'TERÖRİST' ÇOCUKLAR
Çelik paletlerin hedefindekiler sizdiniz
ateş kusan namluların hedefindekiler siz,
Kara kanlı postallarıyla çiğneyerek
üzerine doğduğunuz ana toprağınızı,
Zindanlarla kuşatıp karartarak
Şimdi gidiyorsun, git
Bütün sabahları üşüdüğüm
Bütün gördüğüm senli günlerim, onlar da gitsin
İçimde bir şarkı
Gözümde bir ışık kalmıştı herşeye inat
Kapat gözlerimi, sevdiğim anlar da gitsin
Devamını Oku
Bütün sabahları üşüdüğüm
Bütün gördüğüm senli günlerim, onlar da gitsin
İçimde bir şarkı
Gözümde bir ışık kalmıştı herşeye inat
Kapat gözlerimi, sevdiğim anlar da gitsin
Onlar bir çocuktu
Gönüllerinde renk, renk...
Balonlar uçuşuyordu.
Her şeyi olan / çocuklar gibi
Hür yaşamak onlarında
Hayallerini süslüyordu.
Bir simit, bir çikolata, bir bisküvi
Hep karın doyurmak içindi...
Hoş tadını da, bilmiyorlardı ya,
Dayanamadılar aldılar.
Bir simit, bir çikolata, bir baklava
Görmemişlerdi baba ocağında
Yedikleri yavan bir lokma…
Boğuşmuşlardı hep yoksullukla
Uzandı elleri o yabancı tada
Aldılar. Almaz olaydılar...
Bir baklava/bir simit uğruna
Tarihe sabıkalı yazıldılar
Onlar bir çocuktu
Ne bizler / ne büyükler
Anlayamadık hallarını….
Soramadık bir kerecik hatırlarını...
Saçlarını/başlarını da okşayamadık
Bir simit, bir çikolata, bir baklava
Nasıl da kalmıştı gözleri…
Olmadı işte uzatıverdiler ellerini
Bir suç / bir ceza ve sabıka. …
Belki de hiç çalmayacaklardı
Eğer ki, başkaları çalmasaydı...
O minicik yavruların haklarını.
Bir simit, bir çikolata, bir bisküvi…
Adları manşetlere / sanık yazıldı
Oysa ki çalanlar hep başkalarıydı
Bu günahsız çocukların yarınlarını.
Bir simit, bir çikolata, bir bisküvi,
Hani paha da amorti bile etmezdi ya..
Çocukların hırsızlıkları…
O büyük ikramiyeyi götürenlerin
tek kelime ile değişsin adaletsiz/adalet........
kalemin dert görmezsin dostum.
Toplumsal bir yaramıza parmak basmışsınız sevgili dostumuz Mehmet bey. Kutlarım yüreğinizi. Bilal Esen
demek uzaktan öyle görünüyor... peki andırındaki çocuklar aş, ekmek, yaşamak istemiyor mu, onlar niye taş atmıyorlar, bayraklarını yakmıyorlar, yetmişli yıllarda amerika filolarını taşlayan sizler(sizin düşüncenizde olanlar) şimdi amerikada niçin yaşıyorsunuz, amerikayı arkalarınıza alarak güneydoğudaki terörist çocukları güya kurtarmaya çalışıyorsunuz.... kimden... neden... sen hakkaride yaşadın mı, bu kadar basit olmamalı... o çocuklar bu vatanda benden daha özgürler daha fazlada ekmek buluyorlar... ama vatansız yaşanmaz ve ben vatanımı seviyorum... onlar ise bedava yaşadıkları vatanı bölmek ve senin yaşadığının amerikanın emperyalizmine peşkeş çekmek için kullanılıyorlar... amerikanın tankı, uçağı yok değil mi, ırakı afganistanı vuruken... teröristin silahı yok değilmi andırınlı askeri polisi şehit ederken... andırında kaç tane şehit mezarı var biliyor musun.... kusura bakma şiirin tamamen türk milletine saygısızlık... özellikle bulgurkayanın çocuklarına...
Hangi amaç ve nedenle olursa olsun en başta yanlış olan, böylesi bir ortam ve konuda , çocukların saçlarını okşayarak onları öne süren ;
'benim küçük generallerim' diyerek paye veren ve sözde taçlandıran zihniyettir.
Yüreğine, kalemine sağlık sevgili Mehmet Sarı...
Çocuklara kıymayalım,onlar bizim geleceğimiz.Duyarlı yüreğinizi kutlarım.Saygı ve selamlarımla.
Hikmet Yurdaer
KALEMİNİZE SAĞLIK
Ahmet AYAZ
DUYARLI YÜREĞİ KUTLARIM
KIYAMAM SANA KÜÇÜK AMA BİLMEN GEREK
Papatya mı desem,
Ayçiçeği mi;
Bahar dalı,
Ondördünde ay,,
Düştü düşecek
Bir salkım zerdali mi
24 ayar altın gibi
Gülüşün be çocuk
Yaz yağışı
Kış güneşi gibi
Gün doğuşu
Gülün açışı gibi bakışın
Sanırsın kaşların
Açılmış kocaman bir kucak
Sana kıyamam
Üzemem seni
Bilmem ki
Ne desem
Ne söylesem
Hayatı nasıl anlatsam
Kırmadan dökmeden hani
Demeye dilim varmaz
Kıyamam sana be çocuk
Ama bilmen de gerek
Dün Vietnam Kore
Bu gün Filistin ırak
Sanma ki o gördüğün leke
Bir dal gelincik
Veya saçlarından dükülen
Bir demet çiçek
Sanma ki
Bir okulun bahçesinden gelir
O duyduğun çığlık
Nasıl dayansın buna yürek
Onlarla kırkın karışık
Demeye dilim varmaz
Kıyamam sana çocuk
Diyemem
tuzak olabilir
Yediğin şeker
Elinde salladığı gök boncuk
Ölümün demeye dilim dönmez
Ama söylemem gerek be küçük
Sonun olabilir
Elinde tuttuğun oyuncak
Sokakta bulduğun misket
Ağabeylerin
Ablaların ağına düşme dikkat et
Ama sen
Yine de Aşka
Yine de yüreğine güven
Barışta inat et
Bilesin
Büyüdükçe büyürsün sen
Sevgide ısrar et
Bunu sayma be çocuk
Sen büyüklerine uyma
Güzeli yaşa
Gelişin gibi
Gülüşün gibi hani
Aşkı
Sevgiyi yaşa
Gözün
kaşın
Bakışın gibi
Kokuşun gibi yani
Yaşa be çocuk yaşa
Söylenene inanma sen
Bir çizik çek savaşa
Sen bize uyma
Şeytana ver
Gözyaşını, savaşı
Hayata sevdalan
Hemde sırıl sıklam
Savun sonuna kadar kardeşliği
İsteyene ver
Ölüm nasıl olsa seninle
Her an yanında gider.
Ölünce şehitliği
Öldürünce yiğitliği
İsteyene dileyene ver
Papatya mı desem
Bahar dalı
Ayçiçeği mi
Dalından sarkan zerdali mi desem
Yani be çocuk
Gün doğuşu gibi
Gülün açışı gibi bakışın
24 ayar altın
On dördünde ay gibi gülüşün
Tutmuşsun yelesinden hayatın
Rüzgarla yarışan tay gibi gelişin
Yaşa be çocuk yaşa
Goncaya dursun yüreğinde sevgi
Bir çizik çek savaşa
Kan barut kokusu da ne ki
Gelişin gibi
Gülüşün gibi
Bakışın gibi hani
Yaşa be çocuk yaşa
Hem de gani gani
Mahmut NAZİK 02.03.2009 Mersin
SOKAK ÇOCUKLARI
Size derler ki
Sokak çocukları
Kim bilir şimdi nerede
Ne halde nasıldır
Mezar taşları kadar soğuk
Annenizin kucakları
İnsanlığın kör paraya satıldığı yerde
Ninnisiz sevgisiz yürek kederde
Yapayalnız yaşamak varmış kaderde
Yılandili zehir şırıngalarda
Günahı yüreğini titretir şeytanın
Dişleri damarda
Çifte su verilmiş bakışları
Kan çanağı gözleri
Ateşi arzularda
Dolup boşalırken kadehler
Kimi ihanetin
Kimi harami sevdaların peşinde
Hoyrat eller dolaşırken
Annenizin döşünde
Belki de
Masmavi bir gökyüzüydü
Gözleriniz düşünde
Sokak çocukları
Elleri elinde annesinin
Bir yavru görseniz
Dudaklarınız hüzün
Bakışınız ıslak
Yaşa durmuş
Dalar gider gözleriniz
Bir çift kara üzüm
İşte bu çocukları
Sanki sabah
Kar vadisinde uçan
Bir sürü deli kargaya uyanırlar
Dost tekmelerin acısıyken günler
Mümkünü var mı?
Geleceği güldürmenin
Onlarla
Daha doğmadan kesmiş hayat bağını
Haytalara teslim olmuşuz parklarda
Bir kez yakalanmışız
Dokuz dağın hayduduna
Mümkünü var mı?
Geceyi öldürmenin
Ören örmüş
Daha siz doğmadan ağını
Bayramlar aratırken arifeyi
Sahte merhametlerin
İhanetine uğramışken dünler
Gayrı istesek de aşamayız bu Kaf dağını
Şeytan görmüş gibi bakarken gözler
Zehir gibi acı
Bıçak gibi keserken sözler
Ne mümkün
Hem de tek başına
Çöz çözebilirsen bu bela yumağını
Oysaki
Gözümüzde bir ana
Bir babasınız hepiniz
Kırk bin çiçekten
Gökkuşağının yedi renginden
Süzülüp gelir sevginiz
Vura vurula
Kıra kırıla
Taşa kesmiş yüreğiniz
Siz bunu göremezsiniz
Siz ki
Kemiklerine kadar
Kibirli vakur
İliklerine kadar günahkâr
Gözünüz şeytana
Diliniz bize lanet okur
Nefes aldığımız için
Tanrı’ya sitemkâr
Oysaki siz
Bize sırdaş
Bize kardeş
Bize yoldaş olabilirdiniz
Onlar ki
Sokak çocukları
Zemheri ayazlarına kar etmez
Ne civan
Ne cengâver
Ne de civanperçemli oluşları
Kör gözler acımaz
Ceylan oluşuna gözlerinin
Açtırlar
İt gibi dalaşırlar
Bilirler istenmediklerini
Bilirler sevilmediklerini
Zemheri kurtları gibi
Birlikte dolaşırlar
Utanırlar
Ar ederler gündüz yaşamaktan
Yaşamın bittiği
Umudun tükendiği yerde yaşarlar
Acılarını kucaklayıp da yatarken
En kuytu köşelerde
Bela izlerini sürer
Bulur gelir de
Bulur da işer başlarına
Onlar ki
Her an ölümü ceplerinde taşırlar
Onlar ki
Her sabaha çıkışlarına şaşarlar
Onlar ki
Yaşamdan alacakları
Yaşama hınçları var
Kin tohumlar
Yüreklerine sokaklar
Borçlu onlara her şey
Borçlu onlara sevdalar
Sararmış yaprak gibi
Titrer yürekleri
Her dakika her saat
Borçlu onlara
Bu düzen bu sistem
Küçümseyen
Aşağılık bakışlarımızla aşağılayan
Nasıra kesmiş duygularıyla
Borçludur onlara
Bir ömür
Koskoca bir hayat
Ey Salıncaklar
Sallayanlar
Sallananlar
Ey dumanı tüten bacalar
Kaşkoller ceketler urbalar
Okula giden çocuklar
Ey yakalar kurdeleler
Hasta çocukların
Alnını okşayan kutsal eller
Renkler boyalar oyuncaklar
Bebeler sallanan beşikler
Alacağım olsun sizden
Evlerden sızan
Sıcacık ışıklar
Alacağım olsun sizden
Açılmış kucaklar
Ey camlar camekânlar
Tacirler tüccarlar
Canların pazarlandığı mekânlar
Suçlar töreler
Dediler kodular
İhanetler cinayetler
Ey bozulan sosyal yapı
Alacağım olsun sizden
Ey insanlığa kapanan kapı
Alacağım olsun sizden
Bildiğini söyleyip
Söylediğini bilenler
Alacağım olsun senden
Ey azgınlığın
Kapitalizmin kahpe dolabı
Alacağım olsun senden
Fizik kimya edebiyat
Din dersi ve ahlak kitabı
Onlar ki
Bir umutla çaldıkları kapılardan
Boynu bükük dönüp giderler
Anneleri koymadı
Kendileri de seçmediler
Ama
Adları ‘piçe! ’ çıkmış bir kere
Kime ne derler
Anneleri yok ki
Babaları da yok hani
Yıldızlara anlatırlar düşlerini
Bulutlara dertlerini ağlarlar
Hatmilerle papatyalarla
Bölüşürler gülüşlerini
Kuşlarla kurtlarla
Sahipsiz köpeklerle kutlarlar
baharın gelişlerini
Ne gam
Onların da hayalleri var
Bedenleri gururları
Sürünse de yerlerde
Dar gelir düşlerine
Denizler deryalar
Onlarında
Çiçek açar yüreklerinde sevdalar
Onlarında düşlerinde
Bir anne bir baba
Sıcak bir yuva
Kucağına girer sevgili yar
Ama
Kaçmış bir kere ipin ucu
Bir şey unutturur
Bu utancı
Bu alacağı
Bu borcu
Bir şey unutturur
Kırılan gururu
Sürünen onuru
Dolaşmış yaşamları Arapsaçı
Bir şey öldürür
Bu kara sevdayı
Bir şey yutturur
Boğazlarında düğüm düğüm
Bu kahpe dünyayı
Bu rezil ve kepaze sonucu
Baly tiner
Yani
En ucuzundan uyuşturucu
Alacağım olsun sizlerden
Tüm özgürlükler
Sizden alacağım olsun
Öpücükler gülücükler
Emmiler dayılar amcalar
Belli ki tuzunuz kuru
Beli ki suyunuz duru
Bir kere olsun yıkmadınız
Şu aramızdaki suru
Vurun bizi
Bizi öldürün
Öldürün de kurtulun
Biz miyiz
Bu ülkenin uru
Bizi mi sanırsınız
Bu şehrin kamburu
Mahmut NAZİK 05.01.2007 MERSİN
zindanların da taşları var çocuklar, kalelerin taşlarından daha küçük... sevgiyle kal...
Bu şiir ile ilgili 19 tane yorum bulunmakta