Etli nohut kokusu var havada
Büyük ihtimal pirinç pilavı yanında
Birde cacık varsa sofrada
Acıkmak ne garip şey Anne...
Fırın önü kalabalık ellerde poşetler
Yanlış yollarda yanlış zamanda karşılaştık seninle
Ne biz olabilirdik ne de bilikte bir fotoğraf karesinde
Hiç bir resmi evrakta geçemeyecekti adımız yanyana
Gerçekleşmesi imkansız küçük-büyük hayaller içinde olamazdık...
Biz ne aşık olabilirdik seninle nede sevgili
Bildiğin rastlantıydık işte
Sahte sevgilerinizi, yüzsüzlükle süslemişsiniz,
Saray soytarısı misali, çirkin ve sevimsiniz,
Bir yalanın, janjanlı paket hali gibisiniz,
Rüzgarlı yalanlarınızla sevmeyin beni...
Özün çirkin ise yüzün güzelliği fayda etmez,
♜'m sağlam,
♞'ım şahlanmış,
♝'ler emir beklemede,
♚'da benim ♛'de,
♟'ler emrimde,
Gün biter hüznümde,
Bir sigara eşliğinde,
Dans eder hayallerin,
Bundan sana ne...
Yol almışsın çoktan,
Sen bana küsme çocuk
Sen boynunu büküp yüzünü asarsan
Baharım biter çiçeklerim solar
Umudum yarınlarda koybolur benim.. .
Eve geldiğimde kapıyı sen aç,
Bileyim senin evde olduğunu,
Kapıda terliklerin olsun, fortmantoda hırkan.
Diş fırçamın yanında fırçan olsun.
Koltukta izin, aynada yüzün olsun.
Senin ayak seslerin olsun evin dört bir köşesinde.
Hasreti yollara yazmıştı,
Küçücük nasırlı elleriyle,
Önce gözyaşlarına alışmıştı,
Sonra yanlızlığında ki yanlızlığa...
Kendisiyle konuşur hayaller kurardı,
Sevince;
Bütün dünyayı rengarenk boyuyor,
Kaldırım çiçeklerini kokluyorsunuz...
Denizin mavisine, yosunun kokusuna bayılıyorsunuz ...
Kuşlara imrenerek bakıyor, çayı bir başka tatla içiyorsunuz ...
Odanıza sığamıyor, bir sandalye tepesinde sabahlıyorsunuz ...
Bir şairin, kırık kalemi değildi belki,
Sana olan özlemi yazan kelimelerin sahibi,
Sahile mecbur du oysa, şiir köpüğünde ki dalgalar
Atilla İlhan mısraları gibiydi ince, naif ve içten
Ve ben sana mecburum şimdi, 'şehr-î diyarım' sen bilmiyorsun...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!