Vulsat destur çekmezse eşikten atlarken, uğursuz buluşmalar çuvala girer karanlıkta... Gecenin ruhu görünmez olup kendini minare gölgesine çalar da günahtan kan damlar toprağa ve sıçrar oradan da baharda açan her bir yaprağa... Burç falları çaresiz dönence arar içinden, deliye döner falcılar doğan günle gelen yalandan...
Camsız gözlük takan köşeli çengiler at koşturur düz ovada, keklikler güler karga yerine bir onlara bir kendilerine... Maymun iştahlı kargalar da düzgün yürüme öğrenir yalancı yarışmalardan... Gergin davullar helallik ister derisi için, mundar olmasın diye kesilen koyunlardan... Durmadan... Kaşar olunan oyunlardan...
Ben bilirim, okurum, dokurum... Yazarım, çizerim, ezer geçerim... Bir çuval pislik hep durmadan dönerim... Severim hem de çok severim... Kör kütüğüm ya onu da içerim... nasıl ama değil mi içinde çok güzelim? ! . İlham mı geldi ne? Hele ben bi helaya gideyim...
İşte böyle büyür delik durmadan... Sesler gelir bir o yandan bir bu yandan. Bin bir delikli bir zurnadan... Ah ne olur ben de içeyim... Taşına toprağına kurban olduğun o kurnadan...
-Bir an- bakislarin mavi denizle gok arasinda
Bir uyumsundur sen -yazlar gezinir kis gunlerinin icinde-
Sabahlari bir seyler noksandir, aksamlari
Noksanlardan olusan bir uzuncluk sende.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta