Ulvi Koçu Şiirleri - Şair Ulvi Koçu

Ulvi Koçu

bir ev içerisinde iki kale vardır, o evi ayakta tutan. o ev, o iki kalenin çabasıyla kurulmuştur. o iki kalenin sevgisi, tutkusu ve mücadelesiyle varlığını sürdürmüştür. iki kale... ikiside kutsal, ikisi de değişilmez, ikisi de birbirinden güç alan kale. öyledir ki birine bir şey olsa diğeri de yıkılır, mahvolur, güçsüzleşir. keza bir diğeri güçlüyse, diğeri de onun gücünden faydalanır, erişilmez büyüklüğe kavuşur...

bir ev içerisinde iki kalenin kutsal değerleri vardır; tıpkı kendileri gibi. bunların herhangi bir sayısı olmamakla beraber, her iki kaleye de var olma sebebi yüklerler. herkes bir ad takar o değerlere, ama fidan der o iki kale. önce bir, sonra iki, üç, dört öylece sayıları vardır. fidanlar ilk başlarda dillere destan bir güzelliğe sahip olurlar. o iki kaleye umut sağanağı, nefes, hayat, özgürlük ve daha nice kadim anlam yüklerler...

kuraldır: bir evi o iki kale kurar. sonra evin ortasına, tutku ve sevdayı karıştırarak fidanlar dikerler. gözleri gibi bakarlar o fidanlara. aç kalma pahasına kendi yediklerinden kesip doyururlar. kötülüklerden, şerden, deccalden, şeytandan korurlar. o iki kale varlıklarını ancak ve ancak kendi fidanlarıyla açıklayabilirler...

Devamını Oku
Ulvi Koçu

gecenin sessizliği
seni özlemektir
biliyorsun
her biri Fırat olur gözlerimin
düşer peşine Dicle suyu teninin

Devamını Oku
Ulvi Koçu

çalışırsın ya babacığım
aldırış etmeden yağmura, çamura
soğukta titremeye, üşümeye
çalışırsın ya kahramanca
bense gün boyu yatıyorum;
sıcacık odalarda,

Devamını Oku
Ulvi Koçu

bir şiirin çıplak sesinde
vurulup gidiyorsam sessizce
yakın ateşleri anne
kimliksiz bir cenazedir gelen...

ölümün sağanak acısıyla

Devamını Oku
Ulvi Koçu

gurbet akşamında, yalnız gecede,
sadece turuncu bir ışık...
gözlerimin sonsuz karanlıktan
aydınlık çalmaya çıktığı,
derin şarkılarla kazdığım; o dipsiz kuyu,
o amansız kuyu,

Devamını Oku
Ulvi Koçu

"benim sana ağıtlarımdan başka verecek neyim kaldı ki Sevgili! kör bir isyanın arifesinde, kanla bulanmış boynumu sunuyorum huzuruna. susuz bir Anadolu köyünde, etrafımda koşuşan soluk renkli, yırtık elbiseli çocuklar üzerine and içerim ki,yalnızlığına şikayet eden ben değilim. kimsesiz bırakılmış evlerin garip hüznüyle aralıyorum hayalimde ağlaşan ıssız yüzünü. sol cebimde yaralanmış bir delik, sağ cebimde yetim bir el. ey şafak vaktimin ürkek alacası, her yanımda rihtere meydan okuyan bir deprem, nehirden taşan sel...

hangi dağa anlatsam, 'git' diyor 'ona anlat derdini'
benim sana verecek yalnızca ağıtlarım var sevgili! ' "

Devamını Oku
Ulvi Koçu

Her ortasında kaybolduğumuz şehir, aslında kalemimizi kıran savcı. Her yalınayak dolaştığımız sokaklar şimdi hayallerin olmazı. Çırpınan bedenimize astığımız umutlar işte böyle harcanıyor. Çünkü ya kayboluyoruz, ya da yalınayak dolaşıyoruz. Ve bize doğru dürüst yaşamak yasak!

Saçlarımızı yüksek kaldırımlarda dökerken arkadaşlarımız sırasıyla gidiyordu, bilinmezler dünyasına. Oturup ağlaşırdık garip şarkılar eşliğinde. Geçen yıllara, güzel günlere ve bir daha yaşanmayacağını anladığımız anlara… dövüşmüştük. Hem de hiç durmadan. Zalime, hayına, kötüye… Tüm insafsızlığa karşı dövüşmüştük. Gün geldi yendik te.zafer şarkılarıda söyledik. Ama yenildiğimiz kavgalarda vardı. Yalnız kaldığımız da; aşkı hissederken ilk, güzel bir ülke için hayaller kurarken… Ve anladık ki bize insan gibi yaşamak yasak!

Ne zor şey aslında gelip geçenleri özlemek. Ve umudunu yitirmek. Dünyanın içinde kendimize bir edinmeyi değil de, dünyayı kendi içimize çekmeyi istemek ne zor şey…

Devamını Oku
Ulvi Koçu

bir ölüm sessizliğinde umudumuz; yoksulların can çekişen ekmek arama sevdası.
yolların karlarla kaplanması, zehir iklimler, kör eden bulutlar...
yıkılmışız dünyanın acı hatıralarında.
ülkenin bir ucundan bir ucuna yazılan şiirlerin çaresizliğinde koyvermişiz elimizde avucumuzda olan herşeyi.
korkusuzca ilerleyen yaşımız ve hayatla yüzleşme telaşı çoktan çalmış kırık kapımızı.
boğulduğumuz anlar, nefes almaya çalıştığımızda sadece anlaşılanla yetiniyordu direncimiz.

Devamını Oku
Ulvi Koçu

bakışlarımızın çok uzağında gönül verdiklerimiz.
yalnızlığımızın soğuk birikintisinde.
her yüz, her beden, yokoluşun hasta bakıcısı, uzaklığın genç bekçisi...
dağılmayla mücadele eden düşüncemizin çığlığında, yankısı kalıyordu bağrışmalarımızın.
dirençle hayatta kalmaya çalışıyorduk.
ve kimi zaman hayatta kalmanın verdiği bedelleri ödüyorduk...

Devamını Oku
Ulvi Koçu

ve artık kabullenişlerimizin son demindeyiz. büsbütün inandığımız koca sevinçler, hayaller; bir ayrılık edasında kaçışıp gider. düşüncelerimizin ağırlığında uğurladığımız, yılmak bilmeyen tebessümlerimiz, büyük şehirlerin insanları arasında şimdi kaybolmanın başrol oyuncusu...


ve ellerimizi, tırnaklarımızı yangınlara veriyoruz. gecenin çığlığına karışıyoruz, yorgun bakışlarında yıldızların. bir yanımıza soğuğun ihanet dolu tadı, bir yanda zincirlendiğimiz aşklar, sevdalar,şiirler....


Devamını Oku