Parmak izlerim şahit
tırnaklarımdan damlayan
kanlara...
Bir gökyüzü çizdim, bulutu ağır
Günü gri, sağır sabahlı
günahsa da işlediğim, arındım.
isminse de zikrettiğim, avundum
bakar iken kem gözlerde vuruldum
senin gibi, seni feda etmedim.
ateşime su döktüler sönmedim
Kahkaha atmanın, sürtüklere
yakıştığını enjekte ettiklerinden beri,
En büyük gülücüğümdür, tebessüm...
Kahkaha atmak istiyorum.
Kim bilir, belkide sürtük olmak.
Vakit tamam oldu aylardan Kasım,
Sararan son yaprakta düştü toprağa
Düşlerim muallâk, beynim ahu zarda
Kıyamet kopacakmış derler neredesin?
Sen olmadığın zaman ki
Tam tekmil dizilirken önümde azaplar,
ölümle cebelleşen Tanrılar gördüm.
Katlederken adalet haksızlıkları,
kaderine boyun eğen hünkârlar gördüm.
Aşkı gördüm, ağlıyordu bir duvara yaslanmış.
Sevabı günah ile el sıkışırken gördüm!
Odamda matem havası
Tenimde ölüm hevesi var
Cennet bağırıyor gelme
Cehennem küfre düştü, üşümüş.
Gülüşlerim donacak
Her tende başka güzel ölürüm.
Çocuk akıllı, bir serçeydi kirpiklerine tüneyen.
Yumsan dusecekti, aglasan susacak.
Uzak kaldık, dumanından tozundan,
Haber gelmez baharından yazından,
Kardeş küsmüş göç eylemiş sıladan,
On yıldır ayrıyım, Çiçekdağı’ndan
Vatanım, toprağım, deli ırmağım
Oysa sen, iki farklı coğrafyada yaşandın.
Oysa sen, gidişine ağlanıp
Şiirlerle anıldın.
Oysa sen, tutacakken ellerini
çocuk yüreğimin,
çıplak bir kadın suretiyle elllerimden alındın.
Kaç arı bahar geçti ayrılık kokulu
yeni yetme korkaklarda
Işkın sürdü aşklarım
En cesur sendin
Tanrılarimin dinler coğrafyasında




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!