Bakma bana öyle
Mahzun mahzun
Kara kıtanın siyah cocuğu
Soru soran gözlerinde
Ülkemin katledilen çocukları var
Bestelemiş düşler mavi
Ilımış gözler sarsıntısında
Gül kırgın alıngan
Yaz ortasında kurulan serap köşkleri suskun
İstençler limoni ve inatçı
Köyleri basılmış dizelerin
Bir söz iklimidir dil
Kimi soğukluğunu
Ve zehrini boşaltır
Damla damla içimize
Gölgesinde bir ömür geçirdiğimiz
Çınar ağaçları solarken
Yanık bir güz türküsü söyler
Bedia Akartürk Anadolu’dan
Bir yağmurda ıslanmıştık hepimiz
Hep sustuk
Büyüklerimiz bilir ya her şeyi
Ama bilmedikleri bir şey var
Yönetilen olacakları yurdunda
Yıllarca sustuk
Kaz dağı doruğunda
Bülbüller şavkır
Taş avlulu köy evimde
Çocuk sesim
Öpesim gelir
Yüreği yaralım gözleri kanlım
Bu yanlız kaldığın kendi suçundur
Vefasız vicdansız kalbi karalım
Bu hale geldiğin kendi suçundur
Ölüp ölüp dirilirim derdinden
Onlar
Tebeşir tortusundan fil kuleleri
İcat edip
Hep üçüncü mevkide
Zorunlu ikamete tutulanlardır
Sabahın seher vaktinde
Traktörler çıkar çamurlu yollara
Başlarında al yemeniler
Kucaklarında kundaklı yavruları
Umuda orak çekecekler
Köyümün emzikli kadınları
Gri dilsiz mayhoştur hüzün
İnce yüzlü şehla gözlü
Yıllanmış gömleği altında
Sevda tortusu taşır
Ucuz bir saat vurur göğsünde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!