Yare, yoktur benim senden usançım
Bilmez halim nice nice söylersin
Dile gelip ötelerden sorarsın
Şimdi gel de mesut et sen yarini.
Efkar bastı demin deli gönlüme
Sisli tepelerinden bakarken sonsuzluğuna,
Name name dökülür dudaklarımdan
Ve haykırırım lafzını yalnızlığıma.
Bedenimi terkeder işte o an ruhum
Verdiğimde en temiz nefesimi
Yeditepesinde istanbulun.
Bugünlerin sondur, belki başıdır
Geçtiğin son kapı yolun başıdır
Hayat denen yolun bu son taşıdır,
Yürü ey dost sen de, yollar karşında! !
Bekliyor seni o yar yolun başında.
Ey ten, nefsi idin sen şehvetin aşk ile
Ne oldu, söndü tüm arzun bir göç ile
Son arzuhali iletince ol rabbime
Dönmek vaktidir şimdi, kalk yürü
Defin ol sen, son budur, o kabrine.
Ol bahar gelip de güller açanda
Bülbüller şakıyıp, aşka düşende
Ağaçlar rengi yeşil çalanda
Karları eridi yüce dağların
Irmaklar çoşuyor, garip çağlarım.
Özlüyorum seni, bak işte ümitsizce,
Son gidişin dönüşü hiç yok ki dedem
Ne kılabildim namazın senin,
Ne de mezarına seni, koyabildim dedem
Korktum işte o gün, nedendir bilmem
Belki de sonu görmek istemedim,
Gün geldiğinde tüm hatıralar gömülür toprağa
Ve dün deriz adına hatırlamadıklarımızın.
Bir sis perdesi örterken geçmişimizi
Kimi zaman ağlarız, nem basar beşer nefesimizi.
Çırılçıplak ve ıslak ve duygular ve de sen, yalnız…
Emeli kalmak olsaydı canın
Bırakıp geçmezdi mevsim baharın
Dökmezdi çiçeği, meyvası narın
Eylemezdi gül bahçemi öylece viran.
Bir gün, bir ağırlık çöktüğünde üzerine
Yalnızlığa, yalnızlığına doğru yöneleceksin.
Sevemeyeceksin, sevilmeyeceksin
Kahreden sonsuzluk isteğini
Yalnızlığında hissedeceksin
İsteklerinin ötesindesin artık
Yıkılsın duvarlar,
Ve kopan her parça taş düşsün gönlüne
Acıtarak...
Vursun dalgalar acımasızca böğrüne,
Nem ve yosun örtsün çehreni




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!