuzuna koysaydım
Tozlu raflardan indirdiğim mürekkebi solmuş mektupla vedalaşıyorum
Bir zamanlar hırsızıymışım yaban çiçeği kokan yüreğinin
Meğer ne çok yalan söylemişsin sende misafir kaldığım yıllar
Gözyaşlarımla yıkadım her satırını seni geçmişe uğurlarken
Dünde kalmışsam tuhaf bir güne nasıl derim, "Günaydın"
Bir kez olsun uyandığımda
Yanıbaşımda görebilsem seni
Düş değil bu da gercek olsa
Sarılsam sıkı sıkıya
Okşayabilsem sırma saçlarını
Hiç kaçırmadan gözlerimi
Gelme, ben vuruldum,
Vuruldum da düştüm
Sen sustun, ben küstüm
Karanlık gecelerde yollara düştüm
Kahır taşları sırtıma yük olup dizildi
Senin beni bir ağlatmaya, bir güldürmeye yeminin mi var?
Dudakların seviyorum derken,
Sırtımdan hançerlemeye ahtın mı var?
Düşünmek istemesem de sana dair sözcükler
Dilim sussa da yüreğim susmuyor; Seni Seviyorum
Bilir misin sevgili
Seni ilk gördüğümde
Hüzün deryasında boğulan yüreğim
Sana dağlar kadar sevda büyüttü
Öylesine sevda büyüttü ki
Gündüzüme, geceme sığdıramadım
Çaresizliğin pençesine düştüğümde
Kuytularda saklandım
Bekledim sessizce ecel gelsin diye
Kurtuluşumdur, kaçışımdır yaşamadığım hayattan
Yüreğim yetmedi de seni sevmeye
Gülmek için, karanlığı aydınlatmayı
Yağan yağmurda gözyaşlarımı saklamayı
Gelmeyecek vuslatı, uğurlamayı
Öğrenemedim seni unutmayı
Sevdanın izleri silinmez durur gözümde
Sen gidiyorsun
Bu şehri, bu şehrin parklarını, ormanlarını
Akasya ağacımızı, sokaklarımızı
Öksüz bırakıp da gidiyorsun
Sen gidiyorsun
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!