Makale - Türkçülük ve Aşırı Akımlar

Türkçe dilbilimciler tarafından Ural-Altay dillerinden sayılsa da diğer dil gruplarına etkisi en çok olan dildir. Bu itibarla Hint-Avrupa dilleri en çok etkilenen dillerin başında gelmektedir. Bunda belki göçebe bir kavim olmamızın, dünyanın bütün coğrafyalarına yayılmamızın mutlaka etkisi vardır ama sosyal anlamda birlik, özünü, törelerini ve geleneklerini koruma içgüdüsü ve tavrı dil birlikteliğini de binlerce yıldır devam ettirmemizi sağlamıştır.

Özümüzde ve kültürümüzde zaten var olan kendi ırkımızı sevmemiz, Türk olmamızla gurur duymamız, tarihimizle ve kültürümüzle övünmemiz ve Türklüğün yücelmesi için çalışmalarımızda en doğru yolu Atatürk göstermiştir:

"Gerçi bize milliyetçi derler. Ama biz öyle milliyetçileriz ki; işbirliği eden bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz. Onların milliyetlerinin bütün icaplarını tanırız."
(Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK)

Yine Atatürk “Ne Mutlu Türküm Diyene” veciz ifadesiyle de “TÜRKÜM” demeyi yeterli görmüş, kendini Türk gibi hisseden herkesi bu ülkede Türk saymıştır. “Ne mutlu Türk olana, Türk soyundan gelene, Türk doğana” dememiştir.

Peki Türk olmak, kendini Türk olarak hissetmek nedir?

Türklük her şeyden önce temizlik, büyüklere saygı, küçüklere sevgi, insanlar arasında adalet, can, namus ve Vatan tehlikede olmadıkça savaşmamak, mutlak barış ve huzur, esenlik, güvenle yaşamak demektir.

Başkasının namusuna, malına ve yaşam haklarına saygı, çocuklara ve güçsüz olanlara şefkat, yardımlaşma, dil, tarih ve kültür birliği, törelere ve geleneklere bağlılık, ticarette ve insan ilişkilerinde dürüstlük, iyi komşuluk ilişkileri, sanata ve sanatçılara sevgi ve saygı demektir.

Devlet yöneticilerine itaat ve gerekirse eleştiri, aksakallılara (yaşlı, alim ve sanatçılara) hürmet, fakiri ve yetimi korumak, hangi ülkede olursa olsun kanunlara ve toplum kurallarına uymak demektir. Vatanını, Bayrağını, ülkesini ve Milletini sevmek, gerekirse malını ve canını vermektir. Bilimde, teknolojide, siyasette ve sanatta ileri adımlar atmaktır.

Bu ilke ve kurallara uyan herkes dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın, hangi etnik köken, din veya mezhepten olursa olsun Türk’tür.

Bağnaz, kafatasçı, kendi kavminden başkasına hayat hakkı tanımayan Milliyetçiliği gerçek Milliyetçilikle ayırt etmekte mutlak yarar olduğunu düşünüyorum. Bu aşırı duygular herşeyden önce kendi ırkımıza, varlığımıza ve birliğimize zarar verir. Üretmekten çok kavga ve tartışmayı, beraberlikten çok birbiriyle yarışıp öne geçmeyi, birlikte yükselmekten çok sepetteki yengeçler gibi birbirinin paçasından tutup aşağı çekmeyi esas alır. Kendi soyunun daha asil olduğunu iddia edenler liyakatle değil soy üstünlüğüyle işbaşına ve önemli görevlere getirilir. Bu da tarihteki birçok ülkenin sonunu getirmiştir.

Ne Mutlu Türküm Diyene! ..

Ankara, 3 Mayıs 2017