Yaşarken unutmak sorun değil
Anılar kum saatinde savrulur belki…
Ama ya ölünce de unutamazsam seni?
Toprak, ruhumu kabul etmez o zaman
Bir ağacın köküne sığmayan su gibi,
Yeryüzüne sızıp ararım tenini.
Taşların üstünde çiğ taneleri sayarken,
Her damla, senin adınla buğulanır geceye.
Belki bir nehir olurum, dibinde bir taş,
Her akışımda cilalarım adını.
Zaman beni aşındırsa da,
Taşın yüzünde hep bir iz kalır.
Rüzgâr savurursa küllerimi,
Tozuna karışırım yıldızların
Gecenin koynunda tekrarlarım:
“Unutmak” diye bir sözlük yok artık.
Mezar taşımda yazmaz adın
Ama köklerim sarmaşık olur bedenine.
Sonbahar yaprakları gibi dökülse tenim,
Çürüyen et değil, çiçek açan bir hüzün.
Toprağın altında bile dirilir sesin.
Kış donar, bahar eritir, yaz yakarken
Ölüm perdeyi indirse de yüzüme,
Sahnenin ötesinde sen varsın…
Belki bir kuş olup kanat çırparım
Göğün çatısına asılı umuda
Her vuruşta bir mektup gibi
Adını fısıldarım bulutlara.
Yağmur olup indiğimde toprağa,
Teninle karışır damlalarım –
Bir tohum gibi filizlenir,
Yeniden doğmuş bir “elveda.”
Yaşarken unutmak sorun değil
Ama ölünce de unutamazsam seni…
Bırak kemiklerim kalsın bir harita,
İzini çizmek için.
Taş kesilsin gökyüzü,
Yıldızların arasına gizlenmiş
Bir “Ah!” olsun adım.
Çünkü sevda, mezarları delip geçer
Toprağın üstünde bir çiçek,
Altında bir çığlık…
Huban Asena Özkan
Kayıt Tarihi : 3.4.2025 20:47:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!