Tuğrul Pekel Şiirleri - Şair Tuğrul Pekel

Tuğrul Pekel

Sevişmek isterdim bazen sert ve hoyrat.
Bazen duru su gibi yatağında ağır,ağır akan.
Dolaşmak isterdim keşfedilmemiş bedeninin,
el değmemiş kutsal topraklarında
susuzluğumu gidermek isterdim,
dudaklarından içerken abı hayat suyunu.

Devamını Oku
Tuğrul Pekel

Kadın ve sesi

Sabahın er saatinde
varken uyanmak
Tatlı bir kadın sesiyle.
Neymiş o telefonun

Devamını Oku
Tuğrul Pekel

Aşk bu seviyorum dedin. Sana inandım.
Nasılda yalan sözlerine kandım.
Bakma derdim öyle delicesine bakardın.
Artık gitme vakti geldi Sevda Çiçeğim.

Sana kağıttan Gemiler göndereceğim.

Devamını Oku
Tuğrul Pekel

Kalbimin güzel kızı




Önce Alfabenin son harfiydi.

Devamını Oku
Tuğrul Pekel

Sana iyi geceler dilesem,
çok uzaklardan.
Duyarmısın sesimi?
Hissedermisin varlığımı?
İçin titrerer mi birden?
Dinlermisin sabahlara kadar,

Devamını Oku
Tuğrul Pekel

Ya yaşat ya da öldür


Bir gün unutmaya çalıştığım bir gün,
Çıkageleceksin, Kahrolası dayanılmaz,
Tebessümünle içeri girebilir miyim

Devamını Oku
Tuğrul Pekel

Yeşil gözlü bebeğime

Bu gün sıkıntılardayım
Endişeler sardı her yanımı
Hep o şarkılarda okunuyor
Korkularımın gölgesi, ayrılığın izdüşümü.

Devamını Oku
Tuğrul Pekel

Yıllar sonra

Genç adam anahtarı kilide yerleştirip çevirirken etrafına toplanmış olan meraklı bakışlara aldırmıyordu bile. Heyecandan dili damağı kurumuştu. Tenha olan pasaj geçen bunca zaman sonra biraz daha tenhalaşmıştı.
Yuvasına giren anahtar Daha dün akşam kilitlenmiş gibi tok bir sesle kilidin içinde döndü. Genç adam hafifçe itmesiyle ardına kadar açılan kapıdan içeri girdi ve birkaç adım atarak durdu. Gözlerinden birkaç damla gözyaşının akmasına engel olamamıştı. Şükrü babanın hayali gözlerinin önünden gitmiyordu. Bu kapıyı altı yıl evvel yine kendisi kilitlemişti. Şimdi sanki paravanın arkasından başını uzatıp ‘ nerelerde kaldın gel içeri gir evlat’ Demesini bekliyordu. Paravanın arkasına geçerek, son zamanlarda yengeden ayrıldıktan sonra yatıp kalktığı divanın üzerinden pencereye uzandı ve iki kanadını birden açarak dükkânın havalanmasını sağladı. Geri döndü ve masanın yanındaki koltuğa oturdu. Her şey dün akşam eve dönüşünde posta kutusunda bulduğu bir zarfla başladı. Zarfın içinde kapının anahtarı ile kısa bir not vardı, lütfen dükkânla ilgilenin daha sonra detaylı olarak konuşuruz. Arkadaşının çocukları. Bu kadar kısaydı. Ya bana anlattıkları bir o kadar uzun. Bütün gece düşündüm ve anahtarın doğru adrese geldiğine karar verdim. Yalnız karmaşık bir durumun içine de düşmüştüm nasıl yürüteceğim.
Saatime bakınca gecenin hayli ilerlemiş olduğunu gördüm şimdilik işi oluruna bırakmaya karar verdim.
Bir haftadır düzenli olarak şükrü Babanın dükkânını açıyordum. Akşamları ise onun kapattığı saate kadar bekliyordum. İlk zamanlar pek kimsenin uğradığı olmuyordu. Hani deyim yerindeyse tam anlamı ile sinek avlıyordum. Bir sabah dükkanın kapısı açıldı ve daha evvel bu dükkanda karşılaştığım yaşlı bir adam içeri girdi. Beni gördüğü anda aramızdaki mesafeye rağmen gözlerinin içinin güldüğünü hissettim. Ya da bana öyle geldi. Adını bilmediğim yaşlı adam tanışma merasimine gerek dahi görmeden lafa girdi.

Devamını Oku
Tuğrul Pekel

Yine sana şiirler yazacağım

Sana yine şiirler yazacağım,
Güzel kız daha açık saçık olacak.
Ateş değil, kelimeler yakacak düştüğü yeri.
Hiç böylesine yazmadın diyeceksin.

Devamını Oku
Tuğrul Pekel

Yirmi yedi Haziran iki bin dokuz



Dün gece eski defterleri karıştırdım.
Yine sen çıktın, sen vardın karşımda.

Devamını Oku