Ümit yıkımları Şiiri - İlyas Kaplan

İlyas Kaplan
1300

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Ümit yıkımları


daha çok acıyoruz
başkasının ağrısını dayanılmaz bulmayı
ondan öğreniyoruz.
evet, insanlığın yaraları var
apaçık yaralar
kanıyor…
kanadıkça kana bulanıyor dünya
kendisini incite incite tükeniyor insanlık

uzaktadır diye
bigane kalıyoruz dayanılmaz acılara
şehrin soğuk yüzüne baka baka
olağanlaştırıyoruz can kayıplarını
ümit yıkımlarını
her sabah binlerce çocuğun yetim kaldığı yeryüzüne
açıyoruz gözlerimizi

yakıp yıkılan şehirlerin harabe görüntülerine
kül olup kavrulan insanların sayısına alışa alışa
başımızı yastıklara koyup uyuyoruz
uyuyoruz...
uyanık olmanın ağrısını göze almaktan korkarak

bir yerlerde…
bir yerlerde tüm insanlığı uyandıracak
aman Allah’ım.. dedirtecek
bir cümle olmalı sanki
o cümleyi duyana kadar
her şeyi normal sanmaya devam edeceğiz gibi

bize giydirilen deli gömleğine razı gibiyiz
yırtılmalı artık o gömlek
kesip atmalıyız rüyanın akışını o cümlenin ciddiyetiyle
dünya, dünyalığını açıkça gösteriyor artık
şeytanın düşmanlığı apaçık ortada
elçi’nin tarafında olmak
hem acil ve zaruri
hem ağır bedel istiyor bizden

sancılı bir sözün yüreğine göç edelim haydi
o vurucu cümleyi
hz. peygamber’in yanında arama vaktidir şimdi
insanın gizli acılarını seslendirecek söz dağarcığı
onun yanında…
elçilik ettiği söz’ün kalbinde
insanın sancılarını şefkatle hissedecek kelimeler
onun dudaklarında olmalı

acil koduyla dökülüyor heceler nebi’nin nefesinden
o kritik cümle
nebi'nin hira'dan heyecanla getirdiği
hitabın içinde kıvranıyor
ateşli
canlı
aceleci

kalbimize borçlandığımız o şefkat
nebi'nin bir ömür canı pahasına
omuzladığı vahyin nefesine sarılı
yok başka yerde
yok başka kimselerde

gel tefekkür edelim
kar üzerine gül desenli rüyalar görebilmek için
sırlar sırrına bir nebze erebilmek için.
azade teşrinlerde
anılarını düşünen birinin nasıl düşünürse öyle
taze sevdalar gibi püfür püfür hayaller,
eski aşklar gibi sevinç sevinç rüyalar görürcesine

rengi nedir
sözcüklere nasıl bürünür kelam
düşün bir
servilerde üveyikler
sebillerde güvercinler
hu... hu larına ahenk veren söz nedir

neden en ziyade beyaz yakışır sevgilerde
hasretin hep siyah düşer bahtına
dokunduğumuz desenlerde
neden hep bir Var vardır da,
Var'dan öte hiçbir şey yoktur
bütün dudaklarda alevlenerek dolaşan sorular
eriyip gitmeden
düşün bir

yitik bir cemre zamanı
varlığımızı dayanaksız bıraktık
kederlerimizin saçları sürekli uzamaya başladı
ve sonra
açık denizlerde dualar avuçlarımızdan kaydı bir bir
kırık kapılardan geceler sızdı odalarımıza
ölümün kimliksiz gezdiği geceler
bürüdü mehtabımızı neden
düşün bir

kaş ile göz arasında
can ipliklerimiz çekilince uçtan uca
toplayıp pılısını pırtısını hayallerimiz
veda etti medeniyetimize
yol yordamı kaybettik
yoldan çıkarıldık
menzilimizi yitirdik ya
neden
düşün bir

sımsıkı sarılmaktı
oysa derin vadilerde unutulduk
koşmaktı koşar adım
zifiri düşüncelerle zehirlendi zihinlerimiz
çarpılar konuldu bir bir

ayak üstüne durdurulan mahkumlarca
düşün bir
iki kere ikiyi böğründen vuranların
son trene tıktıkları yığınlarca çalıntı kaderi
düşün bir

eski kiraz bahçesinde
kanatlanan kuşların dökülen tüylerinde
erittiğin zamanı
zaman ötesi boyutun haşmetini
düşün bir

son aydınlığı
ve son parlayan mumu
ve son takatıyla kanat vuran turnaların
akşama sılaya varışını
eski bir geminin
köhne bir rıhtımdan ayrılışını
ufuklarda kayboluşunu
düşün bir

redfer

İlyas Kaplan
Kayıt Tarihi : 26.12.2024 01:29:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!