Sıcak ülkelere göç eden kırlangıclar
Gurbete giden yolcular
Gidenlerin ardından ağlayanlar
Kimbilir kimler uzaklarda
Ağıtlarla hıçkırıklarla gidenler
Hep bu saatlerde gelir
Suskunluğum bu saatlerde başlar
Bir hayâl tufanında
Avazım çıktığı kadar susarım
Senide alır götürürüm beş uykularından
Ben yâre geldim yâr ile sohbete
Sohbet bahane
Gül yüzünü görmeye
Zülüfleri düşmüş yanaklara
El sürmeye
Ben yâre geldim
Çözülsede içimde tüm buzdağları
Dört mevsim yağsa kar
Söndüremez hiç bir şey içimdeki ateşi
Sevgimdi dağlar kadar yüksek
Sevgimdi engin denizler kadar derin
Sarı saçların serildi yastığa
Kirpiklerin ok
Can yerinden vurur geceyi
O yeşil gözlere uyku geldi
Uyku ben olsam
Düşlerine girip
Dondursa soğuk
Buz tutsa sokaklar
İçimde sıcaklığın var
Dört mevsim olsa hazan
Kalbimde filizlenen aşk tohumları var
Gül bülbüle yanarmış
Bilen var mı
Bülbül güle ağlarmış duyan var mı
İçimdeki
Yanan aşk ateşini gören var mı.
Eylül de vurulduk düş dük yere
Kalbi aşkla yanan bir güzele
Tanrım rüyamı bu sonbahar yaprakları
Uçuşurken sarı saçlarında
Baharda vurulduk düş dük yeşile
Açarken akşam sefası yeşil gözlerinde
Yollar kapansa da kardan
Hiç ayrılmak olur mu
Anadan Babadan gardaş dan
Yâr dan
Efkârlı bir sigara da sarılır hayallere
Gideriz
Uzundu örgülü sarı saçları
Sanki Başaktı
Akdeniz di gözleri martılar yüzerdi
Unuttum ismini sanki Rüyaydı
Bir bakışı bıçak gibi delerdi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!